|
|
Haremin Batılı kadınları
Hepsi hayatlarının bir döneminde Türkiye'de yaşadı. Kimi iş için geldi kimi aşkı tattı. 33 yabancı kadın öykülerini Türkiye'nin imajını düzeltmek için anlattı.
Avrupa'da Nisan ayında piyasaya çıkacak Expat Harem adlı kitabın editörü Jennifer Gökmen "İmajınızı düzeltmek bizim de görevimiz" diyor... Hollandalı gazeteci Jessica Lutz anlatıyor: "Doğu'da bir ağa, üşümemem için pijamasını verdi... Mayına basmayayım diye köylüler önümden yürüdü."
Sıcak, samimi, iyi aşık
33 yabancı kadın, yaşadıklarını "Yabancılar Hareminden Öyküler" için kaleme aldı. Editör Jennifer Eaton Gökmen ve Anastasia M. Ashman, kitabın Türkiye'nin imajını düzelteceğinden emin.
Bir ülkede yabancı olmak zordur. Özellikle de kültürünü, dilini bilmediğiniz bir ülkede yaşamak, oraya adapte olmaya çalışmak... Ve bu yeni hayata alışırken birçok hikaye biriktirir insan; yolları Türkiye'ye kesişen yedi ülkeden 33 kadın gibi... "Yabancılar Hareminden Öyküler: Modern Türkiye'deki Yabancı Kadınlar" adlı kitaba hayat verdi onların yaşamları. Önümüzdeki ay "Expat Harem" adıyla önce yurtdışında birkaç ülkede yayınlanacak kitap, Türk eşi olan iki Amerikalı kadının projesi; 12 yıldır Türkiye'de yaşayan Jennifer Eaton Gökmen ile üç yıldır ülkemizde olan Anastasia M. Ashman... Önce yalnızca Amerikalı kadınlardan oluşan bir grubun üyesiydiler. Deneyimlerini paylaşıyor, yazıya döküyorlardı. Kitap fikri de böyle doğdu, hatta gelişti. Yalnızca Amerikalılar'ın değil, farklı ülkelerden kadınların da görüşlerine yer vermek istediler. Kitapta yer alacak insanların gruptakilerle sınırlı kalmasını istemedikleri için de özellikle yabancıların okuduğu dergi, gazete ve internet sitelerine projeleriyle ilgili ilanlar verdiler, arkadaşlarına duyurular yaptılar. Sonuçta toplanan 100'ün üzerindeki yazıdan da en objektif olduğuna inandıkları, iyi kaleme alınmış; Amerika, İrlanda, İngiltere, Avustralya, Hollanda, Pakistan ve Guatemala'dan 33 kadının hikayesini kitaplarına aldılar. 1962 yılından günümüze kadar Giresun, Selçuk, Bursa, Çanakkale gibi farklı şehirlerdeki yaşamlarını anlattı bu "33 yabancı kadın"... Kitapta hikayeleriyle yer alan kadınların hepsi bugün Türkiye'de yaşamıyor. Kimisi çoktan ülkesine dönmüş ama Türkiye hala hayatlarının ayrılmaz bir parçası.
BENZERİ YOK Yurtdışında Türkiye'ye ilgili yazılmış bir kitap arandığında karşılarına genelde ülkemizi negatif açıdan ele alan ya da diplomatik dilde yazılmış yayınlarla karşılaştıklarını söyleyen Jennifer Eaton Gökmen ve Anastasia M. Ashman, Yabancılar Hareminden Öyküler'in, Türkiye'nin modern yüzünü tanıtan ender yayınlardan biri olduğunu söylüyor. Gördükleri kadarıyla ülkemizdeki hayatı kaleme alan tek kitabın da 16. yüzyılda Lady Mary Wortley Montagu'nun yazdığı "The Turkish Embassy Letters" (Türk Konsolosluğu'ndan Mektuplar) olduğunu anlatıyorlar. Gökmen, kendi kitaplarının ülkemizin yurtdışındaki imajını düzeltebileceğini söylüyor; gerçek ve modern Türkiye'yi kitaplarından okuyan yabancıların şok olacağına inanıyor. "Artık Türkiye'nin nasıl bir ülke olduğunu bildiğimiz için yurtdışındaki bu imajı düzeltmenin, Türklerle evli olan bizlerin görevi olduğunu düşünüyoruz" diyen Gökmen, yabancıların Türkiye'de en çok misafirperverlikten, ilgi ve şefkatten etkilendiklerini vurguluyor: "Kadınların hepsi kendi ülkelerinde gördükleri ilgi ve şefkatten çok daha fazlasını görüyor burada. Bu da onları çok etkiliyor. Ailelerin, akrabaların, komşuların birbirine çok bağlı olması da hoşlarına gidiyor." Gökmen kadın olarak Türkiye'de yaşamanın çok kolay olduğu görüşünde. "Örneğin Amerika'nın birçok kesiminde feminen giyinen, mini etek giyen, makyaj yapan, saçlarını yaptıran kadınlara çok iyi gözle bakılmaz. Ama burada öyle bir şey yok. Bayanlar zaten çok bakımlı ve feminen. Daha önce bir dergi için fotoğraf çektirirken mini etek giymiştim ve annem fotoğrafı görünce 'Nasıl mini etek giyersin, insanlar seni ciddiye almayacak" diye tepki gösterdi. Burada kadınların genelde böyle giyindiğini ve çok da kabul gördüklerini anlattım. Yani zaman zaman Amerika Türkiye'den daha tutucu olabiliyor." Anastasia M. Ashman, Türk eşiyle evlenmeden önce ailesinin Türkiye hakkında bir şey bilmediğini söylüyor: "Ailem Türkiye'ye düğün için gelmeden önce ülke hakkında araştırma yapmaya başladı ve annem 'Düğünde özel bir kıyafet giymem, başımı örtmem gerekiyor mu, pantolon giymem uygun olmaz mı?' diye sorular sormuştu." Ashman'a göre Amerikalılar sadece Türkiye'yi değil, dünyanın çoğu yerini bilmiyor, sadece kendi ülkeleriyle ilgileniyorlar. Ülkemizde yabancı kadınları en çok etkileyen olayların başında Türk erkeklerin yaklaşımı geliyor. Anastasia M. Ashman, Türk erkeklerinin çok 'derin' aşık olduklarını söylüyor: "Birlikte yemeğe gittiklerinde erkeklerin hesabı ödemek istemesi ilk başta yabancı kadınları çok şaşırtıyor. 'Beni kendime yetemeyen bir kadın olarak mı görüyor, eğer kendi hesabımı ödemezsem aşağılanmış mı olurum' diye düşünüyorlar çünkü kendi ülkelerinde böyle bir şeye alışık değiller. Evin kapısına kadar bırakılmak bile şaşırtıyor kadınları. Buna alışmaları zaman alıyor. Ama sonunda bu durum hoşlarına gitmeye başlıyor."
AĞA PİJAMASINI VERDİ! Kitaptaki hikayeler ağırlıklı olarak kadınların Türkiye'de ne kadar şaşkınlığa uğradıklarını anlatıyor. Örneğin 2002 yılında, sınırda neler olup bittiğini yazmak için Güneydoğu Anadolu'da Irak sınırındaki bir köye gelen Hollandalı gazeteci Jessica Lutz bildiklerinden çok farklı bir hayatla karşılaşıyor. Giyeceği, yiyeceği, yakacağı yani hiçbir şeyi olmayan köy sakinleri onu en iyi şekilde ağırlayabilmek için ellerinden geleni yapıyor. Köyün ağası sert hava koşullarından dolayı üşümemesi için Lutz'a giysin diye kendi pijamalarını veriyor. Kadınların mı erkeklerin mi yattığı bölümde daha rahat edeceğini soruyor, erkeklerin bölümünü isterse onun için odayı boşaltabileceklerini söylüyor. Etrafı gezdirirken mayına denk gelmesin diye önden kendileri gidiyor. Tüm bunlar da Hollandalı gazeteciyi çok etkiliyor. Hikayesinde de bu köyde yaşadıklarını kaleme alıyor. Türkiye'nin gönüllü reklamını üstlenen Gökmen ve Ashman, Amerika ve Avrupa'da kitabı tanıtmak için bir tura çıkmaya hazırlanıyor. Özellikle Belçika ve Fransa'da Türkiye'nin negatif imajını düzeltmeyi amaçlıyorlar. İkili ağustosta İskoçya'da 50 bin kişinin katılacağı bir akademik konferansta kitaplarını ve modern Türkiye'yi anlatacak. Tüm bunlar için uğraşırken tek istekleri ise Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın kendilerine destek olması ve Türkiye'nin tanıtımında kitaplarının kullanılması... Onlar şimdiden ikinci kitabı hazırlamaya başlamış bile.
Eylem Bilgiç
|