Balayı dönemi bitti, hayatın gerçekleriyle tanışma zamanı
17 Aralık, Türkiye-AB ilişkilerinde bir dönüm noktası. Bir dönemin bitiş, yeni bir dönemin de başlangıç tarihi. Biten dönem aslında en kolay dönemdi. Bir anlamda flört dönemiydi. AB üyeliğinin Türkiye'ye getireceklerinin sadece bir yüzünü, pasaport ve paraiş boyutunu gördük. Toplumun büyük bölümü de AB'yi böyle algıladı. Bunun için ev ödevlerimizi süratle hazırladık. Bu konuda AB'yi bile şaşırttık. 6 Ekim tarihli İlerleme Raporu bu ödevlerimizi yaptığımızı tescil etti. Müzakere tarihi almayı hak ettik. AB'nin bugün açıklayacağı karar çok tartışmalı bir sürecin sonunda alındığından aslında pek bilinmedik, yepyeni şeyler söylemeyecek. Karar beklediğimiz gibi gri renkli çıkacak. Açık gri olursa sevineceğiz, koyu gri olursa üzüleceğiz.
Sorunlarla tanışma Ancak ne olursa olsun 17 Aralık kararı bir dönemin sonunu getirecek ve yeni bir dönemi başlatacak. Bu yeni dönem de balayı döneminin bittiği, hayatın gerçekleriyle yüzleşeceğimiz, müzakere sürecinin zor, yıpratıcı taraflarıyla tanışacağımız bir dönem olacak. Türkiye Kıbrıs, Ermeni, azınlıklar, insan hakları, demokratikleşme, eğitim, sağlık, adalet, tarım gibi bütün sorunlarıyla yüzleşecek. Müzakereler ilerledikçe siyesetten ekonomiye, dış politikadan çevreye hayatımıza yeni kurallar, yeni disiplinler, yeni yapılar gelecektir. Yaşayacağımız büyük değişimin elbette maliyeti olacak. Çok sancılı bir süreç geçireceğiz. Canımız çok yanacak. Uzun ince bir yol, zaman zaman sırat köprüsüne bile dönüşebilecek. AB'nin birçok gerçeğiyle karşılaşacağız.
17 Aralık'ın anlamı Bu süreçte AB normlarıyla bir arada olmanın tavrını geliştireceğiz. Bu süreçten, karşı tarafın da kazançlı çıkmasını hazmedeceğiz. Sadece biz kazanmayacağız, uzlaşmacı olacağız. Yapı olarak, mentalite olarak çok büyük bir değişime uğrayacağız. İşte bunlara yapmaya hazırsak, bunları yapmayı kabul edebilirsek, müzakere sürecinde ilerleyeceğiz. Bugün başlanmasına karar verilecek müzakerelerin bir anlamı, önemi ve geleceği olacak. İçine girilen yeni dönemde ilerleme sağlanabilecek. Türkiye o zaman müzakere sürecinden beklediği yararları sağlamaya başlayacak. Asıl istediği yatırım patlamasına o zaman kavuşabilecek. Yoksa şu anda 17 Aralık'ı beklemekte olan bazı girişimcilerin varlığı böyle bir patlamayı sağlamaya yetmeyebilir. Bu durumda 17 Aralık'ın çok fazla bir anlamı olmayabilir. Nasıl 41 yıl bekleyerek müzakere sürecine gelmişsek, bundan sonra tam üyelik süreci de benzer bir zamanı pekala alabilir.
Engel çıkarma kolay Bu açıdan 17 Aralık uzun ince bir yolun önemli kilometre taşlarından biri ve yeni bir dönemin başlangıcı. Bu yeni dönemde Türkiye'nin önüne engel çıkarmanın sayısız yolu var. En azından müzakerelerin yapılacağı 31 ana başlığın görüşmelere açılması ve kapatılması için 25 üye devletten oluşturulacak Hükümetlerarası Kurul'un kararı gerekiyor. Yani 25 ülkenin hepsinin de tam 62 kez mutabakatının alınması gerekecek. Sürecin bizzat kendisi çok yıpratıcı ve zahmetli. Zaten AB içindeki bazı ülkeler tekere çomak sokmak için fırsat kolluyor. Yeni dönem, büyük fırsatları ve büyük zorluklarıyla başlıyor.
Sonuç "Zaferler ucuz fiyatlara alınamaz" Dwight Eisenhower
|