|
|
|
|
|
'Kim Cahil' Polemiği
|
|
'Pazartesi Sohbeti'nin bu haftaki konuğu Yalçın Küçük: Eskiden cahile cahil derdik, şimdi uluslararası ilişkiler profesörü diyoruz.
Latife Hanım'ın mektupları önemli değildir
Araştırmalarıyla gündemde sık sık tartışmalar yaratan Prof. Dr. Yalçın Küçük, 'Bir araştırmacı olarak Latife Hanım'ın mektuplarını önemsemiyorum' diyor "Yakın tarihimizi kesinlikle bilmiyoruz. Zübeyde Ana, Enver ve İsmet Paşa'ya büyük haksızlıklar yapılıyor ben bunları yazıyorum".
Prof. Dr. Yalçın Küçük'ün son kitabı "İsyan" ı, Latife Hanım'ın mektupları açıklansın açıklanmasın tartışmaları sürerken okudum. Henüz basılmamıştı. Küçük, "Tarihimizi bilmiyoruz" iddiasını yineliyor İsyan'da. Doğru bildiklerimizin yanlış olduğunu anlatıyor, belgeleriyle, delilleriyle. Aslında kitapta açıklanan o kadar çok konu var ki hangi birisini yazacağımı gerçekten de bilmiyorum. Osmanlı Türk müdür değil midir? Türk tarih yazımı toptan reddedilmeli midir? İbni Haldun gereksiz abartılmış mıdır? Soruları çoğaltmak mümkün. Üç saat kaldım Yalçın Küçük'ün evinde. İnanın üç dakika gibi geçti, ne olduğunu anlayamadan kendimi İstanbul'a giden uçakta buldum. Bugün Yalçın Küçük'ün Kemal Paşa tarihi ile ilgili yazdıklarını ve düşüncelerini okuyacaksınız. Sohbetin diğer bölümleri, ayrıntılar ve Yalçın Küçük izlenimleri cumartesi gününe saklı.
Siz her fırsatta tarihimiz bize yanlış anlatılıyor, doğrusunu bilmek gerekir diyorsunuz. Latife Hanım'ın mektupları açıklansın açıklanmasın tartışması için ne düşünüyorsunuz? O tartışmayı çok önemsemiyorum. Aslında tartışılması gereken daha önemli konular var. Büyük kurtarıcıyla ilgili bilgilerin üstünün örtülmesi çok kötüdür.
ZÜBEYDE ANA'YI TANIMIYORUZ Atatürk'e niye büyük kurtarıcı diyorsunuz? Öncelikle kurtarıcılar çok. Dilimde bir adalet duygusu var. Paşa lafını çok sevmiyorum. Atatürk demediğim için çok eleştirildim, ama sevmiyorum öyle isimleri ben. Şimdi Ata ismi üzerinde çalışıyorum. Aslında en çok sevdiğim isim Mustafa Kemal. Onu da başka bir şekilde anlıyorlar. Ben de büyük kurtarıcı diyorum.
Bazı bilgilerin üstü örtülü dediniz. Örneğin? Örneğin Zübeyde Ana konusunda büyük haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Onun hakkında hiçbir kayıt yok. Ayrıca Büyük Kurtarıcı 19 Mayıs 1919'dan önceki yaşamında pek de parlak biri değildir. Zübeyde Ana'nın cenazesine bile gitmemiştir Büyük Kurtarıcı. Sizin gazete yazdı. Selanik Gümrükler Başmüdürü'yle evlenmiş. O her zaman gördüğümüz ev aslında ikinci evlilikten sonra geçilen evmiş. Eğer Zübeyde Ana, söylendiği kadar gerici ve moderniteye karşı bir kadın olsa o devirde o konumdaki bir adamla evlenebilir miydi? Eskiden ben büyük kurtarıcının yoksul bir aileden geldiğini yazdığımda ortalık ayağa kalktı. Hep o evi örnek gösterdiler. Şimdi belli oldu ama.
LATİFE HANIM'I ÖNEMSEMEM Peki madem en küçük detay bile önemli,niye Latife Hanım'ın mektuplarını önemsemiyorsunuz? Onun mektuplarının Kemal Paşa'nın imajında büyük değişiklikler yapacağını zannetmiyorum. Biz bu ülkede, düşünmeye bile korkuyoruz. Hiçbir şeyin açıklanmasını istemiyoruz. Bütün arşivler kapalı. Emin'in (Çölaşan) orada tepki göstermesinin sebebi birdenbire bu olayla, İslamcı denen basın çok ilgilendi de ondandır. Ben şahsen Latife Hanım'dan çok özel bilgiler çıkabileceğini zannetmiyorum.
Atatürk'ün çapkınlıklarının ortaya çıkmasıyla ilgili bir korku var mı peki? Bunlardan endişe olamaz çünkü bilinen birçok şey var. İkinci kitapta bunlarla ilgili çok önemli bilgileri yazacağım. Zsa Zsa Gabor'un anılarını. Geçenlerde Doğan Uluç da yazdı. Ben Paris'teyken bir kütüphanede buldum söz konusu anılarını. Diyor ki "Ben, Burhan Belge ile evliyken" biliyorsunuz Murat Belge'nin babasıdır. "Ben bakireydim ve Kemal Paşa'ya verdim bekaretimi" diyor. O zaman 15 ya da 16 yaşında. Paşa zaten müthiş istihbaratçı. Salı günleri Burhan'ın evinde Ankara'nın genç ve güçlü politikacıları buluşurmuş. Bir gün sonra Paşa hazretleri Zsa Zsa Gabor'u çağırır dinlermiş ne olup bitti diye.
