Yine Fatih Terim.. Yine vefa üzerine..
Haber, dün bir gazetenin spor sayfasına bomba gibi düştü.. Galatasaray yönetimi, 100. yıl etkinlikleri çerçevesinde oluşturulan ve her dönemden "Galatasaraylı"nın yer aldığı "Rüya Takım"da, Fatih Terim'i "kadro dışı" bıraktı! Yani, özeti şuydu; Galatasaray'ın şanı, şerefi, hayali, tarihi, görkemi ve başarısının da tescili anlamına gelen "100 Yıllık şölen" Fatih Terim'i yok saydı! Tercümesi de şu! "Bu cemaatten Fatih diyesi bir kaptan ve teknik adam geçmedi!!!"
Kesin doğru değildir ya da düzeltilecektir diye umut edelim.. Hey gidinin Fatih Terim'i... Eğer böyleyse şimdi vefadan konuşmanın tam sırası.. İnce hesaplar, çıkar çatışmaları ve kompleks, yine galip mi geldi, vefa, zarafet ve teşekkür mağlup mu oldu yoksa!... Her zaman söylüyorum, yazıyorum da.. Futbolun içinde değil, kıyısındayım! Aslında, şairin dediği gibi "ya içinde olacaksın çemberin, ya da dışında..." ama kıyısından köşesinden "top"a vurmadan duramıyorum! İçinde olmadığım için, Galatasaray yönetimiyle Fatih Terim arasında bir husumet var mı ya da "yaman çelişki" bulunuyor mu bilemiyorum ama... (Doğru kabul edersek!) Hala öğrenmeye çalıştığım ve dilden dile gelen bir söz var ki; "Vefa ya da adalet (!) bir gün herkese lazım olur!
Şu ya da bu, husumetin katmerlisi olsa da, "küskünlüğün damperlisi" bulunsa da (ki yazılanlar geçerliyse) durum vahim demektir ve yanlıştan hemen dönülmelidir. Yani, Fatih, o kadroda olmalı, o takımın "baştacı" olarak taraftarını selamlamalıdır! Çünkü, kulüpler ve tabii ki sivil toplum kuruluşları, "yönetimlerin çiftliği" değil "milyonlarca isimsiz insanın babasının malı" dır! Bu yüzden de Galatasaray yönetimi.. Yıllar yılı, o "isimsiz insanlar"ın, yani Galatasaray'a gönülden bağlı taraftarın, "büyük kaptan" ya da "imparator" diye haykırdığı adamı... Galatasaray'ı, son çeyrek asırdır "Galatasaray" yapan unsurların başında gelen bir "kökten Galatasaraylı" yı, hiç bir kompleks taşımadan gencecik insanların düşlerine, hayallerine ve "rüya"sına katmalıdır.... Başka yolu yoktur! Bizim toprakların tarihi tabii ki vefasızlıklarla dolu, hatta tozlu kitap rafları arasında "ince bir yolculuk" yapıldığında da görülecektir ki tabii ki büyük zalimlikler büyük haksızlıklar olup bitmiştir... Ama hayat, tüm hızıyla ilerlerken, zaman hızla akıp giderken geçmişle gelecek arasında muhakkak ki köprüler kurulmalı, maziden esaslı dersler alınmalıdır! Ama her sabah uyandığımızda görüyoruz ki... Heyhaaat!!
Aslında bütün bu satırlar Fatih Terim'e ilişkin değildir yalnızca! Bazen, üç satırlık bir manşetten sayfalar dolusu hayat dersi çıkar ya... İşte, ben de o hayat dersi nin peşindeyim zaten.... Yani, her saat, her gün bir şeyler daha öğrenmenin, ya da biliyor olmanın... Ve bilirken, öğrenirken nasıl da paramparça olunuverdiğimizin! Bu arada sitemim "en sert hayat"ların hüküm sürdüğü futbola ilişkin değildir sadece.. Sıklıkla söylenir ve kayda geçilir ya... Özel bir kimliği, özel bir başarıyı zirvedeyken ya da mutluluk verirken alkışlamak kolay.. Daha doğrusu moda. "Zirve" den indiği ya da "başarısız" sayıldığı günlerde protesto etmek, tukaka çekmek "modası geçti" demek de çok kolay! Ama!. Şu ya da bu biçimde, yani, talihsizlik ya da hatalar sonucu başarısızlığa düşen o "özel kimlik" i, (mazideki efsane günlerini ve koca bir ülkeye yaşattığı "çocuk sevinçleri"ni hatırlayarak ) ayakta alkışlamak, omuzlara alıp uğurlamak, güle oynaya göndermek ve vefa göstermek çok zordur. Ve benim güzel yurdumda nedense zor a gelinmiyor, bu zor u başarmaya pek yanaşan olmuyor! Yaşamın her alanında ya da pek çok sektörde (!) olduğu gibi. Ve bu "zorluk ve tehlike" ne yazık ki Fatih Terim'in Galatasaray'la yaptığı çeyrek asırlık yolculukta bir kez daha çıkabiliyor karşımıza!.. Hani derler ya ateş olmayan yerden duman çıkmaz! Zaten ortada bir sabıka da duruyor! Ki Terim'e, Galatasaray'ın başında son kez çıktığı maçta gösterilen vefasızlık dün gibi hatırlarda, fotoğraflar orada duruyor. O gün Fatih Hoca'ya teneke bağlanmadığı kalmıştı bir tek! Neyse, bildiğim ve anladığım bir şey var! Bir gün, bu ülkenin, bu ülke insanının "sevinç tarihi" yazılacaksa... 1996-2000 yılları arasındaki Milli Takım ve Galatasaray'ın evrensel başarıları hiç es geçilmeyecek, o Fatih Terim'li yıllar "altın harfler"le kazınacaktır sayfalara. Neymiş, milyonlarca insanı mutluluktan çocuklaştıran, başarıya hasret bir toplumun "başarı sarhoşluğu"ndan zil takıp oynamasına neden olan bir teknik direktör, rüya lara alınmayacakmış. Mümkün değil ki, bu vahim vefasızlığa kimse cüret edemez ki! Çünkü, gerçekler, mazide saklı.. Terim'in verdiği ter i, Galatasaraylı futbolcuların sevinç ter lerinini, rakip takıma korkudan yaşatılan teri silmek kolay mı? Fatih Terim'i olduğu gibi, insanlığa artı değer katmış, ter dökmüş, çivi üstüne çivi çakmış, rüzgara karşı yürümüş pek çok "adam"ı hayat unutur mu?
|