|
|
|
|
|
|
Kıbrıs düğümü
Çetin pazarlıklarnı sürdüğü Brüksel'de Türkiye'nin Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanıması isteniyor. Türkiye'den Kıbrıs parafının imzalanması şartı görüşmeleri gerdi. Başbakan Erdoğan'ın görüşmeleri kesip dönme ihtimali zirveyi hareketlendirdi. Gözler Erdoğan'ın 15'te yapacağı basın toplantısında..
Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye müzakere tarihi vermesi kararını Kıbrıs Rum Kesimi'nin tanınmasına bağlaması karşısında Brüksel'de çetin pazarlıklar yürütülüyor. Başbakan Tayyip Erdoğan ile AB dönem başkanı Hollanda'nın Başbakanı Jan Peter Balkenende'nin görüşmesinde sonra ortaya çıkan zirve karar metninde ve başkanlık bildirisinde Kıbrıs konusundaki ifadeler dikkat çekiyor. Türkiye'den Kıbrıs parafının imzalanması veya Ankara anlaşmasının Kıbrıs Rum Kesimi'ni de kapsayacak şekilde imzalamasının istendiği belirtiliyor. İmzalamaması halinde de imzalayacağına dair bir beyanda bulunması talep edildiği dile getiriliyor.
AB Konseyi tarafından hazırlanan ve üzerinde anlaşma sağlandığı takdirde 3 Ekim 2005 tarihinde Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin başlamasını öngören taslak üzerinde görüşmeler devam ediyor.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile AB dönem başkanı Hollanda'nın Başbakanı Jan Peter Balkenende arasında yapılan görüşmenin de konusu olan taslak, henüz Ankara tarafından kabul edilebilir görülmüyor.
İKİ SENARYO
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile AB dönem başkanı Hollanda'nın Başbakanı Jan Peter Balkenende arasındaki görüşmeler devam ederken, Konsey kulislerinde alternatif çıkış yollarına dair senaryolar dolaşmaya başladı.
KIBRIS ŞARTI İÇİN ANKARA ANLAŞMASI FORMULÜ
Bunlardan ilki ve güçlü ihtimal olarak görünene göre, ''Türkiye, Ankara Anlaşması'nı bazı koşullar koyarak Kıbrıs Rum yönetimi dahil tüm AB ülkelerini kapsayacak şekilde genişletmeyi kabul edecek.''
Diplomatik kaynaklar, bu durumda AB başkanlığının Kıbrıs Rum yönetimini zorlamasına olanak doğacağına dikkat çektiler.
ERDOĞAN DEKLARASYONU İMZALAMADAN DÖNEBİLİR
İkinci senaryoda ise ''Türkiye, nihai bildiriye eklenen başkanlık deklarasyonunu imzalamadan Brüksel'den ayrılacak.''
Diplomatik kaynaklar, bu durumda da ''iplerin kopmayacağını'' ve 3 Ekim 2005 tarihine kadar devam edecek bir müzakere sürecinin başlayabileceğini söylediler.
TASLAK'TA BAŞKA HUSUSLAR
Taslağa eklenen başkanlık deklarasyonunda, Türkiye'nin Ankara anlaşmasını 25 AB üyesini kapsayacak şekilde imzalamasının memnuniyetle karşılandığı vurgulanıyor ve bu hususun Türkiye ile müzakereler başlamadan tamamlanması öngörülüyor.
Konsey, böyle bir gelişmenin Türkiye ile tüm AB ülkeleri arasındaki ilişkilerin gelişme kaydedeceği umudunda olduğunu da vurguluyor.
Hazırlanan taslakta, Türkiye'nin gerçekleştirdiği reformlardan ve bunların sürdürülecek olmasından duyulan memnuniyet dile getiriliyor ve AB Komisyonu tarafından yürürlüğe konması talep edilen hukuksal konulara yer veriliyor.
Bunlar arasında siyasi reform sürecinin geri dönülmez olması, temel özgürlük, insan haklarına saygı ve işkence konusunda sıfır tolerans gibi hususlar da yer alıyor.
Taslakta ayrıca, Türkiye'nin komşu ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye hazır olmasına ve var olan sınır anlaşmazlıklarını BM sözleşmesi çerçevesinde barışçı yoldan çözme ilkesine sadık kalacağına olan inanç da dile getiriliyor.
Türkiye'nin Kopenhag siyasi kriterlerini yeterli derecede yerine getirdiği vurgulanan taslak metninde, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin 3 Ekim 2005 tarihinde başlatılması önerisi yer alıyor.
Bu müzakerelerle ilgili olarak taslakta bulunan hususlar arasında şunlar var:
* Müzakereler sonu açık bir süreçtir ve neticesi önceden garanti edilemez. * Aday ülkenin özgürlük demokrasi, insan hakları temel özgürlükler ve hukuka bağlılık ilkelerinden sapması durumunda AB Komisyonu kendi inisiyatifiyle ya da üye ülkelerinin üçte birinin talebiyle müzakereleri askıya alabilir. Ancak müzakerelerin askıya alınması için AB Konseyi'nin bu kararı nitelikli çoğunlukla onaylaması şartı bulunuyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|