|
|
|
|
'Eksik demokrasi ile ekonomi yürümez...'
Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik büyüme sürecine dikkati çekerek 'eksik demokrasi ile sağlıklı ekonomik düzenin tesis edilemeyeceği' uyarısında bulundu. Erdoğan, Türkiye'nin ekonomik hakları güvence altına alan idealinden taviz vermeyeceği iddiasında da bulundu.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dünya üzerinde çok az ülke, çok az parti ve çok az iktidarın bu kadar ilgi ve alakaya mazhar olduğunu belirterek, ''AK Parti'nin ekonomi yönetimindeki başarısı, siyasi perspektifimizin neticesidir'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, Kızılcahamam'daki üç günlük istişare toplantısından sonra AK Parti grubu olarak Türkiye'nin temel meselelerini müzakere etmek üzere yeniden biraraya geldiklerini söyledi.
AK Parti grubunun birlikteliğinden söz eden Erdoğan, ''Biz, uzun yıllardır milletin bu Meclis'te görmek istediği, ülkeyi bütün meseleleriyle ele alan, kalkınma ve adaletin güvencesi olabilen yegane grubuz'' diye konuştu.
Erdoğan, milletin bütün dikkatinin üzerlerinde olduğunu, ülke ile rekabet içinde, ticari alışveriş içinde, siyasi ilişki içinde olan bütün ülkelerce de ilgiyle, dikkatle izlendiklerini belirterek, şunları söyledi:
''Bu gerçeği, bu hususu dikkatlerinize sunmak istiyor, bu dikkati özellikle paylaşmak istiyorum. Bize, ülkemize bakarak vaziyet alan o kadar çok ülke var ki dünya üzerinde çok az ülke, çok az parti, çok az iktidar bu kadar ilgi ve alakaya mazhardır. Bir ülkenin gücü büyük ölçüde hudutları dışındaki etkinliği ve nüfuzuyla ölçülüyor.
Oysa biz, yıllarca büyükelçilik açtığımız ülkeleri ihmal ettiğimiz gibi, kıtaları bile ihmal etmişiz. Bir ülkeye hem en üst düzeyde devletinizi temsil edecek büyükelçilikler açacaksınız hem de izlediğiniz siyasette o ülke harita üzerinde yokmuş gibi davranacaksınız. Bu çağda böyle bir şey olabilir mi? Ya da onca yıl ihmal ettiğiniz ülkelerle en üst düzeyde temasa geçtiğinizde bu ataklarınız oralarda büyük heyecan doğururken, kurulmamış köprüler inşa ederken ya da yıkılmış köprüleri onarırken burada (düğün değil bayram değil) diye yadırgayacak birilerinin olabileceği aklınıza gelebilir mi?
Soralım, bu, akla ziyan mantıkla, bu rekabet çağında, beşeri kaynakları büyük, imkanları zengin, yönelecek mecra arayan bir ülkenin çıkarları korunabilir mi? Kaldı ki bizim asli görevimiz, varlık nedenimiz ülkemize düğün ve bayram yaşatmaktır.''
EKONOMİ YÖNETİMİ
Erdoğan, Türkiye'yi büyüten siyasetin daha iyi anlaşılması, anlatılması için daha önce de defalarca söylediği bir gerçeğin altını tekrar çizdiğini ifade ederek, ''Türkiye'nin dünyadaki varlığını tüm ülkelere kabul ettirmesidir. AK Parti'nin ekonomi yönetimindeki başarısı, siyasi perspektifimizin neticesidir. Ekonomideki ve siyasetteki yapısal dönüşümler madalyonun iki yüzü gibidir'' dedi.
Eksik bir demokrasi ile sağlıklı bir ekonomik düzenin tesis edilemeyeceğine işaret eden Erdoğan, ''Yani özgürleşme, zenginleşmenin gerek şartıdır. Bu yüzden ilk günden itibaren en büyük önceliğimiz demokrasidir, hukuk devletidir'' diye konuştu. Türkiye'nin ekonomisini büyütmenin, demokratikleşme perspektifini büyütmeye bağlı olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Toplumun siyasetin dışında tutulduğu, siyasetin ve ekonominin hukuki zemininin zayıf olduğu, özgürlüklerin yerleşmediği bir ülkede ekonominin istikrarlı, sürdürülebilir bir gelişme göstermesi de mümkün değildir. Çünkü demokrasideki, özgürlüklerdeki, hukuktaki eksiklik hem toplumda bir durağanlığa hem de belli bir azınlığın vicdana ve hukuka aykırı şekilde zenginleşmesine yol açar.
Özgürlükleri garanti altına alan açık, şeffaf bir siyasi düzen, rasyonel ve adil işleyen bir ekonomik düzenin olmazsa olmazıdır. Türkiye'de uzun yıllardır devam eden ekonomik geri kalmışlık ve yapısallaşan ekonomik krizler, esas itibarıyla siyasi demokrasideki zaafların tabii neticesidir. Bu süreç, toplumsal kaynaklara geniş toplum kesimleri aleyhine el koyan zümrelerin ve ittifakların teşekkülünü de beslemiştir.
AK Parti iktidarı, siyasi demokrasiyi ve onun uzantısı olan ekonomik demokrasiyi güçlendirecek adımları kararlılıkla atarken böyle bir bilinçle hareket etmektedir. Son iki buçuk yılda Türkiye, rasyonel bir ekonomik düzen kurma yönünde ciddi bir mesafe almıştır.Artık piyasa kuralları zemininde işleyen, rekabetçi ve dünyaya açık bir ekonomik düzenden geri dönülmesi mümkün değildir. Bu nedenle Türkiye, siyasette ve ekonomide bireysel hakları güvence altına alan, kurumsallaşan, bu çerçevede hukuka işlerlik kazandıran çağdaş bir ülke olma idealinden asla taviz vermeyecektir. Bu böyle bilinmelidir...''
|
|
|
|
|
|
|
|
|