|
|
|
|
|
|
Gizli tehdit
Çocukluk çağı şişmanlığı; vücutta aşırı yağ depolanması ile ortaya çıkan, fiziksel ve ruhsal sorunlara neden olan enerji metabolizması bozukluğudur. William H. Dietz ve arkadaşlarının 2004 yılında yaptığı çok kapsamlı bir çalışmada 10 yaşında kız ve erkek çocukların şişmanlık sıklıkları değerlendirildiğinde şu oranlar ortaya çıkmıştır: İtalya'da yüzde 29, Japonya'da yüzde 28, Almanya'da yüzde 23, İngiltere'de yüzde 10. ABD'de 1963 yılında 6-17 yaş arası çocuklarda şişmanlığın görülme sıklığı yüzde 4'ken, 1994'te yüzde 10 olmuş, 2002 yılı verilerinde her 5 çocuktan en az ikisi şişman olarak kayıtlara geçmiştir. Ülkemizde şişman çocuk sıklığı da hayli artmıştır. Çocuklarda şişmanlık, nadiren bir hastalığa bağlı olarak gelişmektedir. Şişman çocuk vakaları değerlendirildiğinde belirlenmiş bir hastalık nedeni çoğunlukla bulunmamıştır. Bilinen en önemli gerçek, bu çağdaki şişmanlığın endokrin (hormonal) ya da genetik sendromlara bağlı olmasının en önemli nedenler oluşu (yüzde 10). Aşırı yemek yeme, sebze tüketmeme, fiziksel aktivite yapmama ve fast food beslenmeyi bir alışkanlık haline getirme ile ortaya çıkmaktadır. Okul öncesi dönemde çocukların beslenmelerinde başkasına bağımlı olması, şişmanlığın sorumlusunun anne, baba, aile yakınları özellikle anneanne- babaanneler ya da bakıcılarıdır. Şişman çocukların şekerleme, çikolata, cips, hazır meyve suları gibi besleyici değeri düşük enerji değeri yüksek besinleri sık tükettiği saptanmıştır. Çocuk doğduktan sonraki ilk yıl içerisinde yağ hücrelerinin büyüklüğü yaklaşık iki kat artmaktadır. Ancak bu dönemdeki yağlanmada artış ileriki dönemde oluşabilecek şişmanlık için iyi bir gösterge değildir. Çocukluk yaş grubunun şişmanlığın ileriki yıllarda görülmesi açısından en önemli dönemi ise 4-11 yaşlarıdır. Bir çocuğun şişman olup olmadığı ise yaşa göre ağırlık ve boy standartlarından veya büyüme eğrileri kullanılarak belirlenebilir. Dünyada 2 yaşın üzerindeki çocuklar Beden Kitle İndeksi eğrileri ile izlenmekte, kilo fazlalıkları indekse göre belirlenmektedir. Eğer çocuğun şişman olduğu kanıtlanırsa şu yolları sırasıyla takip etmekte fayda var: İlk önce ailede şişmanlığın var olup olmadığı belirlenmeli. İkinci olarak şişman çocuğun ve ailenin beslenme uzmanı tarafından ayrıntılı beslenme öyküsü değerlendirilmeli. Çocuğun endokrinoloğu tarafından kemik yaşı, fizik muayene, kan tahlili, tiroid ve büyüme hormonları da saptanmalı. Halen günümüzde sıkı diyetler uygulamaya maruz kalan çocuklarda aslında sağlıklı beslenme ilkelerini uygulatarak sonuca varılmalı. Bu nedenle tedavi kilo fazlalığını değerlendirme, kan tahlilleri ve beslenme konsültasyonu sonucuna göre ikiye ayrılır. Eğer çocukta hormon sistemi veya genetik sendromlara bağlı nadir görülen şişmanlık saptanmış ise tıbbi tedavisi ile beraber beslenme uzmanı ile birlikte sağlıklı beslenme tedavisi yapılmalı. Eğer çevresel, yemek yeme davranışındaki dengesizliğe bağlı şişmanlık saptanmış ise sağlıklı beslenme eğitimi, uygun fiziksel aktivite ve davranış modifikasyonu ile kolaylıkla tedavi edilebilmektedir. Tedaviye başlarken yapılan en büyük hata, çocuğun o anki kilosunu belirleyip yaşına uygun standarttan ne kadar fazla olduğu göz önünde bulundurularak hemen kilo verdirmeye başlanması. Çocuk yaşıtlarına göre uzun veya kısa ise aslında tedavide kilo mu verdirilecek yoksa boy uzaması sağlanarak aynı kiloda kalması mı sağlanacak? Bu kriterin öncelikle belirlenmesi şart. Böylelikle kilo verdirme diyeti çocuğun gelişimini olumsuz yönde etkilemez. Hızlı kilo kaybı ve çok düşük kalorili diyetler, özellikle light ürünlerle dolu bir beslenme kesinlikle uygulanmamalı.
Selahattin Dönmez
|
|
|
|
|
|
|
|
|