|
|
Katharine Blum'ün Çiğnenen Onuru...
Aslında gazetecilik dışında hiçbir şeyle uğraşmadığım 24 yılda tam fark etmemiştim... İnsanların medyaya duyduğu tepkinin büyüklüğünü... Beşiktaş'ın yönetimine girdiğimde, medyanın cephesinden değil, sıradan insanların veya yöneticilerin cephesinden medyaya bakmak durumunda kaldım... Ve inanın hiçbir gazeteci arkadaşımın anlayamayacağı, bilemeyeceği, bir korku, içten içe bir öfke, içten içe bir hesaplaşma duygusu vardı, Medya'ya karşı herkeste... Çünkü o insanların hepsi, zırhlara bürünmüş, elinde kalem gücü olan ve her kaleminden çıkan satırı yüz binlere milyonlara ulaşan, medyanın "ne zaman gelip de bize bulaşacak onurunuz ne zaman çiğnenecek", korkusunu her saniye içlerinde yaşıyorlardı...
KORKULAN MEDYA Ben gazetecilere saygı duyulduğunu zannederdim... Oysa eski çamlar bardak olmuştu... Gazeteciye, her ortamda gösterilen ilgi ve alaka, aslında "içten içe duyulan bir korku"nun, saygı haline dönüşmüş sanal bir yüzüydü... Henrich Böll'ün, bir kadının hayatını basının nasıl mahvettiğini anlatan müthiş bir öyküsü vardır... Katharine Blum'un Çiğnenen Onuru... İtiraf edeyim... Bu öykü ortaya çıktığında, gazeteciliğin ilk heyecanlı yıllarının etkisiyle, Katharine Blum'ün çiğnenen onuru yerine, gazetecilik mesleğinin kutsallığını önemsemiştim... Oysa bir kez çiğnenmeye başlayan onur'lar, sonraki yıllarda, herkesi hedef alarak büyüyecek kartopu, bir çığ haline gelip bütün toplumun üstünden geçecekti... Dün bir meslektaşımın, SABAH gazetesini suçlamak için yazdığı yazıyı okurken bunlar geçti aklımdan... Yazı bir tartışmanın boyutlarını kelime oyunlarıyla çoktan aşmış, suçsuz insanlara belki de onurlarını zedeleyecek biçimde suçlu damgaları vurmaya kalkmıştı... HERKESİN ONURU O meslektaşım, kendi hayatını birileri böylesine belden aşağı kurcalasa acaba ne yapar ne hissederdi?.. Hayatında hiç, kalemlerin haksız yere mağduru olmuş muydu?.. Katharine Blum'ün Çiğnenen Onuru'nun kitabını sayfalarında değil, kendi hayatında yaşamış mıydı?.. Yaşasa, ya da yaşayacağını düşünse, bu kadar acımasız olabilir miydi?.. Ben, sadece gazetecilik değil, televizyonculuk da yaptığım için çok yaşadım, Çiğnenmeye Çalışılan Onur'u ... Ve çiğnenmeye çalışılan onurumla dimdik ayakta kalmayı başardım... Eminim ki, onurları çiğnenmeye çalışılmış ve çalışılan yüz binlerce insan da, bir gün "yeter artık" diyeceklerdir...
NURNBERG MAHKEMESİ Nürnberg, Hitler'in kurmaylarının savaş suçlusu olarak yargılandıkları ve bugünlerde Digiturk'te yayınlanan bir filme konu olan yerin adıdır... O, "milyonlarca insanın öldüğü toplama kamplarının" kararlarını veren savaş suçlularının, sıradan insanlardan çok da farkları olmadığını gördüm filmi izlerken ben... Sadece, aldıkları kararların, yaptıkları vahşetin gerçek anlamda farkında değillerdi... Çoğu mahkeme salonunda kemiklerden ibaret Musevi cesetlerinin yüzlercesini istif edilmiş halde gördüklerinde, verdikleri kararın sonucunu bir nebze fark edebildiler... Herkes bilmelidir ki Çiğnenen Onurlar'ın görüntüsü yoktur... Ama hayatın içinde Çiğnenen Onur'un rövanşı mutlaka vardır...
|