|
Ankara'da zikzak dönemi
|
|
IMF'nin mali gevşeme uyarısı, Enerji Bakanlığı'ndaki yolsuzluk operasyonu, Erkan Mumcu'nun istifası, TÜSİAD'ın AB yolundaki çıkışı gündemi alt üst etti. Ekonomi kulislerinde, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın bilinçli biçimde Ankara'dan uzak tutulduğu konuşuluyor. Çünkü hükümetin icraat hızını, başbakanın liderlik gücü ve yakın markajı belirliyor. Ancak AB ve IMF ajandasından söz açıldı mı "hazır yanıtlar" birbirini izliyor. Örneğin, "17 Aralık-21 Şubat. İki ay geçti. AB müzakere heyeti kurulmadı" diyecek oluyorsunuz. Daha sözünüz bitmeden, "Bakanlar Kurulu iki kez konuyu ele aldı. Bu, uzun soluklu bir iş. Niye aceleediliyor ki" açıklaması geliyor. "IMF'ye verilen sözler aksıyor. Kaynağı olmayan harcamalar risk yaratıyor" diye dostça uyarıda bulunacak olsanız, "Ne yapalım yani. Araya bayram tatili, CHP kurultayı girdi. Meclis, gündemine hakimdir" deniliyor. Oysa vergi idaresi, bankacılık ve sosyal güvenlik yasaları daha Meclis'e bile gönderilmiyor. "Meclis mazereti prim yapmıyor" diye düşünseniz, "Yasa tasarıları, trenin istasyondan geçtiği gibi geçmiyor. Başbakanlıkta ince elenip sık dokunuyor" açıklaması ile geçiştiriliyorsunuz. Halbuki tasarıların, kabine içindeki örtülü güç dengesine göre şekillenmesi aylar alıyor, aslında içerik ikinci planda kalıyor.
|