İş bilmezlik
Türk Telekom'un özelleştirme çalışmaları ve tartışmaları yılan hikayesine dönmüş vaziyette. Artık satıcı ciddi görünmüyor, ciddi alıcılar cesaretle ortaya çıkmıyor. Bu gidiş halka arzı işaret ediyor. Zaten, uzun bir süredir, Türkiye'de önemli kuruluşların özelleştirmesi yapılmıyor. İktidar partileri bir özeleştiri yaparak, özelleştirme kapsamındaki kurumları nasıl kendi tasarrufları altında tutacaklarını iyi hesaplıyorlar. Eurasiasat-1 Türksat 2A uydusu, Kourou Uzay Üssü'nden (Güney Amerika Fransız Guyanası) uzaya fırlatılmaya hazırlandığı dönemde, bu olaya şahitlik yapacak ekip arasında biz de vardık. Ve 2000 yılının son ayında Türk Telekom'un nasıl satılabileceği, değer kaybı o günlerde gündemdeydi. Türk Telekom, Fransız uzay ve havacılık şirketi Aerospatiale ile ortak olarak Eurosiasat firması kurmuş, Türksat 2A uydusundan önce de Türksat 1A'yı fırlatmak istemiş, ancak Ariane füzesindeki teknik problem yüzünden başarılı olamamıştı. Türk Fransız ortaklığını, uyduların yapım şeklini, Kasım 1996'da Monaco Prensliği'nde uydu teknolojileri geliştirilmek üzere kurulan Eurasiasat'ı, başarısız girişim olduğunu Paris'te görüp, 4 yıl önce gündeme getirdik. Amma velakin, uyduların ucunun Türkiye'ye dokunmasına rağmen, kimse bu işe aldırmadı. Türksat 1B ve 1C uyduları, Aerospatiale Satellites (Alcatel Space) tarafından üretilip, işletildi. Eurasiasat 1 ya da Türksat 2A uydusuyla da ortalama 700 milyon kişilik pazara hitap edileceği varsayımıyla, çok para kazanılacağı söylendi. Avrupa'da bu zamana kadar üretilmiş en büyük uydu olan Türksat 2A uydusunda 32 adet transponder bulunması sebebiyle de 'uydudan para akacak' yorumu yapıldı. Sonuç böyle olmadı tabii, bilançonun zarar hanesi çalışmaya başladı. Geçen hafta öğrendik ki, uydular Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı olarak, Uydu Haberleşme ve İşletme A.Ş ismiyle kurulan şirketin çatısı altına sokulmuş. Türk Telekom'un uzantısı olan Monaco'daki merkez de kapatılmış. 1B, 1C ve 2A uydularının işletmesi de Telekom'dan alınıp, bu kuruma verilmiş. Ve net gelir yüzde 401 artmış. Bizim 4 yıl önce yazdığımız hadiselere yıllar sonra müdahale edilmesi hoş. Ama yeterli değil. Zaten bu tarz konularda eskilere hesap sorulmadığını da biliyoruz. 4 yıl önce Türksat 2A uydusunun, 15 ayrı ülkede 20 ayrı şirkette, 2 yılda yapıldığını ve bu 15 ülke arasında neden Türkiye'nin olmadığı sorumuza cevap alamamıştık. Yine geçen hafta, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) kendi uydumuzu yapmak için teşebbüse geçtiğini ve bu konuya maddi destek vereceğini yani doğru yola girdiğimizi öğrendik. Ancak, Fransa'dan kurtulup Türkiye'de devletin paslı çarkları arasına, siyasete, askerin güç gösterisine bu konuların alet edilmemesi gerekir. Milli lafzının ve lafının altı iyi doldurulmalı. Ve kesinlikle ticari ve stratejik kaygılarla yola çıkılmalı. Çünkü, halen daha Savunma Sanayi Müsteşarlığı'ının hinterlandında yer alıp, sadece TSK'ya ürün tedarik ederek ayakta duran kurumlar zaten var. Yenileri ortaya çıkarılmamalı. Zaten TSK yetkilileri de, 'Türkiye'de ilgili kurumlar, milli uydu yapsın, biz destek verelim' düşüncesindeler. Özetle; zararları, bürokrasiyi, siyaseti, militarist yaklaşımı Türk lokumu gibi atmosfere fırlatmanın anlamı yok. Uydu koyulan nazar boncuğunun da nasıl bir etki yaptığı ortada.
|