|
|
|
|
|
Avrupalı kadın sade Ortadoğulu çok süslü
|
|
Çiğdem Hanım, siz tasarım ekibinin başındasınız. Tasarımlar ülkeye göre değişiyor mu? -Kesinlikle. Çok net çizgiler yok ama bir ürünü gördüğümüz zaman nerede satacağını çok iyi biliyoruz artık. Örneğin Avrupalı kadınlar daha sade daha modern çizgideki takıları seviyorlar. Yeşili daha az beyazı daha fazla. Amerikalı kadınlar takıyı tamamen aksesuar olarak görüyor altını altından çıkarmışlar yani. Ortadoğulu kadın çok şatafatlı modelleri beğeniyor. Daha gösterişli daha göz doyurucu, 22 ayar rengi parlak.
Peki Türk kadınları? -Türklerin bir kısma altını hala bir yatırım amacı olarak görüyor. Her türlü zevk var. Sade seven de var, süslüyü tercih eden de.
Sizin favori tasarımınız nedir? -Öylesine zor ki bunu söylemek. Anadolu Takıları projemiz için tasarım ekibini bütün Türkiye'deki bayilerimize yolladık. Bayiler önceden hazırlandılar en güzel ürünlerini sergilediler. Kuşaktan kuşağa aktarılan bütün teknikleri aldık. Sonra o teknikleri burada hayata geçirdik, biraz modernize ettik. Tabii esas dokuyu asla bozmadık. Kibele isimli tasarım benim ilk göz ağırım. Kendime de broşunu yaptırdım. Sonra bir baktık ki dünyada en çok tutulan model haline gelmiş. Demek dünyanın bütün kadınlarının zevki aslında ortak, sadece küçük değişiklikler var. (Cihan Kamer söze karışıyor. "Çiğdem'in hakkını ödeyemem. Bizim işte iyi algılama iyi koklama diye bir şey vardır, o bunu başarıyor. Kadın beğenisi gerçekten de farklı bir şey. Eşim bütün yükü üzerimden aldı, inanılmaz rahat ettim.")
Eşiniz size mücevher satın alır mı? Yani Atasay'dan başka takmak yasak gibi bir kural var mı? -Hayır kesinlikle yok. Kocam bana başka yabancı markaların takılarını da alır. Zaten beraberce yurtdışındaki belli başlı furlara gideriz. Orada görüp beğenip buralara uyarladığımız çok ürün vardır. Birileri iyi bir şey yapıyorsa hakkını vermek gerekir diye düşünüyorum. Biz iyi yaparsak biz iyiyiz.
|
|
|
|
|
|
|
|
|