|
|
|
|
|
|
Masalların kötü prensleri
Anlat İstanbul adlı filmde rol alan Fikret Kuşkan ve Nejat İşler 17 yıllık arkadaş. İki oyuncuyla sinema, aşk ve şöhreti konuştuk.
"Mustafa Hakkında Her Şey"de başarılı bir performans sergileyen Fikret Kuşkan ve Nejat İşler'in yolu "Anlat İstanbul"da tekrar kesişti. Gerçi filmde karşılıklı sahneleri yok ama onlar yine de bir projede daha buluşmanın tadını çıkarıyor.
* "Anlat İstanbul"da hangi karakterleri canlandırıyorsunuz? Fikret Kuşkan: Ben "Kırmızı Başlıklı Kız"da Fikret karakterini oynadım. Tehlikeli bir abi kendisi. Nejat İşler: Ben "Pamuk Prenses" öyküsünde avcıyım. Cadının adamıyım.
* Siz de filmin kötü karakterlerinden birisiniz yani? N. İ.: Evet, filmdeki en kötü karakter benim. İki kişiyi öldürüyorum.
* Avcı sadece geyiği öldürüyordu. Bu masallar farklı o zaman. N. i.: Bu filmde kullanılan bütün masallar adaptasyon, dolayısıyla farklı. F.K.: İstanbul'un bütün renklerinin, hayatımızda yaşadığımız her anın, dakikanın, İstanbul'un gerçek, çıplak halinin masallara yansıması bu film.
* Masallar mutlu sonla biter... Bu da mı değişti filmde? N.İ.: Mutlu son yok, hiçbirinde yok.
SEYİRCİ DE YÜKSELMELİ * Türk sinemasının son dönemde yükselişte olduğu söyleniyor. Katılıyor musunuz? F.K.: Doğru tabii. Son beş yıldır çok hoş projeler çıkmaya başladı. Ama maalesef bu projeler, çoğunlukla Avrupa'da satılıyor, Avrupa'da ödüller alıyor. Bu projeler genellikle burada iş yapmıyor. Artık sinema seyircimizi Avrupa sinema izleyicisi kültürüne getirmek gerekiyor. Getirmediğimiz zaman Nuri Bilge Ceylan gibi bir yönetmen maalesef bu ülkede 30-40 bin seyircide kalıyor. N.İ.: Ama Türk sinemasını yükselten onlardır. Gora'yı da, Vizontele'yi de yükselten Nuri Bilge Ceylan'dır, Zeki Demirkubuz'dur. F.K.: Bir de beslemek gerekiyor. Yani Vizontele veya Gora gibi bir filmin altına imza atan yapımcının hemen arkasından 500-600 bin dolarlık, küçük bütçeli ama iyi, ses getirecek çarpıcı bir hikayeye sponsor olması gerekiyor. Ama başka bir Gora'ya, başka bir Vizontele'ye soyunuyor. Sinematografiyi besleyecek ve destekleyecek hikayeleri de yapmak zorundalar.
* Nejat Bey, herkes sizi dizilerle tanıdı... N.İ.: Dizide oynamasaydım beni filme almazlardı ki. Her şey çok hızlı gidiyor çünkü, bu sırada televizyona bakıp "Bak bu çocuk olur" diyorlar. Filmler de öyle gidiyor. Dizi gibi bir farkı yok. Eksik kalıyoruz, içimize sinmiyor, kötü tarafı o.
* Mustafa Hakkında Her Şey'de de birlikte izledik sizi. Birlikte çalışmak nasıl? N.İ.: Valla tadı damağımda kaldı benim. Fikret'le zaten iyi anlaşıyoruz, epey de mesaimiz oldu. Ben ondan çok şey öğrendim. Çok yol gösterdi bana. F.K.: Rica ederim... Ben de çok beslendim. Birlikte hem karnımızı doyurduk, hem eğlendik, hem işimizi yaptık. Ben 17 yıla yakın zamandır tanıyorum Nejat'ı ve o zamandan bu yana sinema, tiyatro, aktör malzemesi olan bir insan olduğunu iddia ettim. Benim "Sen kimsin, gel buraya" deyip tanıştığım insandır. Şimdi gurur duyuyorum. ÇEK ÇEK BİTMEZ
* Dizilerde oynamaktan memnun musunuz? N.İ.: Bunu Türkiye'de bu işi yapan kime sorarsan sor; oyuncu, yönetmen, ışık şefi, kamera asistanı, hiç kimse dizide çalışmak istemez. Çünkü çek çek bitmez, sıkıcıdır yani. 92'den beri dizilerde oynuyorum, bıktım artık. Şimdi içinde olduğum dizi bir sene daha devam edecek, sonra ben uzun süre herhalde televizyona pek uğramam. F.K.: Nasıl yapımcı elini taşın altına koyması gerekiyor diyorsak, biz oyuncuların da bunu yapması gerekiyor. Dizilerdeki o hızlı üretimi affettirmek için de ya bir tiyatro, ya bir sinema projesinde çok iyi bir iş çıkarıp ortaya sunmak gerekiyor. N.İ.: Diziden aldığımız para beni de, Fikret'i de işte öyle kaliteli bir işe hazırlar. Kendine jip aldın mı abi sen? F.K.: Tek bir dikili ağacım yok hala... N.İ.: Biz kazandığımız parayı kendimizi geliştirmeye harcarız çünkü. Zaten İstanbul'da kazandığın ilk parayla özel araç almak görgüsüzlük bence. Toplu taşıma araçları var ne güzel.
* Binebiliyor musunuz toplu taşıma araçlarına? N.İ.: Binemiyorum. Tanınmanın en kötü yanı da bu zaten. Ben bir televizyon çocuğuyum. Ama kendimi o beyaz camın içinde hiç hayal etmedim. Ama sinema ve tiyatro için dedim bunu. Onun için televizyonda hiç seyretmedim kendimi.
* Nasıl oynadığınızı merak edip bakmadınız mı hiç? N.İ.: Hiç seyretmedim. Zorla seyrettirdiler, katlanmak için alkol alıyorum.
* Fikret Bey'in de, sizin de alkolle aranızın iyi olduğunu biliyoruz.? F.K.: Benim artık sakin bir hayatım var. N.İ.: Benim yaşamam gereken bir şeyler var. Ama sonuna geldiğimi hissediyorum.
* Aşk sizin için ne ifade ediyor? N.İ.: Mutluluk sessiz bir şeydir. Aşk da hastalıklıdır. Sessizlik iyidir yani. F.K.: Çok renkli aşklar var tabii. O renkleri yaşamak zorunda Nejat.
* Niye Nejat? Sizden de bahsedelim (Gülüşmeler). F.K.: Benim adıma oturmuş bir durum söz konusu. Yanlış bir cümle değil. Evet aşığım, seviyorum. N.İ.: Biz Fikret'in çocuğunu sevmeye hazırlanıyoruz.
* Evlendiniz mi yoksa? F.K.: Yok evlenmedim ama öyle şeyler olacak inşallah.
* Sizde durumlar nasıl Nejat Bey? N.İ.: Allah gecinden versin...
* Nejat Bey kadınlar size çok ilgi gösteriyor. Bundan rahatsız oluyor musunuz? N.İ.: Bazen evet... Benim meşhur olmadan önce de kadınlarla ilgili hiç sorunum olmadı ama bunun abartılması rahatsız ediyor. Artık bir kadın sana baktığı zaman ne için baktığını biliyorsun.
Eylem Bilgiç
|
|
|
|
|
|
|
|
|