|
|
Edebiyatın gücü...
Türk şiirinin tarihi biraz da cezaevlerinin tarihi değil mi? 90'lı yılların başında bu sorunun ardına düşerek Nazım Hikmet' ten Nihat Behram' a 15 kadar şairin Cumhuriyet döneminde ne acılara tanık olduğunu Sarmal Yayınları arasında çıkan "Şair Cezaevi Kapısında" başlıklı kitabımda anlatmaya çalışmıştım. İncelemeden yarım yüzyılı aşan zaman sürecinde Cumhuriyet tarihinde şairlerimizin yaşam öykülerine yansıyan şöyle bir sonuç çıkıyordu: Ülkedeki siyasal düzeni yıkarak 'komünist idare kurmak kastıyla gizli örgüt' oluşturmak.. 'Komünistliği tahrik' ya da 'kanunun cürüm addettiği bir fiili' övmek.. 'Komünistlik gayesine matuf' propaganda vasıtasıyla askeri isyana teşvik etmek.. Sınıf ve zümreleri birbirine düşürücü eylemde bulunmak.. Bir derneğe üye olmaktan cezaevinin eşiğini aşmak.. Ekmek kapısı işyerinde 'yasak yayın' bulundurmak.. Çıkardığı derginin alt başlığına iki mısralık şiir koyduğu için dergisinin kapatılması yanında mahkemelerde sürünmek.. 'Kitabının üzerine koyduğu kabın rengini kırmızı olarak intihap ettiği'nden komünizm lehine propaganda yapmak.. Devletinin kimi uygulamalarını beğenmediğini beyan ettiği için 'yukarıdan gelen' emirle mahkeme kapılarında sürünmek.. Politik düşüncelerinden dolayı özgürlüğünden olmak, sürgüne boyun eğmek.. Tüm bunları üst üste ya da yan yana koyduğumuzda, son günlerde bir kaymakamın icraatında görüldüğü gibi 'kitap imha etmek' gibi bir olay söz konusu değil.. Fakat 12 Mart ve 12 Eylül'de olduğu gibi toplumca 'toplu kitap imha etmek' de yaşanmadı denemez. Çünkü her iki dönemde de kitap, silah misali suç sayılmış, evler basılarak kitaplar toplanmış ve yakılarak imha edilmişti.. Nasıl unutulur? Peki, tüm bu eylemleri yapanlar, alet olanlar şimdi nerelerde? Edebiyatın resmi ve gayri resmi tarihinde yaptıkları kara bir leke dururken adlarını anımsayan var mı? Orhan Pamuk için fetva çıkararak kitaplarını imha etmek isteyen kaymakamın adı da o unutulanlar listesinde yerini alacak, ama 'fetva'sı kara bir leke olarak hatırlanacaktır. Edebiyatın gücü cezalara da, cezaevlerine de sığmamıştır tarih boyunca çünkü.. Hele fetvalara hiç...
|