Krize 250 milyon dolarlık yatırımla yakalanan Uzel Holding, traktörün motorunu da üretmeye hazırlanıyor. Hedef, 2010'da 1.5 milyar dolarlık Avrupalı bir şirket olmak....
Milyonlarca dolarlık yatırım yaptınız, binalar hızla yükseliyor. Yurtdışından sipariş verdiğiniz makineleri heyecanla kuruyorsunuz. Üstelik ihracat bağlantılarınız bile hazır... Sonra bir sabah uyanıyorsunuz, ne Türkiye o Türkiye, ne siz eski sizsiniz. Bir anda yatırımcı değil, müflis işadamı oluyorsunuz. Döviz ve faizler fırlamış, göz gözü görmüyor. Bankacılar kapınızda birikmiş vadesi gelmemiş borçlarını istiyor. Bu arada yaptığınız hatalar da yüzünüze gelip çarpıyor. Bankalara güvenerek büyümenin, her işe saldırmanın, çocukları işyerinde yanlış konumlandırmanın faturalarını acı bir şekilde ödüyorsunuz... Böyle bir durumda yeniden "üretmek, yatırım yapmak cesaretini bulabilir misiniz?" Bankaları kapınızdan yeni göndermişken, haraç mezat mallarınızın yok pahasına satıldığını gördükten sonra "ben yine varım kardeşim bu ülkede" diyebilir misiniz? İşte bu dizi iş dünyasında 'ikinci baharını yaşayanları' anlatıyor. Arka arkaya vuran ve her defasında ta en başına kadar sürükleyen krizlere rağmen yatırımdan vazgeçmeyenlerin öyküsü var burada. Gerçi hepsinin ağzı yandığı için artık "yoğurdu üfleyerek yiyorlar". Türkiye 17 Aralık'a hazırlanırken onlar temkinli bir iyimserlik içinde. Tabiri caizse damdan düşenler ile "krizli günleri, umutlarını, 17 Aralık ve sonrasını, gümbür gümbür gelen Çin tehdini" konuştuk....
Türkiye'nin en eski otomotiv şirketlerinden olan Uzel Holding, İstanbul Yaklaşımı'na dahil edilmeden bankalarla anlaşan nadir şirketlerden. Uzel, Türkiye tarihinin en büyük krizine 250 milyon dolarlık teşvikle tam yatırım üstünde yakalandı. 20-25 bin adet traktör üretip 350 milyon dolar ciro yapan grup, iki yılda ancak 3 bin adet traktör üretebildi. Ciro 96 milyon dolara düşerken, borç ise 80 milyon dolara fırladı. Bu arada ihracata da başlandı ama işleri döndürmeye yetmedi. Çünkü borçların vadesi uzun değildi. Bankalar da o toz duman içinde yapılması gerekeni yapıp borçları geri istedi. Bu arada aile içindeki çatışmalar işleri daha da zorlaştırdı. İşin içinden çıkamayan genç patronlar, yönetim danışmanı Şerif Kaynar vasıtasıyla piyasada 'hasta şirket doktoru' olarak anılmaya başlanan Hilmi Güvenal'a ulaştı. Işıklar Holding'in İstanbul Yaklaşımı'na girmesini sağlayan Güvenal, Nüzhet Atabek'le birlikte girdiği holdingden bankalarla anlaşarak çıktı. Nüzhet Atabek ise halen kurumda Finansmandan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi olarak çalışıyor. Arçelik, Efes gibi Avrupalı bir şirket yaratmak için çalıştıklarını belirten Atabek'le şirketin geleceğini ve yeni hedeflerini konuştuk.
Siz gruba girdiğinizde nasıl bir manzaraile karşılaştınız? Kriz belli yatırımlar için adım atıldığı bir dönemde gelmişti. 250 milyon dolarlık teşvik alınmış, Düzce'de 1 milyon metrekare alan üzerine fabrika inşaatı başlamıştı. Ancak, 20- 25 bin traktör üreten şirket 2 yıl içinde 3 bin adet üretebilir hale geldi. Normal şartlarda yatırım olmasaydı, borçlar çok daha kolay döndürülürdü. Uzel bu arada ihracata da başlamıştı. 3 bin traktör satıyordu dünyaya. Ama bütün bunlar bankaları durdurmaya yetmedi. Vadeler de çok uzun değildi tabii. Bankalar doğru olanı yaptı. O toz duman içinde ben de olsam kredi vermezdim.
O günden bu yana yaşanan gelişme tatminedici mi? Aldığımız tedbirler meyvelerini vermeye başladı. Baktık ki şirket traktör üretmeye odaklanmış ve bu krizde kimse traktör almıyor, yedek parça ve yan sanayi konusunda bir şeyler yapalım dedik. Ürün gamını genişlettik. Yeni modeller, doğru ürünler piyasaya sürdük. Üst kademede de ciddi bir küçülme oldu. Şu anda kârlılıkta da çok ciddi bir iyileşme var. 1997'de Uzel Makine halka açıldığında grubun toplam cirosu 350 milyon dolar, traktör satışları 25-26 bindi. Yılsonu itibariyle 15-16 bin civarında olacak satışlar. Ama parça, motor gibi yan sanayi ile aynı ciroyu sağlayabileceğiz. 7-8 bin adet traktör daha satacak potansiyelimiz var. Borcumuz da 75 milyon dolara indi. 2005'te ciroyu 500 milyon doların üstüne çıkarırız.
Yedek parça konusundayeni girişimler olacak mı? Yan sanayide mutlaka olmak lazım. Düzce'deki fabrika 1 milyon metrekarelik bir alan. Bir binası bitmiş. İçine makine konulması lazım. Yakın zamanda orayı motor imalatı için bir fabrikaya dönüştürebiliriz. Veya traktörün belli bir parçası da olabilir, yay da olabilir. Parça işi, traktör satışlarımızın üçte birinden az olmamalı. Oysa bizde parça satışı yüzde 1 civarında. Sırf parça işimiz 100 milyon dolar olmalı. Yeni bir stratejik planlama modeli geliştiriyoruz. 30 kişilik bir ekibimiz var. 2010'da 1.5 milyar dolarlık bir grup yaratmak için çalışıyoruz.