Avrupa Parlamentosu'nda farklı dillerde 'evet' yazılı pankartlar Kızıl Danny ve Yeşiller Grubu'nun danışmanı Ali Yurttagül'ün çalışmasıyla hafızalara kazındı.
Bir halkla ilişkiler başarısının öyküsü
Avrupa Parlamentosu'nda farklı dillerde 'evet' yazılı pankartlar Kızıl Danny ve Yeşiller Grubu'nun danışmanı Ali Yurttagül'ün çalışmasıyla hafızalara kazındı.
Neresinden bakarsanız bakın, tarihi günlerden geçiyoruz. Nasıl bir sonuçla uyanırsak uyanalım, bu günler unutulmayacak. Türkiye 40 yıldır bir hayalin peşinde. Bazen yakaladığını, bazen kaçırdığını sandığı, gerilim ve umut dolu bir süreç. Bu sürecin Türkiye adına bilançosu, elbette bugünün konusu değil. Ancak dün geldiğimiz Brüksel Conrad Oteli'ni dolduran Türk kafilesi ve gazeteciler, AB'li olmak için ne denli istekli olduğumuzu ortaya koyuyordu. Yüzlerce Türk gazeteci, neredeyse her dakika başı değişen haberleri ve bu akşam (dün) liderler zirvesinden nasıl bir karar çıkacağını yorumlamaya çalışıyor. Bilgiler an be an Türkiye'ye aktarılıyordu.
Artık farklı bir boyuttayız Ne düşünürsünüz bilemem. Kendimi şanslı hissediyorum. Yarın çocuklarıma anlatabileceğim ve o gün oradaydım diyeceğim bir hikâyem var. Her gazeteci gibi ben de burada aslında edilgen bir pozisyondayım. Devletler arasında sürdürülen ve müthiş blöflerle süslenen diplomasiyi sadece seyrediyor ve yorumlamaya çalışıyoruz. Sonuçları açısından kritik bir eşik geçilecek. Türkiye-AB ilişkileri artık sonuç ne olursa olsun farklı bir boyuta taşınacak. O kadar çok siyasi yorumcu var ki, sizlere en azından bugün izlenim aktarmak en ideali diye düşünüyorum. Öncelikle TABA ve Philips Morris Sabancı bir teşekkürü hak etti. Başbakan Erdoğan'ın da kaldığı otelin büyük bir salonuna basın merkezi kurmuşlar. Onlarca internet bağlantılı bilgisayarla donatılan merkezde çay, kahve ve açlık gideren ikramlar vardı. Pek çok ülkeden gazetecilerin kıskançlıkla bizi izlediğini söyleyebilirim. Zirveden nasıl bir karar çıkar? Şu an itibarıyla bilmiyorum. Ancak bugün Avrupa'da yayınlanan irili ufaklı ciddi ve çok satan gazetelere bakıldığında, yıllardır beceremediğimiz Türkiye lehine müthiş bir halkla ilişkiler faaliyetinin gerçekleştiği anlaşılıyor. Avrupalı, ciddiye aldığı gazetelerinde, kendi milletvekillerinin Türkiye'ye nasıl evet dediğinin, zihinlerinden silemeyecekleri görüntülerine tanık oldu. Dün SABAH'ın birinci sayfasını kapsayan ve belki de SABAH kurulduğundan bu yana başlığı, spotu olmayan tek sayfasındaki o resim aslında çok şey anlatıyordu. Ve o resim belki de ilk kez Türk'ün Türk'e propagandası olmaktan çıkmış, hiçbir Avrupalı'nın unutamayacağı görsel hafıza deposuna kazınmıştı.
Kızıl Danny başlattı Bunu kime borçluyuz? Bu işin arkasında elbette Türk dostu olduğunu hiç saklamayan, 'Türkler AB'nin saygın bir parçası olmalı' diyen Yeşiller'in liderlerinden Kızıl Danny (Daniel Cohn Bendit) var. Bu biliniyor. Çünkü başta Yeşiller olmak üzere Türk yanlısı parlamenterler, Türkiye raporunun gizli oyla oylanmasına çok kızıyor. Danny ve arkadaşları bunun hukuka uygun ancak siyaseten kabul edilemez olduğunu belirterek, oylarının ne olduğunu açık açık göstermeyi kararlaştırıyorlar. Çıkış noktaları aslında çok basit, (Türkiye'de parti liderinin sözünden çıkamayan parlamenterlerin kulakları çınlasın). Diyorlar ki, bizi buraya yollayanlar böylesine önemli bir kararda aldığımız siyasi tavrı görmelidir. Danny bir kağıda 'Evet' yazarak arkadaşlarına dağıtmayı planlıyor.
İki bayrak bir arada Devreye Yeşiller'in siyasi danışmanı Ali Yurttagül giriyor. Türk gazeteci Zeynel Lüle'nin de fikrini alarak, 'Evet' yazan kartonlarda Türk ve AB'nin bayrağının kullanılmasının daha etkileyici olacağını düşünüyor. Kartonlara her dilde evet yazılması kararlaştırılıyor ve pankartlar Türkiye yanlılarına dağıtılıyor. Ardından da sizin de dün gördüğünüz manzara çıkıyor. Burada yaşayan Türkler'in ortak görüşü bu fotoğrafın, Türkiye yanlısı insanların sayısını artırdığı yönünde. Ayrıca bir anda ortaya çıkan bu fikir belki de yıllarca hafızalara kazınacak bir halkla ilişkiler başarısı olarak tarihe geçiyor. Onlarca söz bu denli etkili olamazdı kuşkusuz.