| |
Bir "dev"in ölümü
Bünyesine partizanlık virüsü giren bir dev, tarifi imkânsız acılarla geçen 30 yılın ardından son nefesini verdi. Son yıllarını derin komada geçirmişti. Bu dev Atatürk'ün sanayileşme hamlesinin en değerli miraslarından, Bursa'daki Merinos Fabrikası'ydı. 28 Kasım 1935'te dönemin Başbakanı İsmet İnönü'nün temelini attığı Merinos... Nuri Demirağ'ın müteahhitliğini üstlendiği Merinos... (Nuri Bey o dönemde ayrıca Türkiye'nin en çok demiryolu döşeyen müteahhitiydi, Atatürk ona "Demirağ" soyadını vermişti. Daha sonra Türkiye'nin ilk ve tek özel uçak fabrikasını kuracaktı.) Ve 2 Şubat 1938'de Atatürk'ün açtığı Merinos... (Bu, Atatürk'ün Bursa'ya 13'üncü ve son gezisiydi. Veda ziyaretiydi. Onu ölüme götürecek hastalığa 22 Ocak'ta Yalova'daki Termal Otel'de teşhis konulmuştu: Siroz başlangıcı.) En az 50 yıl boyunca Türkiye'nin gururu oldu. Kolay mı; Ortadoğu ve Balkanlar'ın en büyük, Avrupa'nın da 5'inci büyük dokuma fabrikasıydı. Kaç kuşak Türkiye'nin başlıca sanayi tesislerinin en başında onu sayarak yetişti. 404 bin metrekare alana yayılmış tesislerde 6 bin işçi çalışıyordu. Onun tezgâhlarında dokunan yün kumaş, kalitenin simgesiydi.
Bursa'nın kalbiydi Aynı zamanda Bursa'ya çağ atlatan tesisti. Çekim merkezi işlevini görüp Bursa'nın tekstil kentine dönüşmesini o sağladı. Bursalılar baloyla onun geniş salonlarında tanıştı. Aile doktoru kavramını tüm personeline ve çoluk-çocuklarına verdiği bedava sağlık hizmetiyle o öğretti. Lojman, tüketim kooperatifi gibi sosyal hizmetleri o başlattı. Kent halkına futbolu o sevdirdi. Adını taşıyan takım bugün bile 2. Lig B kategorisinin A grubunda aslanlar gibi mücadele ediyor. Hele bir stadı var ki, "Türkiye'nin Wembley'i..." Bursa Merinos'un kaderi 1970'lerin ortasında, koalisyonlar dönemiyle değişti. Devlet imkânlarıyla yeni tanışan iktidar ortaklarından birinin ilk icraatı, Merinos'u başarıdan başarıya koşturan yönetimi görevden almak oldu. Yandaşlarına teslim etti fabrikayı. Ardından da seçmenlerini doldurdu. 1982'de bu çılgınlığa "dur" denildi, personel alımı yasaklandı ama iş işten geçmişti... Uzatmayalım; 1991'de özelleştirme kapsamına sokuldu ancak bugüne kadar bir türlü satılamadı. Başta Silahlı Kuvvetler olmak üzere kamu kurum ve kuruluşları da siparişleri kesmişlerdi. Emekliye ayrılan işçinin kadrosu hemen lağvediliyordu. Kapasitesinin sadece yüzde 40- 45'iyle çalışıyordu. Komaya girmeden önce. O dillere destan kumaşların yerini de basma, pazen, patiska almıştı.
Siyasiler "oh" dedi 3 yıl kadar önce zararı azaltmak için tezgâhlar durduruldu. Personele düzenli olarak maaş ödenmesine devam ediliyordu. Yılda iki ikramiyeleri de vardı. Sonunda fişi çekildi. Önceki gün. Son 349 işçi ihbar ve kıdem tazminatları ödenerek uğurlandı. 17 sözleşmeli memur da başka kurumlara dağıtıldı. Bursalı bir dostumuz "Hazin bir son ama siyasiler rahatladı" dedi, ekledi: "Son 10 yılda iktidar partilerinin Bursa milletvekillerinin hayatları, Merinos işçilerinin ikramiyesi için Başbakanlığın kapısını aşındırmakla geçti..." 10 güvenlik görevlisine emanet edilen bomboş binalarda şimdi Atatürk'ün 2 Şubat 1938'deki konuşması yankılanıyor: "Sümerbank Merinos Fabrikası, çok kıymetli bir eser olarak milli sevinci artıracaktır. Bu eser yurdun, özellikle Bursa bölgesinin gelişimine yardım edecektir." Ata'nın -diğerleri gibi- bu öngörüsü de doğru çıktı. Ama ne çare artık Merinos yok.
|