| |
|
|
Sophia Loren!..
Şakir Eczacıbaşı, en sevdiğim insanlardan biridir. Önce spora, sonra sanata adanmış hayatı ile.. Sohbetine de doyulmaz.. Telefon etti.. "Bizim sinema festivali açılışlarına seni bir türlü getiremedim. Bak bu defa Sophia Loren'i çağırdım. Gene gelmezsen, yapacağım başka şey yok .. Loft'ta, gece 10'da yemek var. Mutlak bekliyorum.." Farz oldu.. Kalktık gittik.. Baktık ki, iyi niyet ile organizasyon farklı şeyler.. Masalara oturmadan kokteyl havasında ayakta bekliyoruz ki, gençlik aşkımız Sophia'yı yakından görelim, belki bir "Hello" diyelim.. Hayır.. Bir koruma ordusu içinde mevcutlu getirildi konuk ve anında masasına oturtuldu. Bana da "Buyrun masanıza" dendi. Masamız loca.. Oturdunuz mu, sırtınız Sophia'nın masasına dönük.. Yüzünüz dönük olsa da fark etmez. Sophia'nın masasında karşı sıra da doldurulmuş. Kadını görmeniz mümkün değil.. Yani Sophia onuruna bir yemek düzenlemesi yok. O Loft'a gelmiş tesadüfen, siz de ordasınız.. Olsa.. Öyle loca falan olmaz.. Yüksek bir podyum kurulur. Onur konuğu o podyuma kurulan masaya oturur. Karşısına da kimse alınmaz. Boş bırakılır. Salonda oturan herkes, masasından kafasını kaldırdı mı, konuğu görebilir. "Benim masada kimler var" diye merak ettim. Ne işe yaradıklarını bilmediğim bir yığın hostesten birine sorup.. Listeyi uzattılar.. Yahu, merhabam olan, yüzünü tanıdığım tek kişi yok.. Yani oturma düzeni ayarlanırken en küçük bir araştırma, soruşturma yapılmamış. Sophia Loren onuruna, hem de ısrarla çağrılmışım. Sırtım Sophia'ya dönük.. Etrafımda hiç tanımadığım insanlarla, seçtiğim değil, önüme konan yemekleri yiyeceğim iki saat.. Olacak şey değil.. Sessizce kaçtım kapıdan.. Gittim Ertekin'de keyfimce bir mercimek çorbası içtim.. İstanbul sosyetik kreması kapışmış bu yemek için.. Çok seçkin 100 kişinin arasında olmak için çırpınmışlar meğer.. Onu reddettim. Loft'ta bedava bir yemeği de reddettim. Meslekdaşlar içinde gene kızanlar çıkacaktır.
|