Kötülük genetik mi yoksa sonradan mı?
"Merdivenden düştü" diyor annesi, "Nasıl oldu bilmiyorum ama gözleri şişti." Babası başını kaldırıp bakmıyor. Gözlerini bir türlü göremiyorum
Unutamıyorum. Bütün haftadır bu görüntü aklımdan gitmiyor. Kızıyorum, hırslanıyorum, üzülüyorum, gözlerim doluyor, tekrar kızıyorum. Unutamıyorum bir türlü. Bir insan bir başka insana bunu nasıl yapabilir bilemiyorum. Bir insan bir çocuğa bunu nasıl yapabilir, onu hiç bilmiyorum. Bir insan kendi çocuğunu bu hale nasıl getirir, cevap veremiyorum. Rüyalarıma giriyor; 3,5 yaşındaki o küçüğün amcasına sarılıp "Kurtar beni" deyişini hatırlıyorum. Kimden? Annesinden, babasından. Sonra annesinin konuşmaları geliyor aklıma... Ne diyor biliyor musunuz?
"Merdivenden düştü" diyor. "Nasıl ikna oldu bilmiyorum ama merdivenden düştü sonra da gözleri şişti." Babası arkada bir yerde duruyor, başını hiç kaldırmıyor, bakmıyor, göremiyorum gözlerini. İçimde iyi bir niyet, nedense? "Acaba?" diyorum, acaba merdivenden mi düştü gerçekten? Sonra miniğin yeni konuşmalarını duyuyorum "Annem beni döverken babam bacaklarımı ısırıyordu." İçim üşüyor bir anda. Öylesine üşüyorum ki buz kesiyorum. Gözlerim televizyona kilitlenmiş bir halde kıpırdamadan oturuyorum. Ne mi hissediyordum? Hiç, büyük bir boşluk.
***
Üniversitede psikoloji okudum. Davranışlarımız, onların kökeni, yaşadıklarımız, hissettiklerimiz... Her zaman ilgimi çeken bir konu da yaşanmış örneklerdi. Çok kişilikli insanlar, anne ve babalarının şiddetine maruz kalmış hatta aynısını kendi çocuklarına uygulamış olanlar ve gerçekten de ruhsal olarak çok ama çok hasta olanlar... Sınıf arkadaşlarımla uzun uzun tartışırdık, "Ruhsal bozukluk genetik midir yoksa sonradan mı olur?" diye... Sadece biz değil bütün dünya tartışıyordu. Hala da tartışıyor ya, o başka. Çoğu arkadaşım kişisel problemlerin ailenin genetik yapısından kaynakladığını iddia ederdi. Ben dünyaya saf gelindiğini savunanlardandım. Yani inanmak istemiyordum kötülük geni, suçluluk geni falan olduğuna. O yüzden hem çok etkilendim, hem de nefret ettim "Natural Born Killers (Katil Doğanlar)" isimli filmden. Sonra birkaç staj imkanım oldu çeşitli hastanelerde, özellikle çocuklar üstünde çalışmalar yapan önemli psikiyatristlerin yanında... Öyle örneklerle karşılaştım ki bir ara ikna bile olmuştum kötülük geni olduğuna... Bana göre değildi inanın, insan psikolojisiyle uğraşmak. O kadar zor, o kadar yorucu ki... Korkup uzaklaştım galiba. Bir haftadır 3 yıl 6 aydır dünyada bulunan o küçüğü düşünüyorum. Gözünü açıp dünyaya gülümsediği andan itibaren tanıştığı, kokusunu bile özlediği anne babası var karşısında. Hayatta ne olup bittiğinin daha yeni farkına vardığı anda dayak yiyor, hem de öylesine bir dayak yiyor ki amcasına sarılıyor sımsıkı kurtar beni diye. Bir yabancıya, bir başkasına...
***
Bugün cumartesi biliyorum, keyif duyacak, gülümseyecek yazılar istiyorsunuz onu da biliyorum. Ama unutamıyorum işte. Hem de çocuğum olmamasına rağmen... Normal bir şekilde büyüme hakkının elinden alınmasına isyan ediyorum. Fazlası değil, sadece normal bir şekilde büyüme hakkı diyorum!
|