|
|
|
|
|
İran'dan gelen dini film patlaması
|
|
Batı'da başarı kazanan filmler çekilen İran'da, dinsel içerikli yapımlar da üretiliyor. Türkiye'de gösterilen ya da satılan filmlerin çoğu da buradan alınıyor.
Tahran'da öğrendiğim en ilginç şeylerden biri, iki ülke arasındaki dinsel film ve dizi alışverişi oldu. Bu konuyu kenarından bucağından biliyordum. Örneğin iki yıl kadar önce bir Ramazan ayında Sabah'ın okurlarımıza verdiği "Ashab- ı Keyf-Yedi Uyuyanlar" adlı VCD'nin büyük rağbet gördüğünü, İran sinemasında dünyaya açılan o güzelim filmlerin yanı sıra, dinsel içerikli kimi filmler de yapıldığını... Ama bunların boyutlarını ancak orada kavradım. Tahran Festivali'ne koşut yapılan Film Pazarı'nın işgal ettiği oldukça geniş mekanın bir bölümünde, birkaç Türk şirketi vardı. Adım Prodüksiyon ya da Samanyolu gibi... İlgili birkaç kişiyle konuştum ve ortaya son derece ilginç bir tablo çıktı. Adım Prodüksiyon 1997'de kurulmuş. Kurucusu ve genel müdürü Hakan Sarıhan, şirketin dinsel temalı filmler, belgeseller, müzik kaset ve CD'leri pazarladığını söylüyor. Örneğin müzik alanında, ilahi ve ezgiler çok iyi satıyormuş; Erdoğan Akın, Ömer Karaoğlu... Karaoğlu'nun "İzler", Hasan Cihat Örter'in "Kabe Senfonisi" gibi albümleri, kaset ve CD olarak 30'ar bini aşkın satmış. Temel şikayetleri, bu albümlerin Raksotek, D&R gibi büyük mağazalara kabul edilmemesi... Sarıhan, İran sinemasında her yıl yapılan filmlerin yüzde 30 kadarının din içerikli olduğunu belirtiyor. Bunlar genelde çağdaş hikayeler çerçevesinde Kuran'daki kıssaları hatırlatan ve dinin önemini vurgulayan filmler. 2001 yılından beri bu tür filmleri Türkiye için alıp pazarlıyorlar; "Kuran Kıssaları", "Zehra'nın Gözleri", "Elçi", "Şeyda", "İkiz Kardeşler" veya hepsi çizgi film olarak hazırlanmış peygamber öyküleri; "Nuh Peygamber", "Salih Peygamber", "İbrahim Peygamber" gibi filmler... Kanal 7, TV 5 gibi kanallar da bunların müşterileri arasında. Aslında olay 1997'de patlak vermiş. Boğaziçi Üniversitesi'nde Farsça öğretmeni ve şimdi FMC adlı şirketin de sahibi olan İsmet Verçin, işin geçmişini anlatıyor. Verçin, 4 yıl boyunca Kanal 7'nin dış alımlarını yönetmiş. 1997'de "Yedi Uyuyanlar"ı alan oymuş. Ramazan'da gösterilen dizi inanılmaz reytinge ulaşınca, VCD'sini çıkarmışlar. Tam 14 VCD'lik bu dizi de hayli pahalı olmasına karşın yüz binlerce satmış. Verçin, satışların bir milyona yaklaştığını tahmin ediyor. Sonra "Meryem" adlı film gelmiş. Yine bir İran yapımı. Rivayete göre Papa da izlemiş ve çok beğenmiş. Şimdi de "Mesih" yani Hazret-i İsa'nın hayatını çekmişler. Ben elbette şaşırıyorum; bir İslam Cumhuriyeti ülkesinde Hıristiyan dininin büyükleri nasıl film konusu olabiliyor? Sarıhan şöyle diyor: "Onların Kuran'da da adı geçiyor. Filmlerin özünü oradan alıyorlar. Ayrıntılar için Hıristiyan kaynaklarına başvuruluyor ama ancak Kuran'la çelişmeyen şeyler kullanılıyor. Böylece ortaya Müslüman- Hıristiyan karması bir yorum çıkıyor". Ama tüm filmlerde, Hıristiyanların tanımadığı "Aziz Barnabas'a Göre İncil"de yazan bir şeye dikkat ediliyormuş; o da, hikayenin sonunda mutlaka İsa'dan sonra bir 'son peygamber'in geleceği hakkındaki kehanet. Bu arada fiyatlar da almış başını gidiyor. Sayıları kimse pek söylemek istemiyor ama anladığım kadarı "Yedi Uyuyanlar" 9 bin dolara alınmışken, fiyat "Meryem"de 30 bin dolara çıkmış. Yeni piyasaya çıkacak olan "Mesih"te ise 250 bin dolardan konuşuluyor!.. Bu fiyat, 2 saatlik sinema filmi ve de 20 bölümlük diziyi içeriyor. Kimileri bu fiyatları 'intihar' diye niteliyor. "Mesih"in sinemalarda dağıtımı için Özen Film'le konuşuluyormuş. Ayrıca devrede kimi kanallar ve elbette VCD-DVD satışları da var. Hiç bilmediğimiz bu büyük ticaret her yönde gelişiyor. Geçen yıllarda sinemalarımıza gelen "Muhammed" adlı Amerikan yapımı canlandırma filmi, ABD'deki Arap sermayesiyle yapılmış. İran da din konulu çizgi filmleri bol bol imal ediyor. Tahran'daki fuarda ayrıca Samanyolu'nun standında, Türkiye'de yapılmış ama adını sanını bilmediğimiz sanatçıların elinden çıkma filmler ve diziler, İran için pazarlanmaya çalışılıyor.
SURET MESELESİ Beni asıl 'suret meselesi' ilgilendiriyor. Öyle ya, İslam'daki suret yasağıyla, din büyüklerinin hikayelerini sinema yoluyla anlatma çabası temelde çelişmiyor mu? Sarıhan'a göre, İran'daki bakış açısı, Hazret-i Muhammed'den İmam Rıza'ya dek 12 İmam'ın dışındaki herkesin gösterilebilmesi. Sünniler'de ise yasak sadece Hazret-i Peygamber ve Dört Halife için... Sarıhan'a göre, temelde surete tapınma korkusundan kaynaklanan bu yasaklar, çağdaş alimlerin yorumlarına tabi olarak uygulanıyor. Ve her Müslüman ülkede farklı olabiliyor. İsmet Verçin, İran'ın yanı sıra Malezya, Mısır, Dubai, Suriye, Kırgızistan, Özbekistan gibi ülkelerle de temasta olduğunu söylüyor. Eyüp Peygamber, Hazret-i Yusuf, Hazret-i Ali gibi hem film hem dizi olarak pazarlanan ürünlerden söz ediyor. Hepsi hemen Türkiye'de oynayacak gibi değil; Kanal 7 "Hazret-i Ali"yi 'fazla Şii görüşüne dayalı' olduğu için göstermeye cesaret edememiş. VCDVHS- DVD'leriyse biraz sansürlenerek satışa sunulmuş. Büyük umutlarla pazarlanmaya çalışılan "Mesih" ise, aslında Mel Gibson'un "İsa"sından önce yapılmış. Ama yönetmen o filmi görmeyi beklemiş ve filmini kimi değişiklerden sonra piyasaya sürmüş. Velhasıl, bizler büyük kentlerde pek bilmesek de, özellikle Anadolu'da çok etkili olan ve temelde İran kökenli bir dinsel filmler/diziler olayı var.
|
|
|
|
|
|
|
|
|