|
Bu bayram baldan tatlı onlar ne dese haklı
|
|
Bayram bu, özel gün; öyle tişört, lastik ayakkabı giyilmez. Koptuk dediysek de dağıldık demedik yani. Benim de bayramlıklarım, harçlığım, şekerlerim, pilili eteklerim vardı hani. Gömleğimi ütüledim, saçları fönledim, elimde baklavalar İzzet Baysal Huzur Evi'ndeyim....
Biraz tedirgin, hatta gerginim ama diğer yandan da heyecanlı... Ha bugün ha yarın derken; ona buna, işe güce kaptırıp giden, sonra da aramaya yüzü tutmayanlardanım. Eksiğim valla, aynı şehirdeyken bile ziyaret edemiyorum onları. Hep akşamları düşüyor aklıma, hani işten sonra "Aman yarın arayayım bari" deyip unutuyorum... Çok şükür bugün bayram, fırsat bu fırsat anneanne babaanne turu atmalı, gönülleri almalı yani. Ama bu sefer ilk durak bir huzur evi Bayram bu, özel gün; öyle tişört, lastik ayakkabı giyilmez. Koptuk dediysek de dağıldık demedik yani. Benim de bayramlıklarım, harçlığım, şekerlerim, pilili eteklerim vardı hani. Gömleğimi ütüledim, saçları fönledim, elimde baklavalar İzzet Baysal Huzur Evi'ndeyim.
SÜPER MUHABBET VARDI... Babaanneler, anneanneler, dedeler... Hepsi orada, hepsi çok şık. Ceketler, etekler, omuzda şallar, baş örtüler... Geleni gideni beklemekteler. Daha sabah dokuz buçuk hem de. Hemen eller öpüldü, kaynaşıldı... Gerisi süper muhabbet. "Teyzecim eski bayramlar nasıldı?" "Boşver eskiyi, sen neler yapıyorsun onu anlat..." "Amcacım kimleri bekliyorsun?" "Eee evli misin bakiim?" "Yok amca?" Oradan başka teyze atlar; "Aaa senin gibisini kim almaz?" Okulum, evim, barkım, işim, ailem filan soru yağmurundayım. Derken ak sakallı Nurettin Dede'ye telefon yağıyor, dede de "Off bi oturamayacak mıyım yerimde, yeter aramasınlar yahu" diye söyleniyor. Haydaa... Dede pek popüler anlaşılan. İyisi mi yakından bakayım... "Nurettin Dede hayırdır bu ne öfke bu celal?" "Huysuzluk yaptım, yemeği önüme sert koydular diye altı ay küstüm; yemek yemedim, sonra da hastalandım... Neyse gel de sana odamı göstereyim" demez mi... Ben önde, foto muhabir arkadaşım Korkut arkada... Dede "Korkut Morkut bana sökmez" dedi. Eyvah eyvah!.. O sırada Beşiktaş'tan gençler geldi. Bu bayram değişiklik yapmak istemişler. Artık yaşlılardaki sevinci görün. Kıymet Torluoğlu "Burada mutluyuz, en azından yalnızlığımızı unuttuk" derken, Nebahat Hindioğlu, "Mutsuzuz; eskiden komşuluk vardı, saygı, terbiye, neşe vardı. Şimdi nerdee..." diyor. Sacit-Hayriye Girginer çifti, elli yıllık evliler, on yıldır da buradalar. Yaş seksenmiş... "Aklım çıktı Sacit Bey! İmkan yok ya." Efendim işin sırrı her gün soğuk suyla yıkanmakmış... Neyse... Eski bayramlara gelince ortak karar bambaşka olduğu. Ama nesi yani? Heyecanı, coşkusu galiba... Misal; arife gecesinden kadınlar yemekleri yapar, sabaha kadar uyumazlarmış. Sabah namazından sonra tüm aile toplanır, yenilir içilirmiş. Her semtin bayram alanı varmış; salıncaklar kurulur, çocuklar düdük çalar, davulculara hediyeler verilirmiş. Ama en mühim hadise bayramlıklarmış. Yokluk zamanı ya, herkes yeni giysilerinin kıymetini bilirmiş. Evler dolar dolar boşalırmış... Bugünse "anne kusura bakma Marmaris'teyiz" tonunda kuru telefonlar çalıyor bir çoğuna... Hem üzülüyorlar hem de anlayışlı davranmaya çabalıyorlar... "Bu devirde yaşamak kolay mı, iş güç çocuklar yoruluyorlar tatile zamanları yok tabii..." Ana-baba yüreği denilen bu herhalde... "Bu devirde yaşamak kolay mı, iş güç çocuklar yoruluyorlar tatile zamanları yok tabii..." Huzur evinin ziyaretçisi bol, sırada Sarıyer Kaymakam'ı Yaşar Gül var. Eski toprak; konum monum tanımaz Nebahat Hanım koştu kaymakama "Oğlum sen kaymakam mısın?" girişiyle başlayıp, ilaç ve hastane sıkıntılarını sıraladı. Şimdi artık SSK'da telefonla randevu sistemine geçilmiş, tabii telefonu düşürmek çok zor. Düşüremeyen sıraya girecek, eh seksen yaşındaki teyze nasıl kuyrukta beklesin ki... Hastane, baklava, bayram arası konuyu dağıtmaya niyetleri yok. Aralarında konuşmuşlar, ille de beni baş göz edecekler. "Yavrum bak benim denizci, aslan gibi torunum var" demeler, dualar, Allah bahtını güzel etsinler. Ha anneannem ha onlar, çok şekerler çoook.
DEDE BİR ÖPÜCÜĞE YANDI! Bu arada Nurettin Dede kayıplarda, Allah Allaaah. Meğer kaymakamla konuştum diye bozulmuş, çıkmış bahçede bankta oturuyor. Yedi diplomalı adamı bir dakikada sattın sitemiyle taca kornere bakmaz mı? Yahu yaşlı kalbi kırılır mı, hem de bayram bayram pes bana! "Hiç öyle şey olur mu dedeciğim" üstü iki öpücük, vaziyeti topladık. Dede, cin... "Bir öpücüğe kandırdın, yaktın beni Ayşe!" diye arabaya uğurladı... İşte benim bayramımın ilk günü böyle başladı. Gerginliğim, tedirginliğim boşunaymış. Ben onlara iyi gelecekken, onlar beni mutlu ettiler. Sonra düşündüm de Bodrum, Avrupa, Amerika dolaşanların yanında, bayramlarda köprü trafiğini tıkayanlar, yollara dökülüp ailelerine koşanlar da var. Hatta benim şahit olduğum gibi toplanıp, huzur evlerini ziyaret eden gençler de... Misal bugün gazeteye gelen herkes ayrı bir özenmiş de gelmiş. Burada aylardır hiç tanışmadığım insanlarla öpüştüm, bayramlaştım. Uzun lafın kısası bayram güzel şey yani, kıymetini bilmeli...
|