|
|
|
|
|
|
V. Murad Niye Mason Oldu
V. Murad şehzadeliğinde İngiliz desteğini sağlayıp veliaht olabilmek için Mason locasına girip tekris edildi. Aynı yolu oğlunun Mısır Hidivliği için yabancı desteği arayan Prens Halim Paşa da kullandı.
Osmanlı ülkesinde ilk Mason mabedi
Büyük ülkeler Osmanlı politikasını etkilemek için Masonluk'tan destek umuyordu. Şehzade Murat bu amaçla tekris edildi.
Sultan Abdülaziz'i etkileyip kendi oğlunu Mısır Hidivliği'nde ön sıraya sokan İsmail Paşa'ya kızan Mısırlı Prens Halim Paşa, siyasette etkinliğini artırmak için Masonluğu kullanmayı denedi. Hem Fransız hem de İngiliz üstatlarıyla işbirliği yaparak Mısır Büyük Locası'nın büyük üstatlığına getirilmeyi sağladı. Yerli halktan da buna yeni üyeler katılmasını gerçekleştirdi. İkinci aşamada, Osmanlı hükümetini etkilemek için Türkiye Bölge Büyük Locası'nın büyük üstatlığına seçilmek için girişimlerde bulundu. 1869 yılındaki seçimde kazandıysa da anında karar değiştirildi ve "daha sağlam ve uygun" denilerek İstanbul'daki ABD elçilik maslahatgüzarı Brown onun yerine atandı. Böylece, Osmanlı devlet politikasını etkilemek için Masonluk'tan doğrudan yararlanma girişimleri çağı başlamış oldu. Halim Paşa, Yeni Osmanlılar (Namık Kemal ve arkadaşları) ile işbirliği yaparak Avrupa'ya çekilmiş olan Mustafa Fazıl Paşa ile de ilişki kurdu. Bu girişimlerin projelerini aksatabileceğini hesaplayan Hidiv İsmail Paşa da Masonluğu kullanarak karşı atağa geçti.
HEDEF MÜSLÜMAN KESİM 1860 ve 70'li yıllar, Avrupa'da -özellikle kültür açısından Osmanlı aydınlarını en çok etkileyen Fransa'da- Masonluk konusunda yoğun tartışmaların yapıldığı dönemdi. Kilisenin etkisiyle aleyhte kampanya başlatılmıştı. Diğer yandan, ifade özgürlüğünün yaygınlaşmış olması ve parlamenter sistemin bütün Avrupa'da geçerli duruma gelmişliği sebebiyle, kurumun gizlilik tutkusuna karşı da bir alerji belirmişti. Açıkçası, Avrupa'da siyasi açıdan Masonluk işlevini tamamlamış görünüyordu. Buna karşılık Osmanlı toplumu, hiç denemediği bu oluşumların dışından, ilk kez açık açık Masonluk'la, daha doğrusu onun özel "kolonyalist" şekliyle karşılaşmaktaydı. 1 Temmuz 1872'de Hasköy'de, Osmanlı ülkesindeki ilk Mason mabedinin temelinin muhteşem bir törenle atılması, artık ortada Osmanlı yönetiminden çekinilecek bir şey kalmadığını kanıtlıyordu. O günlerde Brown'ın locada yaptığı konuşmadaki sözleri, asıl hedefin Müslüman kesime yöneltilmiş olduğunu kanıtlamaktaydı: "Burada doğudayız ve her birimiz kurumumuzun ilkeleri ve amaçları üzerinde sorguya tabi tutuluruz. Burada Farmasonluk hakkında vahim ve son derece yanlış izlenimler var. Bazı kimseler bizim yeni bir din yerleştirmeye çalıştığımızı zannediyor. Başkaları ise, gizli ve tehlikeli niteliklere sahip bir siyasal cemiyet olduğunuz kanısında. Ve daha başkaları da üzülerek söylemeliyim, hiçbir dini inancı bulunmayan ateistler sayıyorlar. (...) Bizeyanlış olarak atfedilen ve aşağılayıcı ateist ya da yeni bir din sunmak iddialarını yok etmeye çalışalım. Ayrıca bu ülkede Farmason olmanın ayrıcalığını, ona layık olmanın yükümlülükleriyle birleştirelim. Sultan Aziz'in keyfiliklerini frenleyen Paşa'nın 1871 Eylül'ünde ölümü ve yerine yumuşak başlı Mahmut Nedim Paşa'nın sadrazamlığa gelmesinin Masonlar'da bir endişe yarattığı, Üstat Brown'ın on bir gün sonra yaptığı açıklamadan anlaşılıyor: "Altesleri kuşkusuz prensiplerimizi ve bunda kötülük olmadığını bilirler (...) Hükümete ve Sultan'a bağlılık ana ilkemizdir. Bilirsiniz ki günümüzde Avrupa'da hiçbir hükümdar, taht varisi prens ya da ünlü devlet adamı yoktur ki, bizim evrensel kardeşliğimize mensup olmasın ve onun gelişmesine ve başarısına yakın ilgi göstermesin. Hepimizin üzüntüyle matemini tuttuğumuz selefiniz (Paşa) inancına bağlı bir Müslüman iken ve vatanseverliği bütün şüphelerin üstünde olmakla beraber, dostu ve meslektaşı Fuat Paşa'nın aksine Farmasonluğa da girmediği halde, son derece soylu ve yüce gönüllü bir karaktere sahip olduğundan ve adaletin savunucusu niteliğiyle cemiyetimize hep hoşgörü ile bakmıştır." Şunu anımsatmakta yarar var ki, Paşa Mason olmamakla birlikte, mali desteğiyle çıkan ve Osmanlı savunmasını üstlenen La Turquie gazetesinin başına, Mason olan ve bir ara Doğu Birliği Locası'nın büyük üstatlığını yapan Bordeano adında birini getirmişti.
TAHT YARIŞININ ETKİSİYLE Paşa'nın ölümünden 13.5 ay sonra 20 Ekim 1872'de Osmanlı saltanat ve hilafetinin veliahtı Şehzade Murat'ın Proodos (Terakki) locasında tekris edilerek Mason olduğu görülüyor (Şehzade Murat daha sonra Padişah V. Murat oldu). Bu girişimin Paşa yaşarken yapılmamasında, onun Sultan Aziz'in gelenekler ve kurallara aykırı girişimlerini önleyen bir kişiliği bulunması rol oynuyordu. Murat yıllardan beri süren, veliahtlığa Aziz'in oğlu Yusuf İzzettin'in getirilmek istendiği kampanyadan rahatsızdı. 1872'de Murat 32 yaşındayken ve aralarında iki şehzade daha varken (Abdülhamit ve M. Reşat) 16 yaşındaki Yusuf İzzettin'in ön plana çıkarılmak istenmesinin Mahmut Nedim tarafından gerçekleştirilebileceği endişesi vardı. Hatta 9 Eylül 1872'de Yusuf'a Müşir rütbesi bile verildi ve ordu manevralarını izledi. Murat'la konuşmak isteyen bir yabancı diplomata ise bunun mümkün olamayacağı, kontrol altında yaşadığı bildirilmişti.
Orhan KOLOĞLU
|
|
|
|
|
|
|
|
|