|
|
Üretmek mi kârlı, markayı yönetmek mi?
Alman meslektaşım ve dostum iletişim danışmanlığı zinciri Pleon'un yöneticisi Christian Langer İstanbul'a her gelişinde iletişimle ilgili ilginç şeyler getirir. Bu bazen Goethe'nin "Der Östliche Diwan"ı (Şark Divanı), bazen Ingeborg Bachman'ın bir eseridir. Bu kez de bir paket elma kurusu halkaları ile çıka geldi. Almanya'nın en saygın ve yaygın biyolojik ürünler mağaza zinciri Bioladen tarafından satılan bir üründü bu. "Ne alaka" gibilerden bir ifade ile yüzüne baktığımı görünce, kapaktaki etiketi göstererek "Etiketteki web sitesine gir ve paket üstündeki numarayı yazarak, bu ürünün kökeni hakkında bilgi al. Gördüklerine inanamayacaksın!" dedi. Dediklerini yaptım. 1,5 sayfalık, fotoğraflarla bezenmiş açıklamada, Eğridir Gölü kenarında Isparta Gıda adlı şirketin de katılımıyla 1000 üreticinin nasıl biyolojik ziraata geçtikleri, bir bir anlatılmıştı. Bioladen, elma kurusu halkaları konusunda 1.6 hektarlık elma bahçesine sahip Mehmet Apaydın ile anlaşmıştı. Bu paketteki elmalar Eylül-Ekim 2004'te ağaçlardan elle toplanmış, Yalvaç'ta Isparta Gıda'ya teslim edilmişti. Orada Fabrika Müdürü Bahattin Çolak nezaretinde işlenen elmalar, kamyonlarla Torbalı'ya getiriliyor. Mavideniz adlı firmada bir kez daha kalite kontrolünden geçirilip satışa sunulacak halde paketlendikten sonra, nakliye firması EgeSun tarafından konteynerlere yükleniyor ve gemiyle Hamburg'a gönderiliyormuş. Tüm aşamalarda en başta verilen bir referans numarası ile bir hata olursa sorunun neredeyse hangi ağaçtan kaynaklandığına kadar izleyebiliyorlarmış. Web sitesinin adresi şu: www.bioladen.de/garantie. Poşetteki numara şöyle: 670028100. Girin bakın. Marka nasıl yönetilir? Müşteri hizmeti neymiş görün. Ülkemdeki insanların başarılarını bir Alman markasının web sitesinden okuyunca hem gururlandım, hem de hüzünlendim. Keşke hikayelerini başkalarından değil, kendi markalı ürünleri üzerinden okuyabilseydim. Sizce esas parayı üreten mi kazanıyor, yoksa markayı yöneten mi?
|