|
|
|
|
|
|
İlk olmasaydı kolay olurdu
Konuk yazar Marco Ansaldo (La Republica Gazetesi dış politika yazarı ve Türkiye uzmanı).
"Eğer Avrupa'da bunun gibi 50 girişim daha olsaydı, bugün, burada Türkiye'nin AB'ye girişinin güçlüklerini tartışıyor olmazdık. Bilakis Türkiye'nin katılımı otomatik olurdu" Sadece bir Amerikalı'nın yapabileceği bu samimi ve biraz kaba gibi görünebilecek yorum, geçtiğimiz hafta Roma'da, İtalyan Jeopolitik dergisi Limes ve Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi SAM'ın işbirliği ile düzenlenen Türkİtalyan Forumunun belki de en gerçekçi kapanış cümlesi oldu. Avrupa ve Amerika'dan da gelen Türk sorunları ile ilgili yüzlerce uzman, her iki hükümetin bakanları, iki taraftan da muhaliflerin çok sayıdaki temsilcileri, üç gün boyunca yaklaşmakta olan 17 Aralık kararını ve bunun Birliğin geleceği üzerine yaratacağı sonuçları birlikte tartıştılar. Artık her yıl değişimli olarak, iki ülkede, farklı yerlerde yapılacak olan Forum'un ilk randevusu olan bu buluşmanın, diğer Avrupa başkentlerinde düzenlenecek benzeri girişimlerde geçerli bir formül olabileceği de ortaya çıktı. Belki de bu fikrin İtalya'da ortaya çıkması bir rastlantı değil. Yapılan anketlere göre İtalyanlar % 48 oranla Avrupa'da Türkiye'nin AB'ye katılımını en fazla destekleyen ülke pozisyonunda. Bununla beraber İtalya'nın, Türk sorununda siyasi olarak çekici bir güç olmadığı ortada, bu gücün en azından Almanya ve Fransa düzeyinde olmadığı kesin. Türk-İtalyan forumunun katılımcılarını en olumlu biçimde etkileyen olay ise tartışmaların çok geniş bir alana yayılmış olması ve çeşitliliği idi. Bir başka Amerikalı delege de "belki sonuçta en keskin yorumlar onlardan geldi"diyerek, tartışmalar esnasında ifade edilen analizlerin ve fikir sirkülasyonunun düzeyine hayran kaldığını söyledi. Üniversite toplantıları gibi ateşli geçen, iki genel oturum da, "Türkiye-Avrupa", "Türkiye- Ortadoğu" ve "Türkiye-Ekonomi" temalarına ayrılan 3 workshop'da yüksek bir dikkat kalitesi örneği sergilediler. "Türklerin kendileri ile ilgili problemleri, Avrupa ve Türkiye'de gereken samimiyetle tartışmaları çok zor" diyen Amerika'dan gelen temsilcilerden biri, "Washington'a geldiklerinde ancak böyle rahat davranıyorlar." şeklinde sözlerine devam ediyordu. Ankara'nın AB'ye girişi gibi nazik ve güncel bir konu üzerinde hem Türk hem de İtalyan tarafında çoğunluk ve muhalefet arasında yapılan tartışmayı kıyaslamak ilginçti. Aynı masada, dışişleri bakanları Abdullah Gül ve Gianfranco Fini'nin konuştuğunu görmek, ya da Kemal Derviş ve Piero Fassino'yu, daha sonra ekonomi bakanı Ali Babacan ve Enrico Letta'yı ya da Başbakan'ın dış politika danışmanı Egemen Bağış ve Unicredit'in başkanı Alessandro Profumo'yu ve Yaşar Yakış'ı diplomasinin, basının ve İtalyan iş dünyasının en önde gelen isimleri ile görmek, resmi görüşmelerde zor rastlanılacak bir argüman derinliğini sağladı.
|
|
|
|
|
|
|
|
|