Bu nasıl tekzip kararı!

Böyle bir kararı laik Türkiye Cumhuriyeti'nin bir yargıcı nasıl verebilir inanamadım..

SABAH cevap ve düzeltme hakkına saygılıdır. Çoğu zaman yasal yollara gerek duymadan, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia eden herkese sayfalarını açar.
Ama bugün SABAH'ın devam sayfalarında bir cevap-düzeltme kararı okuyacaksınız. Tekzip kararı elime geldiğinde böyle bir kararı laik Türkiye Cumhuriyeti'nin bir yargıcı nasıl verebilir inanamadım.
Ancak Adapazarı 2'nci Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Abdülkadir Arasan ile tekzibe itirazımızı yerinde görmeyen Sakarya 2'nci Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Bekir Nabi Çelen, bizimle aynı fikirde değil.
Bu iki hakim, organ naklini hadislere ve ayetlere dayanarak cinayet olarak niteleyen bir açıklamanın gazetemizde yayınlanmasını yerinde gördüler çünkü.
Önce olayı hatırlayalım.
SABAH muhabiri Ercan Sarıkaya, bir tarikat şeyhi olan Ömer Öngüt'ün yazdığı bir kitaptan yola çıkarak sözde şeyhle bir röportaj yaptı. Şeyh, kitabındaki sözlerini arkadaşımıza aynen tekrarladı. Bu da yetmiyormuş gibi Ercan'la yan yana fotoğraf çektirdi.
Ercan, arkasından bu sözleri önde gelen ilahiyatçılar ve eski Diyanet İşleri başkanlarına yorumlattı.
Türkiye'nin en önemli sorunlarından birine parmak basan bu haberin amacı organ nakline karşı çıkmanın yanlışlığına işaret etmekti. Çünkü bu sözde şeyh, organ nakline şiddetle karşı çıkıyor, organ bağışlayanların cehennemde yanacağını ileri sürüyordu.
Kaldı ki, görüşüne başvurduğumuz ilahiyatçılar sözde şeyhin dayandığı hadislerin sahte olduğunu belirtmişti.
Tamamen Ömer Öngüt'ün sözlerine dayanan bu manşet üzerine sözde şeyh, Sakarya Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvurmuş. Mahkeme hakimi Abdülkadir Arasan da, bu talebi yerinde görmüş.
Tekzip kararı elimize geçince bir üst mahkemeye itiraz ettik.
Ancak yine Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Bekir Nabi Çelen bu talebimizi yerinde görmedi.
Bu nedenle, bugün gazetemizde laik Türk Adaleti'nin verdiği ve tamamı hadis ve ayetlere dayanan bir tekzip metni okuyorsunuz.
Bu durumda, organ nakline ilişkin tıbbi uygulamanın cinayet ve günah olduğu, bunun dayanağının da tartışmalı hadisler olduğu görüşü, saygın yargıçların kararı sonucunda SABAH aracılığıyla kamuoyuna duyurulmaktadır.
Laiklik, özü itibariyle hukukun kaynağının insan aklı ve toplum ihtiyaçları olduğu görüşüdür. Hukukun kaynağını din kurallarında bulan görüş, Cumhuriyet'in laiklik ilkesi ile bağdaşmaz.
Gene, devlet uygulamaları insan aklı ve toplum ihtiyaçları temelinde değil de din kuralları ve yorumları referans alınarak düzenlenmeye başlanırsa bunun sonu Cumhuriyet karşıtı, şeriatçı bir düzen beklentisine kadar gider.
Mustafa Kemal'in hukuk devrimleri tam da bu anlayışa karşı olarak Türkiye'yi çağdaş laik bir hukuk düzenine sahip kılma hedefiyle gerçekleştirilmişti.
80 yıl sonra tekrar bu konuları tartışmak hüzün verici.
SABAH olarak düşünce ve ifade özgürlüğüne, cevap ve düzeltme hakkına sonuna kadar saygılıyız. Ancak bu kılıf altında basın özgürlüğünü ortadan kaldırıcı, laik hukuku tehlikeye sokan, mahkeme kararlarının hadislere dayandırıldığı bir alışkanlık oluşmaya başlarsa, bunun şiddetle karşısında oluruz.
Türkiye'nin geleceği açısından büyük tehlike taşıdığına yürekten inandığımız bu kararı Adalet Bakanı Cemil Çiçek ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun dikkatine sunuyoruz.