kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ergun Babahan @ SABAH
 

Espriye ceza

Siyasi karikatürler, bir bakıma toplumun demokratiklik düzeyinin de göstergesidir.

Önce Başbakan'ın Cumhuriyet gazetesi çizeri Musa Kart aleyhine açtığı dava, ardından Arif Sağ'ın Vakit karikatüristi Kemal Güler'i mahkum ettirmesi siyaset-karikatür ve yargı ilişkilerini gündeme oturttu.
Bugünkü makalem, aslında bana ait değil. Bugün köşemi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Asistan Profesör Aslı Tunç'un desteğiyle hazırladım. Aslı Tunç'un Karikatür Vakfı'nın 2000 yılında Ankara'da düzenlediği "Siyasi karikatürlerin demokrasi sürecinde işlevleri" başlıklı makalesi karikatüristlere verilen cezaların tarihçesini gayet iyi anlatıyor çünkü.
"Demokratikleşme sürecinde, siyasi iktidarı elinde tutanlar, onlara karşı olan karikatürlere daima gücenmiş ve yaratıcılarına ve çalıştıkları gazetelere durmaksızın dava açmışlardır. Hatta kimileri fiziksel görünümlerinin karikatürlerde abartılarak iyice gülünçleştirilmesini (örneğin, Kraliçe Punt'un aşırı şişmanlığı ya da Charles de Gaulle'ün burnu) kişisel bir hakaret olarak yorumlamıştır. Oysa ki, siyasi karikatürün gücü, politikacıların dış görünüşünü deforme ederek alaya almaktan çok, ciddi meseleler hakkında değişmeyen argümanlar kullanarak okurlarını ikna edip yönlendirebilmesinden gelmektedir. Karikatürün bu gücü, onu özde tahrip edici bir sanat (Brinkman, 1968) ve politik kurumlar için de bir kabus haline getirir."
Sayın Tunç makalesine böyle girmiş. Gerçekten de siyasi karikatür, iktidar sahipleri için zaman zaman rahatsızlık yaratsa da, gazete okurunun olayları daha net biçimde anlayıp kavramasında önemli bir rol oynar. Siyasi karikatürler, bir bakıma toplumun demokratiklik düzeyinin de bir göstergesidir.
Siyasetçilerin bu çizgilere hoşgörüyle yaklaşması demokrasinin artık gizli bir kuralı haline gelmiş bulunmakta. Siyasinin hoşgörü gösteremediği durumlarda, bu işlevi yargının üstlenmesi ve karikatüriste artık bütün demokratik toplumlarda var olan dokunulmazlık zırhını sağlaması bir zorunluluktur.
Amerikan Yüksek Mahkemesi'nin karikatürün rahatsız etme, abartma, alay etme hakkını tanıyan ve çizer aleyhine açılan davaları reddinde literatüre geçmiş klasik kararları vardır.
Türkiye, bir yandan Avrupa Birliği değerlerine uyum çabası içine girerken, diğer yandan gerek siyasi kişilikleri, gerekse yargı kararları ile hoşgörü ortamını yok edici bir atmosfer yaratırsa, bu bütün uğraşları bir anda boşa düşürür.
Usta çizer Tan Oral'ın anlatımıyla; 'Hint fakirinin yatağı bol çivilidir ama çivilerin boyu aynı olduğu için batmaz. Karikatürcü ise umulmadık bir anda sandalyeye konan bir raptiyedir. Oturanın kıçına 'cart' diye batar ve bağırtır.' Çok farklı bir eylemdir bu ve ikinci kere yapılsa da aynı etkiyi yaratmaz." (Aslı Tunç'tan alıntı.)
Bir toplumun siyasi kişileri ve yargısı sandalyedeki raptiyelere anlayışla yaklaşmak durumundadır. Espri ve eleştiri yeteneğini kaybetmiş bir toplum demokrasi yolunda sağlıklı bir ilerleme gösteremez.
Yazımı, yine Sayın Aslı Tunç'tan yapacağım bir alıntı ile noktalayayım:
"Amerikan yapısının tersine, devlet kontrollü Ortadoğu ve Asya toplumlarında, politik karikatüristler resmi sansür, çalıştıkları gazetelerin kapanması, yüksek para ve hatta hapis cezaları ile karşı karşıyadır. Genellikle, siyasi karikatüristin zekayı ateşlemedeki ve resmi ideolojiye kafa tutmadaki gücü pek çok ülkede tehdit unsuru olarak görülmektedir. Öte yandan, bu güçlükler, okurların gizli politik mesajları aramalarına, sanatçı ve halk arasında da özel bir bağın kurulmasına yol açmaktadır. Sonuç olarak, günlük gazete karikatürünün siyasal ve ideolojik bir direniş aracı olarak kullanılması, ülkelerin demokratikleşme süreçlerinde vazgeçilmez bir rol oynamaktadır."
Türkiye, tercihini sansürsüz, hoşgörülü Batı uygarlığı yönünde yapmıştır. Çizerin özgürlüğünü yargı kararlarıyla kısıtlama yoluna giderek bu çabaya gölge düşürmemek gerekir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bu nasıl tekzip kararı!   / 21-02-2005
 Bir portre ve Erdal Şafak   / 14-02-2005
 SABAH'la Günaydın   / 07-02-2005
 Medya ve Turkcell   / 04-02-2005
 Suçluların telaşı   / 01-02-2005
 Merkez Grubu'nun bilançosu   / 31-01-2005
 Hangi medya?   / 30-01-2005
 Ciddi uyarı   / 29-01-2005
 CHP gerçeği ve Baykal   / 26-01-2005
 Sağduyuya çağrı   / 25-01-2005
ERDAL ŞAFAK
Dört mevsim manavı
Başkan Bush'un Slovakya'nın başkenti...
UMUR TALU
Mümkün değil!
Yeryüzünün ve insanın imkânlarına rağmen,...
ERGUN BABAHAN
Espriye ceza
Siyasi karikatürler, bir bakıma toplumun...
MEHMET ALTAN
"Dağıldınız..."
Aralık sonrasında "kış uykusuna"...
ÖMER LÜTFİ METE
Farkımız, düşmanımızı emzirmek
Bugünlerde 'Düşman...
Suriye'yi vurabiliriz
Filistinli örgütlerle ateşkes sağlandığı sırada gelen intihar...
BOP'un ilk ayağı Mısır olabilir mi?
Mısır Devlet Başkanı, birden fazla adayın katılmasına izin verecek...
Anadolu Ağası
Anadolu Ağası
Avrupa'ya vedasıyla hayal kırıklığı yaratan Kanarya, ligde tam yol...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu