|
Nefesinizi tutmaya hazır olun
|
|
Gerilimden hoşlananlar "Saklambaç" ı izlemeli. "İmparatorun Yolculuğu", "Karşınızda Peter Sellers" ve "Parlayan Hançerler" haftanın filmleri.
Doğanın içinden görkemli bir aşk hikayesi
"İmparatorun Yolculuğu" tek kelimeyle muhteşem bir film. Yaşama, doğaya, varolmaya olan tüm inancımızı tazeliyor.
"İmparator" adı onlara film yapımcılarının yakıştırdığı bir ad değil. Olabilirdi de: Siyah-beyaz "smokin"leri içinde her zaman iki dirhem bir çekirdek, yani son derece şık olan bu soylu görünümlü hayvana bu ad gerçekten yakışıyor çünkü... Evet, türler arasında bir tür olan İmparator penguenleri, milyonlarca yıldır tüm yerkürenin iklim koşulları en sert köşesi olan Antarktika'da yaşıyorlar. Ama insanlarla tanışmaları kuzey kutbu keşfedildiğinden beri, yani sadece 100 yıllık. Belki bu yüzden onları iyi tanımıyoruz, onlarla yeterince tanışmıyoruz. İşte bu film ilk kez bunu yapıyor. Bizlere penguenlerin yaşamlarına, özellikle de tanışıp çiftleşmelerine, tek-eşli olarak bu "ilişkiyi" en zor koşullarda sürdürmelerine dair öyle şeyler söylüyor ki, şaşar kalırsınız. Bu harikulade doğa destanının en etkileyici bölümü, türün sürmesi için yaşanan o inanılmaz macera. Önce, çiftleşip yavrulamaya en uygun olan daha güneydeki bir yere doğru hep birlikte, kilometrelerce yürünüyor. Orada eş seçme ve çiftleşme faslı başlıyor. Sonra dişiler gebe kalıyor ve iki ay kadar sonra yumurtluyorlar. Ama öylesine güçsüz düşüyorlar ki, bu yumurtaları kendi bedenlerinde büyütmeleri mümkün değil.
HAYVANLARIN AŞKI Böylece incelikli bir törenle, yumurtalar erkeklere devrediliyor. Ve dişiler, o geldikleri yolu geri dönüp okyanusa, besine kavuşmaya gidiyorlar. Yolda veya deniz aslanlarının tehdidi altındaki sularda, ölen ölüyor, kalan kalıyor. O arada, 4 ay sonra yumurtalar çatlamış ve bebeler ortaya çıkmıştır. Eksi 40'a varan soğukta, erkeklerin tüm güçsüzlükleri içinde onlara bakması ve dişiler besinle dolu olarak dönene kadar hayatta tutması gerekmektedir. En hayali geniş gerilim, polisiye veya Western senaryo yazarlarının bile hayal edemeyeceği bu karışık durumlar, ne tuhaftır ki doğanın yazdığı bir senaryodur ve milyonlarca yıldır tekrar edilmektedir. Türün süregitmesi ve üremenin durmaması denen o soylu ve görkemli amaç uğruna doğa neler, neler tasarlamıştır. Ki bunlardan biri de, insan türünün başına bela edilen "aşk" denen dürtü değil midir? Ama bu film, bir Fransız yapımı olmasının da katkısıyla, sanki aşkın yalnızca insan türüne özgü olmadığını kanıtlar gibi. "İmparatorun Yolculuğu" tek sözcükle muhteşem bir film. Çok az bildiğimiz bir hayvan türü üzerine olması elbette merak ve ilgimizi katlıyor. Ama ne olursa olsun, çok zor koşullar altında çekilmiş bu inanılmaz belgesel, insana yalnızca bu uçamayan ama yürüyen ve yüzen kuşların yaşamı üzerine emsalsiz bilgiler vermekle kalmıyor. Yaşama, doğaya, varolmaya olan tüm inancımızı da tazeliyor ve içimizi sanki yeni baştan hayvan ve doğa sevgisiyle dolduruyor. Bu müthiş filmi, başta Bekir Coşkun tüm hayvanseverlere özellikle adamak istiyorum.
İMPARATORUN YOLCULUĞU (La Marche de l'Empereur) Yönetmen: Luc Jacquet Senaryo: Michael Fessler, L. Jacquet Görüntü: Laurent Chalet Jerome Müzik: Emilie Simon Fransız filmi.
|