| |
Dört mevsim manavı
Başkan Bush'un Slovakya'nın başkenti Bratislava'daki konuşmasının en can alıcı cümlesini ezberlemekte fayda var. Önümüzdeki dönemin değişimlerinin şifresi o cümlede gizli: "Özgürlük tohumları sınırları, okyanusları ve kıtaları aşacak ve en uzak ülkelerde bile toprağa karışıp kök salacak" Sonra çevresindeki gençlere dönüp göz kırptı Bush: "Öyle değil mi çocuklar?" O çocuklar "Özgürlük şampiyonları"ydı. Kiminin tişörtünde "Otpor" (Direniş), kiminde "Kmara" (Yeter), kiminde "Pora" (Tam zamanı) yazıyordu. Sırbistan, Gürcistan ve Ukrayna'daki "Demokratik devrimler"in tetiğine basan sivil toplum örgütlerinin adları. Karanfil, gül ve portakal devrimlerinin çocukları. Hepsi de birbirlerini tanıyorlardı, senli-benli konuşuyorlardı."Zubr" yazılı tişörtleriyle birkaç genç de onları hayranlıkla izliyordu. "Zubr?" Yaban öküzü demek. Belarus diktatörü Aleksandr Lukaşenko'yu devirme düşleri kuran gençlerin hareketinin adı. "Zubr"cular, Karpatlar'dan, Kafkaslar'dan, Orta Asya içlerinden gelmiş devrimci adaylarıyla birlikte "Sivil direniş enternasyonali"nin merkezi Kiev'de "eğitim"e başlarken (Ders programı: Bir hareket nasıl örgütlenir, hücre kurarken dikkat edilmesi gereken noktalar, logo seçiminin püf noktaları, etkin slogan bulma yöntemleri) ve Bush "Belarus'un da demokrasi ailesine katılacağı günler yakın" derken, Lukaşenko can havliyle, "Burada devrim-mevrim olmayacak. Ne gül, ne portakal, ne de muz rengi devrim!" diye haykırıyordu. Sizce Bush mu kazanacak iddiayı, yoksa Lukaşenko mu?
Devrimler ve renkleri Moskova basını ise konuya "Rus ruleti" mantığıyla bakıyor. Ve "sıra kimde" diye sorarak, "Özgürlük tohumları"nın hangi ülkede hangi çiçeğe dönüşeceğini ya da devrimin hangi renkte geleceğini merak ediyor. Bazı tahminler de sıralıyor: Moldovya'da "bordo", Ermenistan'da "kayısı", Azerbaycan'da "patlıcan moru", Kaliningrad'da "amber!" Dün genel seçimlerin yapıldığı ve Ekim'deki başkanlık seçimlerine kadar epey "demokratik olay"a gebe Kırgızistan'ın sivil direnişçileri ise renklerini ve meyvelerini çoktan seçtiler: "Limon sarısı!" Bush'un Bratislava'dan verdiği mesajlar, ABD'nin iki pencereli demokrasi vizyonu geliştirdiğini gösteriyor. İlk pencere, eski Sovyetler Birliği'nin cumhuriyetlerine açıldı. 1987 haziranında Başkan Reagan'ın Berlin'de Sovyet lideri Gorbaçov'a "Yıkın şu duvarı" çağrısıyla başlayan süreç, Doğu Avrupa, Kafkaslar ve Orta Asya'daki cumhuriyetlerin bağımsızlığını getirmişti. Bush'un düğmesine bastığı süreçte de, bu ülkelerin demokratikleşmesi amaçlanıyor. Vizyonun ikinci penceresinde ise Ortadoğu manzarası var. Kimileri için umut, kimileri için de korku kaynağı olan Genişletilmiş Ortadoğu Projesi'nin etki gücünü anlamak için Mısır'a bakmak yeterli: Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in açıkladığı "Demokratik reform paketi" tüm Ortadoğu'da depreme yol açtı. Mübarek'i bu reforma zorlamak için bir hafta önce bir grup aydının Kahire Üniversitesi önünde toplanıp değişim istemeleri yetti. İşareti aldı Mübarek. Çünkü göstericiler "Kefaye" diye bağırıyorlardı. Yani, "Yeter!" Belgrad'daki, Tiflis'teki, Kiev'deki slogan. Bu sloganın sonrasını çok iyi biliyordu. Böylece "Yeter"in Sırpça, Gürcüce, Ukraynaca'dan sonra Arapçası'nı da öğrenmiş olduk. Farsçası'nı ne zaman duyacağız dersiniz?
|