|
|
Fatimagül'ün suçu ne?
Sonunda, kararlar açıklandı... Cumhurbaşkanı Sezer, Nisan ortalarında Suriye'ye gidiyor... Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad açıklama yaptı; Mayıs'ta, Lübnan'dan tamamen çekiliyoruz! ABD'nin şahin diplomatlarından, Cumhurbaşkanı Sezer'e, Suriye'ye gitmemesi yolunda "ince mesaj" lar vermeye girişen ve büyük tepki çeken Ankara Büyükelçi'si Edelman da görevinden istifa etti... Eeee... Şimdi ne olacak? Meseleyi, "ırkçı" lığa kadar vardıran, Amerikalı'dan çok Amerika'ncı(!) Ve öyle ki "garibim" şam tatlı ya bile tahammül edemeyen, sadece resmi heyetlerin değil, kimi barış gönüllüleri ve gazetecilerin dahi Suriye'ye gitmesini, zinhar içine sindiremeyen basınımızın "ulu" ve "engin" arkadaşları ve "gözüpek" şahinleri, ne yapacak, ne diyecek? "Bir vururum, dünyanın kaç bucak olduğunu görürsün!" mantığıyla, yıllardır "ali kıran-baş kesen" bir politika izleyen malum süper gücün aldığı her kararı ve "babalanma" larını ölçüp biçmeden hatta, paranoya halinde savunmaya soyunan bizimkiler(!)in mosmor suratını şimdi merak ediyorum doğrusu! Yahu ne istersiniz, Suriye halkıyla, sokağıyla dayanışmadan, "savaş karşıtı yolculuk" isteyenlerden! "Amerika istemiyor!" diye, Sezer neden gitmeyecekmiş Suriye'ye? "Şam'ın üstüne bombalar yağmasın!" sözleri, neden kanınıza dokunur? Suriye'den tek bir "resmi" yetkili, bakanı, başbakanıyla yanyana olmayıp, sadece, aydını, yazarı, çizeri ve sokaktan insanıyla görüşmenin, dertleşmenin nesi Suriye destekçiliği? Kısacası, "Suriye'ye savaş tamtamlarının yükseldiği bir ortam" da, sokaktaki Fatima'yla, Ahmet'le, Muhammet'le kolkola girmek ayıp mıdır? Fatimagül'ün suçu ne? Hatırlayan okurlarımız vardır sanırım.. Geçen yıl, Şam, Halep Lazkiye, Golan ve birkaç kasabayı kapsayan bir Suriye seyahatim olmuş, gözlemlerimi de Sabah'ta aktarmıştım... Baba Esad'dan sonra, Beşir Esad'ın uygulamaya soktuğu değişiklikleri, Şam'ın iki yakasını, yani Müslüman ve Hıristiyan mahallelerini, tarihi yapısını, sokaktaki insanın hayata ve bize bakışını, Halep'in çekiciliğini, Türkiye ile Suriye arasında başlayan ticari yakınlaşmayı vs. İşte, şimdi yine yolculuk göründü, kızdırsa da tahammül edilmese de, ikinci kez oluşturulan "barış gönüllüsü heyeti"ne ben de dahil oldum. Ve Nisan başlarında Suriye'ye gidiyoruz bir kez daha... Az biraz kıdemliyim ya, kendi kendime söz verdim... Türkiye'den giden heyetle birlikte tabii ki sadece Suriyeli sivil toplum temsilcileri, gazeteci, düşünce adamlarının katılabildiği savaş karşıtı toplantılar"da bulunacağım ama iki toplantı arasında ya da her serbest zamanda yine karış karış, mahalle mahalle Şam'ı gezeceğim.. Bir gece Şam'a tepeden bakacağım! Sultan Hamit Vagonu'nun penceresinden seyre dalacak, az ötedeki Vahdettin mezarına bir kez daha bakacağım.. Büyükçarşı'nın güleryüzlü insanlarıyla, gençleriyle karınca kararınca ortak bir dil bulup muhabbet etmeye çalışacağım.. Nehir kıyısı boyunca masalara kurulmuş ve yıllarca çok çekmiş; çok baskı görmüş ama birkaç yıldır ferahlamış "Şam vilayeti insanları" nın arasına karışacağım.. Arap mahallesinde humus, Hristiyan mahallesi'nde tatlı yiyeceğim.. Halep'te "tüccar Agop" tan ipek örtü alacak, uzaktan gelen çan ve ezan sesine kulak vereceğim.. Sınır kasabalarında dolaşacağım... Ve dönüşte bir kez daha "Suriye'den insan manzaraları" aktaracağım.... Sadece insana dair...
|