Bush'un dünyası ve WSJ
Türkiye kendi sorunlarının yanısıra komşularının ve ABD'nin yarattığı sorunların da yükünü taşıyan bir ülke. Türkiye'yi yönetenler ve kamuoyunu etkileyenler her meseleyi çok boyutlu düşünmek zorunda. Bu ülkenin konumu saplantılarla stratejik düşünceyi birbiriyle karıştırmaya pek elverişli değil. 11 Eylül'ün ardından Bush yönetimi içindeki hazırlıklı ve etkili bir grup saldırgan bir emperyal projeyi uygulamaya koydu. Bu projenin mimarisi, mimarları ve projenin Amerikan demokrasisine neye mal olduğu ortada. İstanbul'daki İF film festivalinde gösterilen Bush'a Göre Dünya adlı film ağırbaşlı ve o ölçüde etkileyici bir dille Bush yönetiminin sicilini sergiliyordu. Türkiye açısından Irak'ın işgalini geriye çevirmek mümkün değil. Dolayısıyla da siyaset üretirken, yapılanların hesabının görülmesini ileriye bırakarak bugünün şartları için hedef ve bu hedeflere uygun siyaset belirlemek gündemde. Irak'taki uluslararası hukuka aykırı uygulamaların, işkence ve diğer ihlallerin hesabı ileride çeşitli zeminlerde sorulacaktır. Bugünün işi, işgalin bitmesi ve bölgede düzenin sağlanmasıdır. Bu amaç Türkiye'nin ABD ile ilişkilerinin açık bir diyaloğa ve ortak çıkarların yeniden tanımlanmasına dayalı olarak sürmesini gerektiriyor. 1 Mart tezkeresinde ABD kendi açısından, bir müttefiki tarafından suya getirilip susuz gönderildi. Yönetim düzeyinde bu, Türk-Amerikan ilişkilerinde bir kopmaya yol açmadı. ABD düşmanlığı artıyor Gene de 1 Mart ertesinde yaşanan hayal kırıklığı ve öfkenin, Amerikan siyasetine ve davranışlarına yansıdığına kuşku yok. Irak'ta Türkiye açısından çok önemsenen bazı adımları ABD yönetimi atmadı. Bu da aradaki güven krizini derinleştirdi. Benzer şekilde AKP hükümetinin çeşitli olaylar karşısında kendi ideolojik veya duygusal tepkilerine teslim olması Washington'dan Türkiye'ye bakışı olumsuz etkiledi. İlişkilerin yeniden tanımlanması gündemdeyken ABD kamuoyunda yaygın bir Türk düşmanlığı olduğunu söylemek mümkün değil. Türk kamuoyunda ise ABD politikalarına yönelik sert bir tepki mevcut. Üstelik Irak işgaline ve bugünkü yönetime duyulan tepkinin ötesine giden, arada cinnet sınırlarını zorlayan bir Amerikan düşmanlığının giderek güçlendiği de sır değil. İşgal senaryoları Türkiye kamuoyu kendisini yönlendiren kaynakların da etkisiyle ABD'nin Türkiye'yi bölmek istediğine, bağımsız Kürt devleti kurduracağına, hatta Türkiye'yi işgal etmeye çalışacağına yürekten inanıyor. Kamuoyuna bu mesajı veren bir kitabın yazarlarından birisi, yazdıklarının hayal ürünü değil felsefi bir eser olduğunu iddia edebiliyor. Bu tatsız genel ortamın Amerikan yönetimini ve büyükelçiliğini rahatsız ettiği aşikar. Nitekim Wall Street Journal gazetesinde Joshua Pollock tarafından yazılan tacizkar yazının ilham kaynağının ABD büyükelçiliği olduğu anlaşılıyor. Bir ülkenin büyükelçiliği görev yaptığı ülkenin kamuoyunu, o kamuoyuna savaş açarak kendi doğruları yönünde ikna edemez. Böyle bir çaba ikili ilişkiler açısından kaldırılamayacak bir tavırdır. Amerikan dışişleri bakanının ziyareti üzerine yeni diyalog zeminleri kurulur, ABD yönetimi Kıbrıs'ta ufak da olsa bazı adımlar atmaya başlamışken bu ayrıca bir siyasi hatadır. Konumunun getirdiği güçle efsunlandığı anlaşılan bay Pollock içinse söylenebilecek bir şey yok. Fikirleri kendisini bağlar, Goebells'e yönelik muhabbeti ve küstahlığı şahsi meselesidir. Ancak bu yazılanlar Amerikan yönetiminin görüşlerini ve mesajlarını yansıtıyorsa Türk-Amerikan ilişkilerini önümüzdeki dönemde derinleşecek bir kriz bekliyor demektir.
|