'Hacze gelen bankalar yok oldu, biz dimdik ayaktayız'
1994'teki krize yatırımda yakalanan Desi Deri'nin patronu Melih Çelet, öyle bir savunma mekanizması geliştirmiş ki, 2001'deki krizde yüzde 400 gibi rekor büyümeyi başarmış.
Türkiye'de yatırımcı olmanın acısını bir değil birkaç kez yaşayanlardan biri Desa Deri'nin patronu Melih Çelet. Önce 1994 krizini ardından Rusya krizini yaşayan Çelet, kendini öyle bir savunma mekanizmasına almış ki 2001 krizinden yüzde 400 büyüyerek çıkmayı başarmış. 1972'de Desa ile yola çıkan Melih Çelet'i başladığı noktaya, hatta daha da geriye götüren kriz 1994 olmuş. Kriz patladığında yatırımda yakalanan Çelet, "O gün gördüm ki benimle ilgili olmayan olaylar da benim batmama neden olabiliyor. Ancak o zamanki bankalar çok acımasız davrandı. Haczi de gördük. Şimdi tesellim, o gün benim herşeyimi alan bankalar bugün sistemde yoklar. Ben varım ama" diyor. Desa'yı 1970'li yıllara götüren 1994 krizine yatırımda yakalanan Melih Çelet, sonraki gelişmeleri şöyle anlatıyor: "12 milyon dolar bir açık pozisyonumuz vardı. O gün bizde bir hata yoktu. Finans sektöründe yaşanan bir kriz söz konusuydu. Bankalar kendi pozisyonları açık olduğundan birdenbire bize döndü. Yaşamadığımız şey kalmadı." 1998 yılına yaşanan Rusya krizi ise 'Ben neden Rusya'ya mal satamıyorum' diye hayıflandığı günlerde çıkmış. "Rusya krizi deri sektörüne ağır darbe vurdu. 30 yıllık iş hayatımda değer kaybettiğini görmediğimiz hammadenin fiyatı 10 dolardan 2 dolara kadar düştü. Bu krizde Rusya'ya değil, Avrupa'ya çalışıyor olmamız bizi kurtardı" diyen Çelet, daha önce damdan düşenlerden biri olduğu için de krize karşı bir takım tedbirler geliştirmiş.
2000'DE DE HATA YAPTIK "Bir kere özkaynaklarımıza dönme kararı almıştık. Kur riskini taşımamayı öğrendik. Türkiye sınırları içinde üretim yapan, ama hiçbir zaman Türkiye'nin riskini üzerimize almayan bir yapıya göre kendimizi programladık. Bütün yurtdışı ödemelerimizi dahi serbest bögelerdeki Türk bankalarında tutar hale geldik. Böylece 2001 krizinden yüzde 400 büyüyerek çıktık" diyen Çelet, yine de şu küçük itirafta bulunuyor: "Aslında bu krizde de benim bir hatam oldu. 2000'de Türkiye inanılmaz bir tüketim içindeydi. Beyaz yakalı arkadaşlarım bile Desa'ya girdiklerinde arabalarını satıp faize yatırıyordu. Biz likittik ve kimseye borcumuz yoktu. Ama bu rüzgara kapılıp biz de bir miktar Hazine bonosu aldık. Döviz patlayınca 1 trilyon lira zarar yazdık. Bu da bizim son zararımız oldu."