kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Balcicek Pamir @ SABAH
 

"Seri ol" deyip popoma vurulmasın

"Kantinde para üstü sakız verilmesine tamamen karşıyım." Ben söylemiyorum, ilkokul öğrencileri söylüyor, kantincilerin dikkatine!

Küçük bir çocukken en büyük şikayetim büyüklerin beni yeterince dinlememesiydi. Ne zaman lafa başlasam bir şekilde susturulurdum. "Sen küçüksün, büyüklerin lafına karışılmaz" gibi beylik laflarla. Büyüdüm liseye hatta üniversite çağına geldim. Ne zaman bir şey anlatmaya başlasam arkadaşlarım susup dinliyordu. Hiç tanımadığım yaşça benden çok büyük insanlar bile dikkatlerini veriyorlardı bana. Aman ne mutluluk ama. Sadece evdekiler değişmemişti. Hala da aynılar. Asla dinlemiyorlar. Biz de alıştık aslında, kız kardeşimle ben. Öyle detaylı, uzun uzun anlatmıyoruz. Biliyoruz ki o tarz bir anlatım dönüp dolaşıp mutlaka bizim yapmamız gereken bir ödeve dönüşecek. Örneğin ben "Saat 11 civarı uyandım, bir de ne göreyim?" diyeceğim oradan bir ses gelecek "Evladım o saatte güne başlarsan başarılı olmam mümkün değil. Biz size böyle mi öğrettik?" Ya da "Saat dört gibi evde olurum dedi. Sonra bir baktım saat olmuş gece on, nasıl meraklandım anlatamam, meğer başına...." diyeceğim. Bunun cevabı daha da acı olacak; "Evladım dört gibi ne demek? Dört rakamına benzer bir sayı mı düşüneceğiz? Yoksa üç mü acaba beş mi? Hangisi yani? Nereden çıktı bu gibi kelimesini saatin önünde kullanmak?" Diyorum size dinlemiyorlar diye... Din-le-mi-yor-lar.

***

* Annem bana arada sırada kızıyor ama olsun o da bir vatandaşlık görevi.
* Sevgili anne babacığım, sizler beni erken kaldırıyorsunuz ve bana hayvan gibi bağırıyorsunuz. Hayvanlara "yürü" diye bağırılır.

* Babalar niye çocuklarına yemek yedirmek için tencere ve tavaya vururlar?
* Bana "seri ol" diyerek popoma vurmasını istemiyorum.
* Ailemden kum torbası ve 8 kg'lık halter istiyorum.
* Evimize başka bir canlı alalım dedim. Yok kokuyormuş, yok pisletiyormuş. Niye böyle düşünüyorsunuz? Bir hayvanı bir canlıyı beslemek suç mu?
* Babaanne "Bize gel" deme çünkü o benim elimde değil.
* Kantinde para üstü yerine sakız verilmesine tamamen karşıyım.
* Bush neden Saddam'dan daha üstün?
* Tayyip Erdoğan attan düştü ve karizması bozuldu.

Yukarıdaki satırlar Galatasaray İlköğretim Okulu öğrencilerinin duygu ve düşünceleri. Nasıl ama? Şapka çıkarılır. Müdürleri Gülnur Görgün üşenmemiş bu duygu ve düşünceleri bir kitapta toplamış. "Bu sözler size, Çocuk gözüyle"... Daha çocuğum yok bilmiyorum. Ama çocuk oldum, onu çok iyi hissedebiliyorum. Her sayfada gülümsedim, bazılarında kaşlarımı çattım, şaşırarak. Müthiş aydınlatıcı bir kitap. Çocuklar öyle doğal, öyle içlerinden geldiği gibi yazmışlar ki ne düşündüklerini... Dümdüz, dolambaç yok, sahtelik yok. Her ebeveynin durup düşünmesi gerekiyor bence.

***

Odamda birbirinden güzel iki üniversiteli. Selin Chousein ve Sinem Erdoğan. Boğaziçi Üniversitesi'nde biri tarih diğeri ekonomi okuyor. Mühendislik Kulübü'nü anlatmaya gelmişler. Bıcır bıcır konuşuyorlar. 1993 yılından beri Steps diye bir dergi çıkarıyorlarmış. Politika, mizah, müzik spor ne ararsanız var dergide. Uluslararası bir de proje yarışmaları var, TÜBİTAK destekli. Dünyanın her tarafından öğrenciler geliyormuş. Nasıl heyecanlılar anlatırken, gözlerinin içi parıldıyor. "Kariyer günleri düzenliyoruz, başarılı işadamlarını davet edip bulundukları noktalara nasıl geldiklerini anlatmalarını istiyoruz" diyorlar. Ayrıca öğrencilerle ünlü simaları söyleşilerde bir araya getiriyorlar. Kimler konuk olmamış ki bu çay sohbetlerine Orhan Pamuk, Ali Kırca, Bedrettin Dalan, Hıncal Uluç, Okan Bayülgen, Cem Yılmaz... Projeleri çok. Onlar gerçekleştirecek ben yazacağım. Tek bir lafları var duyduğumda irkilmemi sağlayan, "Türkiye'de gençler hiçbir şey yapmıyor diye söyleniyor. Öyle değil işte, biz bir şeyler yapıyoruz. Hem de çok güzel şeyler yapıyoruz ama kimse görmüyor, dinlemiyor." Haklılar galiba!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Çırağan Sarayı'nda bir kedi   / 27-11-2004
 Cezalı öğrenci gibiyim   / 20-11-2004
 Ona kimse çamur atamaz   / 13-11-2004
 Of, of kömür gibi yanıyorum   / 06-11-2004
 Ah şu papatya falları başka bahara kaldı   / 30-10-2004
 Evinizde işler yolunda mı?   / 16-10-2004
 Kötülük genetik mi yoksa sonradan mı?   / 09-10-2004
 "Seri ol" deyip popoma vurulmasın   / 02-10-2004
 Erkekçe kavga etmeyi senden öğrendim   / 25-09-2004
 Dünyada erkek sayısı azalıyor mu?   / 18-09-2004
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
Kadınlar sadece çocukları eğitmek için...
FİLİZ AKIN
Yeşilçam filmleri hiç eskimeyecek
Televizyon yokken en...
KENAN ONUK
Mozart ve Fazıl Say
Mozart 19. yüzyılın, en çok ilgi...
ŞAFAK KARAMAN
Nihayet
Müzik marketlere uğradığımda yeni çıkan albümler...
Her giden mutlaka şarapla dönüyor
Bulgarlar'ın şarapları hem çok ucuz hem de çok kaliteli. Özellikle kırmızı...
128 yıllık tarihi kilise eğlence merkezi oldu
Beyoğlu'ndaki Surp Asdvazazin Kilisesi'nin bir bölümü şimdi eğlence sektörüne...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.