Temizlik zamanı
Başlığım 'Kryon' ciltlerinden birinin başlığı havasında farkındayım. Konu bu değil gelgör ki. Konu: Arkadaşlık, dostluk ve benzeri hareketler. Makalemiz budur bu Cumartesi itibariyla. İtibar edersiniz etmezsiniz artık o sizin bileceğiniz iş. Bu arada ben Anadolu'nun bağrından şehre kesin dönüş yaptım. Bu vesileyle dost ve müşterilere duyururum. Elinizin altında, emirlere amade, çantada kekliğinizim yani. Düz ovada avlayabilirsiniz. Kanadım kanadım bana kalsın!.. Di mi...? Yok ööle yağma! Şeerden uzak kalmanın kendini dinlemek, onca patırtı gürültü arasında her şeye rağmen sükunetle ('u'yu şapkalı hayal ediyoruz!) dolaşmak gibi bir faidesi olmuyor değil. Oluyor. Hayatınızdaki yerli ve yersiz insan şürekası ('a'nın üzerinde de şapkamızı hayal edelim) gözünüzün önünden bir bir geçiyor. Vaktiyle pişmiş olan dostluk, arkadaşlık pilavında pirincin taşlarını ayıklayamayacağınızı size düşündürüyor. Pirinç artık pişmiştir zira... Yok aslında, uzaktan bi bakmayı deneyin de görün. Hiyyyç öyle değil. "Bi tane adam gibi dostum olsun dişimi kırıcam" düzlemine ağzınızdaki "Bursa'nın ufak tefek taşları"yla üstelik dişinizi kırmadan pekala geçebilirsiniz. Üstelik bunu yaparken kendinizi yoklayın bi bakın ağzınızın tadında, ciğerinizin köşesinde en ufak bi eksiklik hissetmeyeceksiniz. Oradan anlayacaksınız zaten niye yüklenmişsiniz ki siz bunu? Neyi idare ediyormuşsunuz bunca zaman? Ve niye?... Şu anda kaç yaşındasınız bilmem ama aklın yaşta değil başta oluşu itibarıyle artık "AĞIRLANMA ZAMANI" dır. Silkinin taşlar düşsün. Eteğinizde mi biriktirdiniz? Kızınca hasmınızın kafasına ekleştirmek üzere avucunuzda mı tuttunuz? N'aaptıysanız yaptınız; atın gitsin. Tükürün, hayatına yerde devam etsin. Ben gurbette düşündüm düşündüm. Gelir gelmez telefon defterimi temizlemeye karar verdim. Nekkadaar doluu. Lüzumsuz bissürü bağlantı. Kopar gitsin. İçi temizlensin, içerin temizlensin. Size de olur mu? Bazı insanların ismini görmek bile içinizi kaldırır. Niye ve nasıl girmiştir onlar o deftere belli değil. At gitsin! (Yüce imparatorumuz İbr Tatlıses'in bi şarkısı.) Artık ufak çapta insan sarrafı olmuşluğumuz vardır (Ermeden önceki mertebe!). Gözünden gözünden anlayayazıyoruz ademi. Bi de kendi kendiyle kalmak ne menem bi erdem bileniniz var mı? Bi deneyin de görün. İki insan görmek isterseniz bütün sokaklar sizin. Hoş oralarda da gördüklerinize bayılmayacaksınız ama olsun. Aynı gittiğiniz bar ve kafelerdeki güruhun değişmesi ve bu durumun sizin hoşunuza gitmemesi gibi bişey. Oralara da az gider olursunuz zira. Ben artık gerçek dost ve akraba takımına ağırlık verme çalışmalarını başlatıyorum mesela... (Yani aniden ararsam hazırlıklı olun diye söylüyorum!) Geçende Yosun'umla bu ve benzeri konuları konuşuyorduk; korunma güdüsü insanları ne hale getirmiş? Nasıl da ürkek, gölgesinden korkar, güvensiz ve güdük bırakmış. Nasıl da ilişkiler layıkıyla yaşanamıyor. Ölmemek için öldüriyim gitsin boyutu... Oo my gat! Yani aman Allahım! (Geri dön Banu... Seni seviyoruz...) Yosun bi süredir Marmarislere attı kendini. Ben de insanın olanakları çerçevesinde "Bi orda bi burda" durumu yaratması lazımlı bir hareket olacaktır kanaatini taşımaya başladım. Hele bundan sonra... Bu haftaki yazı çok karamsar oldu bunun da farkındayım. Amma velakin inanın çok güzel günler beklemiyor bizi sevgili okur-okumaz. Bunu benden duymuş olmayın. O zaten öyle. İster inanın ister inanmayın. Anı ('A'nın üstü... artık annadınız) yaşayın. BURADA ve ŞİMDİ yapın. Gerisini boşverin. Yok ki zaten. Gurunuz Ayşegül
|