BAŞKA KAHRAMANLAR DA VAR Diyelim bütün gerçekler ortaya çıktı. Ne değişecek? Yani Atatürk'ün annesi hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak bize ne kazandıracak? Böyle görüşler de var, biliyorsunuz. Olur mu efendim, tarih Darwinisttir. Nasıl yaşadılar, nasıl ayakta kaldılar, burayı nasıl yönettiler anlamında önemlidir. Onun ötesinde bilginin kendisi özeldir. Biz hâlâ Mustafa Kemal'in hangi gündü yılda doğduğunu kesin olarak bilmiyoruz. Bütün bu gerçekler bulunduğunda Kemal Paşa'nın imajı değişmeyecek. Ayrıca ben başka kahramanlarımız olduğunu da düşünüyorum. Onların da tanınması gerekiyor. Biz o kadar yoksul bir millet miyiz tek bir kahramanımız olsun? Örneğin Kemal Paşa modernistti, Kazım Karabekir muhafazakardı. Ama bana göre kurtuluş mücadelesinde çok önemli bir rol oynadı, örgütçülüğüyle.
Bir araştırmacı olarak mektupların açıklanacağını duyduğunuzda heyecanlanmadınız mı? Hayır, dediğim gibi hiç önemsemedim. Ben Latife Hanım'ı hoş karşılıyorum, severim öyle kadınları. Hırslı, iyi yetişmiş. Örneğin Kemal Paşa her ne kadar modern güzükse de kadın-erkek ilişkilerinde son derece Osmanlı'dır. Ben nasıl Zübeyde Ana'ya yapılan haksızlığa karşı çıkıyorsam İnönü'ye de aynı haksızlığın yapıldığınıdüşünüyorum.
İSMET PAŞA'YA HAKSIZLIK VAR Kitabınızda "Musul alınabilirdi ama alınmadı dedim haklı çıktığım anlaşıldı" diyorsunuz. Zaten işte o noktada kızıyorum. Genelkurmay Tarihi'nde aynısını okuyabilirsiniz zaten artık. Demirel Musul vasiyeti ortaya çıkınca dedi ki "Musul ve Kerkük'ü İsmet Paşa verdi. Yani olabilir mi böyle bir şey. Biraz tarihe baksınlar. Tarihin iyi yönleri Kemal Paşa'ya kötü yönleri İsmet Paşa'ya. Ben buna karşı çıkıyorum. Enver Paşa da öyle. Bize sunulan tarihte Zübeyde Ana ve Enver Paşa engelledi Mustafa Kemal'in ilerlemesini diyorlar. Ben bunun doğru olmadığını yazıyorum. "İlk kurşun İzmir'de atılmadı" dedim. Karşı çıkıldı şimdi benim dediğim yerde, Dörtyol'da kutlamalar yapılıyor.
Sizden başka bunları araştıran yok mu? Yani tarihçiler, uluslararası ilişkiler profesörleri. Çünkü aslında bütün herkesi yakından ilgilendiren gerçekler bunlar. En iyi tarih Genelkurmay'dadır aslında. Ama çok açık söylüyorum artık uluslar arası ilişkiler profesörlerini harp akademilerine ve Genelkurmay'a sokmamak lazım. Eskiden cahile cahil derdik şimdi uluslararası ilişkiler profesörü diyoruz.
EMİN ACIMASIZ BİR YAZI YAZDI Niye böyle diyorsunuz? Onlar hiçbir şey bilmezler, dinleyin bakın söyledikleri hep aynı laftır. Uluslararası ilişkiler dediğimiz zaman siyasi tarih, anayasal hukuk, iktisat bilmek gerekir. Hiçbirini bilmezler. Benim duyduğuma göre çok şükür, yüksek komutanlarımız bu uyarılar iyi karşılamışlar da artık kapıdan içire sokmuyorlarmış uluslar arası ilişkiler profesörlerini. Amerika burada bir kürt devleti kuracak diyorum 30 yıldır. Şimdi bakıyorum herkes aynısını söylüyor.
Birçok komplo teorisine imza attınız. Hatta sizin için "Deli mi dahi mi?" sorusu bile soruldu. Hiç yanıldığınız olmadı mı? Yanılmak çok güzel bir şey aslında ama hiç haksız çıkmadım.
Hakkınızda çok yazıldı çizildi, sizi en fazla yaralayan hangi eleştiri oldu? Galiba Emin'in (Çölaşan) yazdığı oldu. Apo'dan para aldığımı iddia etmişti. Herkes bilir bunun olamayacağını, Yalçın almaz, Yalçın almaz. Emin benim arkadaşım. Ona da kızmıyorum aslında. Yazması gerekmiştir. Emin gazeteciliğe çok geç başladı, çok istiyordu iyi bir gazeteci olmak. Birçokları yanlış anlıyor Çiçek Hanım, ben babamın ailesinin işbirlikçi olduğunu ortaya çıkarttım. Ben olaya bilimsel bakıyorum.
|
|
|
|
|
|
|
|
|