|
|
Hasta da hekim de perişan
Bir günde bin acil vakanın geldiği hastane...
Devlet hastanesinin kapısında minibüsle çay kahve satışı...
Acil serviste çantası çalınan Düriye Nine...
Can güvenliği olmayan nöbetteyken silah çekilen doktorlar...
Hastalar dertli doktorlar ondan daha çok dertli
İstanbul'da dokuz hastaneyi dolaşıp insan öğüten sağlık sistemine yakından tanık olduk. Doktoru hastayı ve yakınlarını dinledik. Sonuç; herkes dertli.
Gece, farklı bir çehreye bürünen İstanbul'da gündüz olduğundan daha da sevimsizleşen hastanelerin tam da kalbine, acil servislerine ulaştık. Hani her yaralanma, trafik kazası, kalp krizi ya da aniden geliveren her türlü istenmeyen durumun sonlandığı yer. Adı üstünde Acil servis. 24 saat görev yapan bu servisler, İstanbul'un ağırlığı altında ezilirken, bu görüntüsünden çıkıp birer gece hastanesine dönüşüveriyorlardı. 9 hastanelik turumuz, Anadolu yakasındaki Medipol Hastanesi'nde başladı. Haydarpaşa Numune, Vakıf Gureba, Haseki, Çapa, Cerrahpaşa, Taksim İlkyardım, Samatya ile devam etti. Noktayı Şişli Etfal Hastanesi'nde koyduk. Canla başlaçalışan acil servislerde emekçi, idealist doktorlar ve hemşireler, "Bu düzen değişmeli. Kafalar değişmeli. Hasta çok yetişemiyoruz" diye isyan ederken, hastalar zaman zaman çaresizlik, zaman zaman minnet içindeydiler.
ŞAŞKIN VE GÜVENSİZLER Ağır gece nöbetlerinden bize kalanlar ise özetle şöyleydi: Sağlık personeli elinden gelen çabayı göstermesine rağmen umudunu yitirmemekte ısrar ediyor. Acil servislerde yer olmamasını hastaların akın akın gelmesine bağlayan hekimler ve hemşireler, can güvenliklerinin olmadığını söylüyor. Hastalar, şaşkın ve güvensiz. Elde avuçta olmayınca hasta olmak hatta ölmek bile zor bu memlekette dedirtiyorlar. Hastanelerimiz ise, sankibirer hastaya dönüşmüş. Ödeneksizlik, personel sıkıntısı yüzünden, hastaya yetişemeyen, iyi olmaktan giderek uzaklaşan bir manzaraya doğru gidiş var. Uzun soluklu nöbetimizde amacımız, insan vücudunun anatomisini çıkartır gibi gece canhıraş bir şekilde çalışan, çoğunlukla çaresizlik içinde kıvranan hastanelerin anatomisini çıkartmaktı. Çıkarttık da. Yanımızda A Takımı'nın Kaptanı ve MHA Genel Müdürü Savaş Ay olunca işimiz daha da kolaylaştık. Hele bir de fotoğraflarımızı Savaş Ay çekince değmeyin keyfimize. İnsanın muhabirlikten vazgeçmeyen bir genel müdürünün olması böyle bir şeymiş demek!..
Haber: Didem ÜNSAL Fotoğraflar: Savaş AY-MERKEZ
|