|
|
Ev sahibim niye delirdi anlayamadım
Yeni oyunumuz "Sağlık Olsun" başlayacak diye haftayı evde çalışarak geçirdim... Ya tiyatrodaydım bütün hafta ya evde... Bir yandan ezber yapıyorum bir yandan da karakteri nasıl daha iyi yorumlarım diye düşünüyorum... Işık tasarımcısı geliyor, gidiyor, dekor tasarımcısı geliyor... Tiyatrocular evde de çalışmaya devam eder yeni oyun hazırlarken... Bunalınca camdan dışarıyı seyredip kafayı yeniliyorum. Baktım bizim apartmanın kapıcısıyla, karşıdaki apartmanın kapıcısı yarenlik ediyorlar. Açtım camı kulak verdim... "Lan Recep, iki tane araban olsa birini bana verir miydin?" "Veririm tabii lan, hemşerimsin..." "Peki iki tane apartmanın olsa birini bana verir miydin?" "Tabii lan.. Bir apartmandan ne olacak ki... Hemşeriyiz... Verirdim..." "Peki iki tane gömleğin olsa birini bana verir miydin?" "Yok vermem..." "Neden ki lan?" "Zaten iki tane gömleğim var..."
*** Benim oğlan elinde karne, surat iki karış, düştü eve... "Nasıl karnen? Son sınavın nasıl geçti?" dedim. "Benimle gurur duyabilirsin..." "Ne oldu?" "Sosyalci sözlü yaptı. İki saat uğraştı. Ağzımdan tek sözcük alamadı. Bende sorguda çözülecek göz var mı?" demez mi. Bağırdım, çağırdım. Anasıyla ayrıyız. İki ay oldu boşanalı... Çocuğa kolay olsun diye ona da aynı sokakta ev tuttum. Gönderdim anasına. Anası, "Ne bu karnenin hali?" demiş. Oğlan da "Babamdan dolayı kalıtımsal olabilir. Belki de parçalanmış aile çocuğu olmaktan..." buyurmuş... Konuşmuşlar anasıyla. Benden dolayı kalıtımsal olduğuna karar vermişler salaklığının... Mutluyum. Ailem beni seviyor.
*** Mahallede facialar bitmiyor. Benim eski bir motosiklet vardı. Çalmışlar... Lan ne zaman, nasıl götürdüler... Ben boşanalı aylar oldu... Ev sahibine karısı hatırlatmış... "Gidip teselli edeyim. Ali Bey, hayat arkadaşını kaybetti... Üzülmüştür..." bahanesiyle sökün etti... Benim aklım motosiklette... Buyur ettim. Kahve yaptım... "Ali Bey sizi biz severiz aslında... Sanatçısınız ama kötü adam değilsiniz..." Ev sahiplerine göre sanatçılardan iyi adam olmuyor ya... "Geleniniz gideniniz de artist martist, hoş ama... Yine de üzüldük tabii... Bu kadar yıldır birlikteydiniz. Olur böyle şeyler hayatta. Sabırlı olun... Metin olun... Her işte bir hayır vardır..." "Yahu teşekkür ederim ama... Fazla abartmayın. Eskimişti zaten atıp yenisini alacaktım." Suratı morardı biraz... "Canım zaten posası çıkmıştı. Nesine dayanacağım... Yolda giderken habire kıç atıyordu" dedim... Bağırmaya başladı. "Ayıp be adam... Ne biçim konuşuyorsun sen?" "Vallahi öyle... Her yeri ezik içindeydi... Gelen elledi, giden elledi..." dedim, iyice dellendi... "Kardeşim sen deli misin, divane misin?" "Çamurluğu bir fırçalasam, belki biraz düzelirdi..." Adam morardı kalp krizi geçiriyor sandım... Niye üzülüyor ki benim motosikletin çalınışına bu kadar anlayamadım. "Yahu zaten önden hava basıyordum, arkadan kaçırıyordu... Arkadan basıyorum, önden kaçırıyordu..." "Kabahat bende... Her isteyene ödünç verdim. Mahallenin bütün delikanlıları bindi" dedim. "Çıııık apartmanımdan" diyor başka şey demiyor... "İyi bir tamirciye versem... Orasını burasını sıkıştırır kendine getirirdi..." dedim. "Yarından tezi yok taşınacaksın" diyor. "Yahu üzülme, yenisini alacağım. İstediğin zaman veririm, sen de binersin" dedim. Düştü bayıldı... Levent'teki İş-Sanat'da yeni oyunumuz "Sağlık Olsun"a başladık. Muhteşem bir güldürü... Yıllar sonra Bülent Kayabaş'la karşılıklı oynuyoruz. Oyundaki arkadaşlara sorayım, bakalım bildikleri boş ev var mı? Siz de gelirseniz kulise uğrayın. Bildiğiniz kiralık evlerin adresini verin bana. Motor bulunursa bana ev bulana veririm o da biner... Sevaptır, kış günü ortalarda kalmayayım. Aman ha, sizlere güveniyorum...
|