Bugün 17 Aralık, neşe doluyor ortalık
Avrupa Parlamentosu (AP) dün, Ankara'nın kırmızı çizgilerini silen 'Türkiye Raporu'nu 407-262 gibi büyük farkla kabul edince batı'k akıllılarımız bayram ettiler. Bugün 23 Nisan Neşe doluyor insan.. Çocuksu bir coşku ile 16 Aralık'ı tebcil ve takdis eden 'beyaz' medya; dünden bugünkü bayramın hazırlıklarına başladı. Gerçekte dün AP'de onaylanan raporla zirvenin kararı birbirinden farklı olmayacak. İlan ettiğimiz kırmızı çizgilerin üstüne soğuk su içmemizi öneren bu onaylamaya bayram edebilenler, zirveden ne çıkarsa çıksın zaten hazmedebilecek durumda. AP dün neyi reddetti, neyi oyladı? Doğrudan 'Ermeni soykırımını tanıma talebi'ni kabul etmedi. Ama daha 6 Ekim raporundan beri masada duran Ermenistan'ı tanıma, sınır kapılarını açma ve ilişkileri geliştirme gibi istekleri onayladı. Sadece bu bile bundan sonra Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde Erivan'ı diplomatik kapris makamı haline getirmeye yeter. (Tıpkı daha önce AB'nin Rumlar'a yaptığı gibi..) Zaten AB de, Ermeni faslı için bu aşamada daha fazlasını beklememektedir. AP başka neyi reddetti? İmtiyazlı ortaklık önerisine kapıyı kapattı. Acaba gerçekten öyle mi? Öyle ise müzakerelerin ucunun açık olma ibaresi niye duruyor? Canım efendim tüm müzakerelerin ucu açıktır. Bu mavalname vecizesinden gına geldi! Elbette tüm müzakerelerin ucu açıktır ama hiçbir üye adayına bu kayıt niye konmamıştır?! Bunun diplomatik dildeki anlamı şudur: İmtiyazlı ortaklığı kabul etmiyorsunuz ama onu benimseyene kadar AB'ye giremeyeceksiniz ve müzakerelerin ucu açık olarak kalacak. Halep orda ise arşın burada. Yaşayanlar bunun böyle olacağını görecekler! AP'nin 407-262'lik onayında başka neler kabul ediliyor? Kıbrıs ön koşul değil. Ancak müzakerelerin başlayacağı zaman Rum tarafını Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanıyacaksınız! (Yani bugün müzakerelere başlama tarihi verilse bile, o güne kadar Rum tarafını Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanıyacaksınız!) Başka? Ruhban okulunu açacaksınız! Alevileri dini azınlık haline getireceksiniz! İşte medyanın halkı bayram ettirmek istediği AP onayının özü.. Bu raporu içimize sindirmemiz, kırmızı çizgilerimizi kendi tükürüğümüzle yalayıp silmekten başka ne anlama gelir? Buradaki dayatmalardan sadece birinin doğurabileceği sonuçlar hakkında biraz zihnimizi yorarsak; 'bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete' diyenlerin haklı olup olmadıklarını kestirebiliriz. Heybeliada Ruhban Okulu açıldığı zaman, eğer Türkiye bir hukuk devleti olmaya devam edecekse ve AB gerçekten hukukun üstünlüğünü esas alan bir yapı ise her İslami hizip veya cemaat kendi ilahiyat fakültesini kurabilecektir. Çok geniş araştırma yapmaya gerek yok; muhtemel sonuçlardan sadece bir örnekle yetinelim: O takdirde Türkiye Vahabilik patlamasına gebe hale gelir. Misyonerlerin para ile Hıristiyan devşirebildikleri bir toplumda, İslami kimlikle Müslüman ailelerin çocuklarına yapışacak sözgelimi cepleri dolu Ladin'ci veya Vahabi unsurların neler yapabileceğini tahayyül edebiliyor muyuz? Avrupa için bunda büyütülecek bir sorun olmayabilir. Batılı nasıl olsa, sıkıştığında her Müslüman'a terörist muamelesi yapabilir, nitekim yer yer yapmaktadır. Ama yüzde doksanından fazlası en azından zahirde Müslüman olan bir toplumda samanlıkta iğne arar gibi, sözgelimi şiddet yanlısı dinci ile fikren köktendinciyi nasıl ayıklayacaksınız? Tahminlere göre sadece İstanbul'da 3 bin şeyh ve her birinin de şu yahut bu ölçekte bir cemaati var. İçinde, tasavvuf yolunun güncel takipçileri olan saygın insanların da bulunduğu bu alemde şeyh sanılan pek çok kişi birer şarlatandan ibarettir. Heybeliada Ruhban Okulu açıldığı zaman bu soytarılardan herhangi birinin ilahiyat fakültesi açmasına hiçbir hukuki engel kalmayacaktır. Burada ' dini özgürlüklere karşı çıkma' suçlamasına sadece gülerim. Yunanistan fiili bir istisna uyguluyor ve Türklerin kendi müftülerini tayin hakkını tanımıyor.. Oradaki dini özgürlük kısıtlaması için tek kelime etmeyenlerin Heybeliada uğruna kılıç kuşanmasını tabii ki yadırgamıyorum. Zihinsel vaftizden geçen arkadaşlarımıza saygım sonsuz. Ancak bu 'evet efendimci' yaklaşımın bizi her geçen gün, zaten düşük olan tam üyelik ihtimalinden daha uzaklaştırdığını vurgulamak da boynumun borcudur.
|