2005'in şeytan üçgeni dolar, ABD faizi, büyüme !
Bu yıl ortasında ABD faizlerinde yaklaşık dört yıllık aradan sonra başlayan yükseliş trendi ile özellikle yılın ikinci yarısında hızlanan petrol fiyatlarının 2005 yılının da zorluklarını oluşturacağı belliydi. Ancak doların değer kaybının hızlanacağı ve yeni bir zorluk yaratacağı pek tahmin edilmiyordu. Tek başına bile dünya ekonomisini etkileyecek hızlı dolar düşüşü veya dolardan kaçış eğilimi, eninde sonunda faizlerin daha hızlı yükseltilmesini beraberinde getirecek.
* Faiz yükselişinin anlamı ABD faizlerinin dünya ve Türkiye için anlamı, faizi düşük parası bol bir ortamdan faizi yüksek parası kıt bir ortama geçmek demek. Üstelik ABD ekonomisi çok borçlu bir ekonomi. Faiz artışının hızlanması tüketicilerin harcama güçlerinin elinden gitmesi demek. Zaten işin püf noktası da burada. Özellikle 11 Eylül sonrası ekonomiyi ayakta tutmak için faiz düşüşleri aşırı biçimde kullanıldı. Aşırı ve ucuz likidite ile ekonomi ayakta tutuldu. Şimdi bu durum normale, hatta tam tersine dönebilecek. Doların hızlı düşüşü ABD'yi hızlı faiz artışına zorluyor. Faiz artışı ile para dünyada pahalı ve kıt olacak. Buna bağlı olarak ABD ekonomisi büyümede hız kesecek. Bu ekonomi aynı zamanda dünya ekonomisinin motoru. Yani 2005 tam olarak doların değeri, ABD'nin faiz artışı ve büyümesi arasında şeytan üçgenine dönüşebilecek. Dünya ekonomisinin yavaşlaması da, Türkiye'nin ihracatını olumsuz etkileyecek.
* Türkiye'ye etkisi Gerçi doların Euro'ya karşı değer kaybı kısa vadeli olarak ihracatımızı artırıcı, ithalat faturasını azaltıcı ve dış borç servisi yükünü hafifletici etki yapacak. Ancak, yurtiçi döviz tevdiat hesaplarının çoğunluğu dolar üzerinden olduğundan tasarruf sahiplerinin kaybını artıracak, dışardan borçlanmanın maliyetini yükseltecek ve asıl önemlisi sermaye girişini azaltıcı etki yapacak. Bu durum yurtiçinde faizlerin düşüşünü zorlaştıracak, eurobond'ların değer kazanmasını engelleyecek. Bir de, doların düşüşü devam ederse, Türkiye'nin ihracat bölgesindeki yaratacağı ekonomik durgunluktan dolayı dış satımımız orta vadede olumsuz etkilenecek.
* Balon patlar mı? Faiz artışıyla ABD'nin bu işin içinden sıyrılması belki de senaryoların en iyisi. İkiz açıkları daha artırıcı veya faiz artışını hızlandırmayan bir tutum karşısında ABD'nin balonunun patlayacağını savunanlar da var. Ünlü spekülatör George Soros 26 Kasım tarihli SABAH'ta Soli Özel'e konuşurken "Tüm balonlarda olduğu gibi bir an gelecek, yanlış anlaşılacak, balon patlayacaktır" dedi. İkiz açıkların ilelebet sürdürülemeyeceğini belirten Soros, "Şu an için hemen bir kriz çıkacağını söylemek doğru değil. Ama sanki önümüzdeki dört yıl içinde bir kriz yaşayacağız" görüşünü savundu.
* İki olumsuz AB haberi Dışarıdaki bu olumsuzluğa karşılık Türkiye ekonomisinin savrulmamasını sağlayacak IMF ile anlaşma ve AB ile müzakerelere başlama gibi çok önemli iki çıpası bulunuyor. Dün AB ile müzakere çıpasında iki olumsuz haber geldi. Biri, AB Komisyonu'nun 17 Aralık rapor taslağı ki, 6 Ekim İlerleme Raporu'ndaki bütün olumsuzlukları koruyor. Koruduğu gibi ilave olarak müzakerelerin durdurulmasını çoğunluk yerine üyelerin üçte birine indiriyor. Rapor taslağı ortaya bir de Kıbrıs Rum Kesimi'nin müzakere süresinde fiili veya resmi tanınmasını koyuyor. İkinci olumsuz haber, Türkiye'nin AB yolculuğunda en belirleyici ülke konumuna gelen Fransa'dan. Başbakan Erdoğan'la kamuoyu önüne dahi çıkmayan ve Türkiye karşıtlığının lideri konumundaki Maliye Bakanı Nicholas Sarkozy, hafta sonunda iktidar partisinin başkanlığına seçildi. Cumhurbaşkanı Chirac'ın yerine 2007'de en güçlü aday. AB'den iki olumsuz haberla piyasalara haftanın ilk günü güçlü sayılabilecek bir satış geldi. 17 Aralık finaline iyice yaklaştığımız bugünlerde bu tür hareketleri daha sık görebiliriz. Haber trafiğine paralel piyasalarda oynaklığın artması işin doğası gereği.
* Sonuç "Zehir kuyruktadır" Latin Atasözü
|