TÜSİAD'dan Fransa'ya tepki
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), 28 Şubat tarihinde, Fransa Parlamentosu'nun ortak oturumunda kabul edilen Anayasa değişiklik paketinin Türkiye'ye karşı ayrımcılık olduğunu vurguladı.
TÜSİAD'ın, Paris Bürosu aracılığıyla, Fransız kamuoyuna yönelik yaptığı açıklamada, 28 Şubat 2005 tarihinde, Fransa Parlamentosu'nun ortak oturumunda kabul edilen, Anayasa'nın 88-7 ve 4'üncü maddelerinde değişiklik öngören anayasa değişiklik paketinin, Türkiye-Fransa ilişkilerine olumsuz etkide bulunacak yasal düzenlemeler içerdiği ifade edildi.
Açıklamada, Anayasa'nın 88-7. maddesinde, ''Bir aday ülkenin AB üyeliği ile ilgili anlaşmanın onaylanmasına ilişkin yasanın, Cumhurbaşkanı tarafından referanduma sunulacağının'' belirtildiği, bu değişikliğin, AB'nin genişlemesinin Türkiye'yi kapsayacak kısmının, Fransa'da halkoyuna sunulmasını zorunlu hale getirdiği kaydedildi.
Açıklamada, söz konusu Anayasa hükmünün genel bir hukuki ilkeyi yansıtmadığı ifade edilirken, ''Nitekim Anayasa'nın 4. maddesi de (yukarıda anılan 88-7'nci maddenin, 1 Temmuz 2004'ten önce Avrupa Birliği Konseyi tarafından hükümetler arası konferansa davet edilen aday ülkelere uygulanmayacağını) belirtmektedir. Mevcut aday ülkelerin tamamının bu yasal değişikliğe tabi olmadığı açıktır. Anayasa değişikliği, Türkiye'nin adaylığına ayrımcı bir şekilde yaklaşmakta, diğer aday ülkeler, Bulgaristan, Romanya ve Hırvatistan'ın adaylıkları ile ilgili herhangi bir referanduma başvurulması söz konusu değildir'' denildi.
Fransa'nın, Türkiye'nin AB'ye entegrasyon sürecini başlatan 1963 tarihli Ankara Anlaşması'nı imzalayan altı ülkeden biri olduğu anımsatılan açıklamada, Türkiye'nin AB üyeliğinin halkoyuna sunulmasının, Avrupa hukukunun lafzı ve ruhu ile çeliştiği kaydedildi.
Türkiye ile AB arasında 1963 Anlaşması ile kurulan ''Ortaklık Rejimi'' ve aynı şekilde ilk olarak 2001 yılında hazırlanan, ardından 2003 yılında gözden geçirilen, ''Katılım Ortaklığı Belgesi''nin, AB müktesebatının parçası olduğu belirtirken, aday ülkelerin Birliğe katılım anlaşmalarının, söz konusu aday ülkenin üyelik şartlarını yerine getirmesi halinde imzalandığı vurgulandı.
Bu aşamada, Türkiye'nin üyeliği önüne yeni bir engel konulması ve Avrupa'nın stratejik geleceğinin ve kimlik arayışının, bir tek üye ülkenin iç siyasi çekişmelerine dayanan bir halk oylaması yoluyla Türkiye'ye bağlanmasının haksızlık olduğu ve kabul edilemeyeceği ifade edilen açıklamada, şu görüşlere yer verildi: ''Fransa'da kimi sorumsuz politikacılar, sistematik olarak, mantık dışı öfke tohumları ekmektedir. Türk halkını derinden sarsacak olumsuz bir sonuç çıkması muhtemel bir referandum sonrasında, Türkiye ile Fransa arasındaki siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel ilişkiler olağan bir şekilde sürdürülemeyecektir.
Türk insanı tarafından (eşitlik, özgürlük ve kardeşlik) ülkesi olarak görülen Fransa'dan gelecek bu düşmanca tutum, ikili ilişkilerde tamir edilemez hasara yol açacaktır. Her iki ülkenin de böyle bir durumdan kaçınmasını gerektirecek ortak çıkarları olduğu açıktır. Bu nedenle, Fransız hükümetinin, hukukun genel ilkelerine uymayan bu ayrımcı düzenlemeyi yeniden düşünmesi, değerlendirmesi ve gerekli sonuçları çıkartması gerekir.''
|