Piyasalarda AB büyüsü azalabilir

Kaldığımız yerden devam edelim. Cumartesi günü Türk ekonomisini Romanya ve Bulgaristan gibi iki yıl sonra AB'ye katılacak ekonomilerle karşılaştırmış ve "Türkiye ekonomisi ile AB'nin birkaç yıl içinde bünyesine almayı planladığı ekonomiler arasında öyle büyük farklar yok... Üyelik sürecinde biz onların bugün bulunduğu noktaya geldiğimizde onlardan daha iyi bir durumda bile olabiliriz. Bu nedenle, ekonomik gelişmişlik düzeyi Türkiye'yi AB'den dışlamak isteyenlerin bir gerekçesi olamaz" demiştik.
Son günlerdeki gelişmeler de gösteriyor ki Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkışın gerçek nedeni ekonomi değil. Yabancılara göre sorun Türkiye'nin boyutu ile ilgili . Lehman Brothers'in analisti Tolga Ediz, Paris'e yaptığı geziden dönüşünde kaleme aldığı bir notta, bizim abartmaya bayıldığımız Türkiye'nin jeostratejik konumu gibi şeylerin Fransızların pek umrunda olmadığını anlatıyor. Türkiye 10 yıl sonra 80 milyonluk nüfüsuyla birliğe katılması halinde farklı değerlere sahip Müslüman bir ülke olarak AB politikalarını belirleyen ve kaynaklarını kullanan en büyük birkaç ülkeden biri olacak. İşte Fransızları ve diğer birçok Avrupalıyı ürküten gerçek bu. Buna rağmen Lehman Brothers'cılar 17 Aralık'ta Türkiye'ye yeşil ışık yakılacağı izlenimi ile Paris'ten ayrılmışlar. " Fransızlar şu aşamada Türkiye'ye hayır demenin daha fazla sorun yaratacağını kavramış durumdalar " deniliyor notta.
Türkiye'ye yeşil ışık yakılacağı ancak önceki örneklere göre Ankara'nın farklı bir muameleye tabi tutulacağı ortaya çıkmaya başladı. Brüksel'den gelen haberler de bu görüşü destekliyordu. CNBCe Brüksel temsilcisi
Güldener Sonumut'un anlattığına göre Rumlar, Türkiye'nin müzakerelere başlamadan önce Rum yönetimini tanımasını istiyorlar. Yunanistan ise Ege sorununun çözümünü sonuç bildirgesine dahil etmek istiyor.
Fransa ise Türkiye'nin makul bir sürede, AB müktesebatını üstlenebileceğini göstermediği taktirde, geliştirilmiş işbirliğinin de öngörülebileceğini dile getiriyor. Almanya gibi bazıları da serbest dolaşım konusunda kalıcı koruyucu önlem gerektiğine işaret ediyorlar. Ayrıca üye ülkelerin üçte birinin talebiyle müzakerelerin askıya alınması gibi diğer ülkelere uygulanmayan özel şartların konulması da düşünülüyor.
Bunlar da gösteriyor ki 17 Aralık'ta Türkiye için uzun ve zor bir dönem başlıyor. Türkiye, yıllardır tanımadığı Rum yönetimini tanımak ve kendisine farklı muamele yapılmasını kabul etmek zorunda kalabilir.
Bugüne kadar AB zirvesinden müzakere tarihi çıkmasına odaklanan piyasalar bundan sonra "olumsuzlukları" daha fazla dikkate alabilir. Buna "Bugüne kadar uçmaya hevesli bir görüntü veren piyasaların ayakları bundan sonra daha fazla yere basabilir" de diyebiliriz.