| |
|
|
Gazeteciyi mutlu eden işte böyle anlardır!..
Anımsayın Geçtiğimiz hafta Taksim Sanat Evi'nde ' müstesna' bir gece yapmıştı tiyatrocular. Her kuşaktan oyuncu dostlarımız duayenleri, ustaları, hocaları olan Yıldız Kenter'i o gerçekten de çok özel gecede saygıyla sevgiyle selamlamıştı. Sezen Aksu da içten bir arzuyla koşarak gelmiş, geceyi şarkılarıyla bambaşka bir keyif alemine çevirmişti. Tiyatro sahnelerinin 'İmparatoriçe' siyle, şarkıların ' kraliçesi' ilk kez bir araya gelmişti. O muhteşem düetleri, o duyumu doyumsuz Kaybolan Yıllar icrasıyla büyülemişti herkesi.
Tedarik cihazları Geceye gazeteciler davetli değildi. Bu birlikteliğin medyatik değil duygusal tarafı ağır bassın; çıraklar, kalfalar, ustalar, tiyatrodaki usta başlarını, Yıldız Hoca'larını kutsarken yaşananlar yedi düvele yayılmasın istemişlerdi. Ben de gazeteci değil tiyatro ve tiyatrocu dostu olarak davetliydim . Bu nedenle hiç bir profesyonel araç gereç taşımamıştım yanımda. Ama üzerimden evin içinde bile gezerken eksik etmediğim küçük fotoğraf makinemle, mini kameram yanımdaydı elbette. Her an her şey olabilir diye düşündüğümden yıllardır olduğu gibi yine tedarik cihazlarıyla yüklüydüm çaresiz.
Tarihe kaydı düşecek Ne zaman ki gece ilerledi ve iki büyük kadın birlikte oldu sahnenin ortasında o an geceye katılanlara değil, tarihe saygısızlık etmemek için 35 kare fotoğraf çekmek farz oldu. Sezen' in çok anlaşılabilir gerekçelerle fotoğraf çekimine hoş bakmadığını bildiğimden, yanına sokuldum usulca. Şımarıklıkşirinlik biraz da yüzsüzlük yapıp az biraz çekime izin koparttım. İyi de etmişim. SABAH' ta çok güzel bir şekilde ve gerçekten de tarihe kaydı düşecek biçimde kullanıldı o bir kaç kare.
Cürete bak Şimdi açıklayabilirim ki malum gecenin ertesi bir kabustu benim için. On yıllardır tanış olduğumuz ağabeylerablalar başta olmak üzere pek çok ahbap telefon açıp, araya aracılar koyup fotoğrafları " kullanmamam" yolunda ricacı oldular. Birkaç densiz işi ileri götürüp terbiyesini de bozarak konuşma cüretini gösterdi. Hepsine bana davrandıkları frekans ve üsluba uygun yanıtlar verdim.
Canı sıkıldı Sonunda da kendi sağ duyuma güvenip sizinle paylaştım o fotoğrafları. Gazetede bunların çıktığı gün boyunca da çoğu sitem yüklü telefonlar, mesajlar gelmeye devam etti. " Sen Sezen Aksu'dan izin almış olabilirsin. Ama Yıldız Hoca çok üzüldü. Canı çok sıkıldı. Hiç hoşlanmadı durumdan" deyip yüreğimi burktular iyiden iyi.
Ne hoş Derken dün oldu. Ve mail kutuma belki de son yıllarda beni en çok mutlu, gururlu, coşkulu kılan şu satırlar düştü. "Sevgili Savaş Ay, Yazınız beni çok mutlu etti. 'Sezen Aksu'nun taçlandırdığı gece' deyiminiz ne güzel ve ne kadar yerinde. Sizin de bu anları zaptedip, yaşamlarını uzatmanız ne hoş? Teşekkürler. Sevgili annenizi düşündüm. Onunla yıllar önce aynı yolları geçtik biz, bitip tükenmeyen o Anadolu turnelerinde. Nerde bir güzelim kaya varsa üstünde " Şükran Ay" yazıyordu. Sanki onun izinden, onun gittiği yerlere gidiyorduk. O zaman klip, medya, tv, bez afişler nerde!.. Şükran Ay adı, doğal güzellikler üzerinde? Yol gösteriyor bize. Onu da, sevgili oğlunu da teşekkürlerle ve saygıyla kucaklıyorum. Yıldız Kenter 2 Nisan 05, Ankara
|