Demokrasiye düşmanlık dersleri
Bu yüzyılın fotoğrafına "falçata" ile açılan en derin yaralardan biridir Felluce'de yaşananlar. Felluce sanki insanoğlu hiç ilerlemezmiş, ne kadar değer üretirse üretsin her zaman bu yoldan çıkmanın fırsatını kollarmış ve insanlık açısından ne kadar yol giderse gitsin hep barbarlığa dönermiş gibi bir izlenim bırakıyor insanda. Felluce'de izlediğimiz cinayet sahneleri karşısında, ABD'nin "soruşturma" açmakla yetinmesi, AB'nin olan bitenden sadece derin "kaygı" duyduğunu duyurması ve BM'nin cinayet görüntülerindeki askerlerin yargılanması yönünde "cılız" bir ses çıkarması, tablonun ürkütücülüğünü artırıyor. Her şey bu kadar mı, insanlık vicdanı adına yapılacakların hepsi bu mudur, demekten alamıyor kendini insan.
*** Felluce'de böyle bir operasyon başlatmanın bir yönünde Allavi'ye otorite sağlamak olduğu görülüyor. Zaten ABD askerlerinin enkaza dönüştürerek "insansızlaştırdığı" mevzilere alelacele Allavi'ye bağlı birlikler yerleştiriliyor. Böylece Allavi'nin güçlü bir otoritesi olduğu izlenimi yayılmaya çalışılıyor. Bu yöntemin insani boyutunu bir kenara bırakalım, siyasi açıdan tam bir "akıl tutulması" olduğu açıktır. Teröristlerle savaşmak adına kendi vatanlarını savunan direnişçilerin ve sivil Iraklıların da öldüğü bu operasyonların sağlayacağı otorite, "gücünü kan dökmekten alan bir otorite" olacaktır. Eğer Irak'ta gücünü kan dökmekten alan bir otoriteye ihtiyaç varsa, bunun en iyisi Saddam Hüseyin'di. Kendi halkının kanını dökerek otorite sağlayan o diktatöre karşı Irak'a demokrasi getirmek adına yapılan bir operasyonun hala kan dökerek otorite sağlama yolunu tercih etmesi, Allavi'yi "Saddamlaştırmak"tan başka hiçbir işe yaramaz.
*** Bütün bu olup biten derin bir insanlık trajedisi olduğu kadar, aynı zamanda Aydınlanma'dan bu yana elde edilen tüm değerlere ve kazanımlara dönük bir "suikast"tir. Bir yandan demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti ile kendini tanımlayan bir medeniyetin süpergücü bu operasyonları gerçekleştiriyor ve medeniyetin geri kalan unsurları sadece kınamakla yetiniyor, öte yandan kendilerine bu değerlerin ulaştırılmak istendiği halklar, bu değerler adına kendi benliklerinin ve bedenlerinin hedef alındığını görüyorlar. Düşünsenize, evlatlarını ölüm makinelerine kurban vermiş bir halk, demokrasi ya da insan hakları denince ne düşünür? Diktatörlerin meşrulaşma mekanizması olarak kullandığı Arap milliyetçiliği on yıllar boyunca demokrasi düşmanlığı yapmasına rağmen, bölge halklarının demokrasi talebinin önünü kesemedi. Bölgede her zaman güçlü demokrasi dinamikleri oldu. Şimdiyse diktatörlerin ve Arap milliyetçiliğinin yapamadığını Batılı değerleri temsil eden ülkeler ve kurumlar yapıyor. Demokrasi adına yapılan bir operasyon Irak halkına yepyeni acılar getiriyor ve demokrasinin beşiği olan ülkeler olan biteni "kınamak"la geçiştiriyorlar. Bütün bir Büyük Ortadoğu Coğrafyası'na bundan daha teşekküllü bir "demokrasiye düşmanlık dersi" verilebilir miydi?
*** Felluce kes(k)in bir "düğüm noktası"dır. Eğer uluslararası kurumlar Irak'taki askeri operasyonların bir an evvel durdurulmasını ve acil bir "insani eylem planı"nın yürürlüğe konulmasını sağlamazsa, Irak tüm dünyanın içine çekildiği bir "cephe" haline gelecektir.
|