İyi bakın kendinize ve Türkiye'ye..
Sizlere yaklaşık bir yıldır bu köşede çeşitli konulardaki görüşlerimi aktarıyorum. Bu benim için görüşlerimi aktarmaktan çok sizlerle karşılıklı olarak konuşmak bakımından anlamlıydı. Düşünce ve siyasetle uğraşan biri için, Türkiye'nin çeşitli kesimlerinin gündemleriyle doğrudan temas etmek kadar büyük bir imkan, şans ve zevk olamaz diye düşünüyorum. Bu büyük imkanın katkılarından ve zevkinden mahrum olmamak için, benim açımdan aktif siyasetin en yoğun olduğu zaman dilimlerinden birinde bu köşeden sizlere seslenmeyi çok önemsedim. Dünyanın neresinde ve hangi şartlar altında olursa olayım, diyaloğumuzun devam etmesine özen gösterdim. Şimdi ise bu yazıyla bu diyaloğa bu köşede son veriyorum. Yoğunluk, artan sorumluluklar, kişisel tercihler ve benzeri sebepler bu köşede gerçekleştirmeye çalıştığımız konuşma tarzına belli bir zaman için ara vermemizi gerektiriyor.
*** Türkiye'nin, çeşitli zaman dilimlerine bakıldığı zaman, başka siyasi varlıkları derinden yaralayacak çok derin sıkıntıların ve krizlerin içinden geçtiği görülmüştür. Gerçekten başka siyasi varlıkları ve statüleri derin fay kırıkları ile sar(s)acak büyük kriz tünellerinin içinden geçerek "büyüklüğünü" ve "dayanıklılığını" ispat etmiş bir siyasi varlıktır Türkiye. Bunun yanı sıra büyük imkânlara ve potansiyele sahiptir. Bu köşede bunu " Doğu derinliği " ve " Batı perspektifi " olarak tanımladık. Türkiye etrafındaki kriz çemberine rağmen bir " demokratik güvenlik adası " olarak ayaktaysa, bunun en büyük sebebi " kuruluş dinamikleri "nin laik, demokratik cumhuriyet hamuru ile yoğrulmuş olmasıdır. Bu hamur böyle zor bir tarihsel coğrafyada devlet yönetiminin sağlam koordinatlara sahip olmasını sağlamakla beraber, aynı zamanda Türkiye'toplumsal barışını da teminat altına almıştır. Bu "Batı perpspektifi"nin yanında var olan "Doğu derinliği" ise Türkiye'yi medeniyetlerin sinerji alanı haline getirmiş ve bir başka açıdan büyüklüğünü artırmıştır. Öte yandan Batı'nın Doğu'daki ilk noktası ve Doğu'nun Batı'daki ilk temas noktası olması, Türkiye'nin "siyasal genetiği"ni her zaman "evrensellik" ve "yerlilik" diyalektiği içinde oluşturmuştur. O nedenle bugün dünyayı kuşatan "siyasi oryantalizm " ve " siyasi oksidentalizm " çatışmasında Türkiye bu çatışmanın bütün taraflarına bambaşka bir yolun ve barış imkanının olduğunu gösteren en canlı kanıt olarak dimdik ayaktadır. Büyük Ortadoğu Coğrafyası, " kendisi" kalmakla "dünyalı" olmak arasındaki derin gerilimin ortasında çıkış yolu ararken, Türkiye "kendi kurucu dinamiklerini koruyarak dünyalı olmanın" somut örneği ve stratejik odağı olarak tarihin oluşmasına katkıda bulunmaktadır.
*** Hazinemiz Türkiye'dir. Bizim hazinemiz olduğu gibi, "medeniyetlerin eşit diyaloğu"na dayanan ve "değerlerin doğrudan siyasal katılımı"yla şekillenmesi gereken bir dünya düzeni stratejisinin de omurgasıdır.. Sizlerle bu köşede, bu bakış açısını merkez alarak konuştuk. Düşünce ve siyasetin bu bakış açısı üzerinden yürümesinin dünyanın şimdiki zor günlerine katkıda bulunacağını düşündük. Aynı çabayı daha yoğun bir şekilde sürdüreceğiz.. Bu köşedeki yazılarıma artık son veriyorum. Katkılarınız için teşekkürlerimi sunuyorum. Bir başka zamanda ve zeminde görüşmek üzere. İyi bakın kendinize ve Türkiyemize..
|