|
|
|
|
|
|
Başarımdan çok hatam var
Kalbin Zamanı adlı yeni filminin çekimlerini tamamlayan Hülya Avşar yine iddialı konuştu.
İşini ciddiye alan bir kadın değilim. "Olduğu kadar" derim hep...
Kendimi ürün gibi görüyorum.
Hatalarımla yoğrulup başarıya ulaştım.
Bugüne kadar bir star gibi yaşayamadım
Yakında vizyona girecek olan "Kalbin Zamanı" adlı filmde hayatını ve geçmiş hatalarını sorgulayan bir kadını canlandıran Hülya Avşar "Aynı tuzaklara ben de düşmüştüm" diyor.
* Yeni bir film ve yeni bir heyecan. Nasıl bir rol canlandırıyorsunuz? Hayatımda cevap veremediğim tek sorudur bu. Ama kısaca şöyle; romantik ama hayatını boşa harcamış bir kadını canlandırıyorum. Hayatını sorguluyor ve sorgularken de yaşadığı duygusallıkları, yaptığı fedakarlıkları, pişmanlıklarını görüyorsunuz. Bana şunu hissettirdi; hayatla dalga geçebilmeyi, yaşadığı anın tadını çıkarabilmeyi bilmeli insan... Yaş ilerledikten sonra, geçmiş olsun! Kadın 70 yaşında farkına varıyor bunların ama faydasız.
* Kendi hayatınızı da sorguladınız mı bu sırada? Tabii ki. Oynarken baktım, aslında ben de düşmüşüm aynı tuzaklara. Ama yanlışlar yaparak öğrendim birçok şeyi hayatta. O acıyı hissettim içimde. Finalde 70 yaşında bir kadın olmuştum, makyajımda çok iyiydi hakikaten. Şöyle bir aynaya baktım ve "Eyvah ya ben gerçekten bu yaşta olsaydım" dedim ve ertesi gün hayata bakışım değişti. Şu anki yaşımı, elimdeki güzellikleri kaçırmamam gerektiğini anladım.
* Siz hayatla dalga geçmeyi, bazı şeyleri boş vermeyi ne kadar başarıyor sunuz? Hayatımda dalga geçemediğim bazı şeyler var, onları bir tarafa ayırdım. Mesela Zehra'nın eğitimi. "Hayat dediğin nedir ki, öğrendiği kadar öğrensin" diyebilirim ama diyemiyorum. Ama duygusal açıdan kadın-erkek ilişkilerini ya da işimle ilgili yaşadığım olayları o kadar ciddiye almıyorum.
* Özel hayatınızı bilemem ama işiniz konusunda hiç de öyle görünmüyorsunuz. İşini ciddiye alan bir kadın değilim. Olduğu kadar derim hep. Halbuki dışarıdan gecesini gündüzüne katan, dişiyle tırnağıyla kazıyan biri gibi görünüyorum. Evet, onu yaptığım zamanlar da oldu ama 15 sene önceydi. Size garip gelebilir ama tenis bunda çok yararlı oldu. Sabretmeyi, kaybedeceğini sandığın anda kazanabilmeyi, kısaca hayatı öğretti. Dolayısıyla şimdi çok rahatım. O kadar çok gülünmeyecek şeye güler hale geldim ki. Bu evliliğimde de böyle.
* Beş yıl sonra bile ne yapacağını planlayarak yaşayan birisiniz, sebep? Öyleyim ama o daha çok zamanla ilgili titizliğimden. Ben randevularıma hiç geç kalmam mesela, işimi asla yarına bırakmam. Beş dakika ne beklerim ne de bekletirim. Kendimi bir ürün olarak gördüğüm için daha iyi, faydalı ne yapabilirim diye planlayarak götürmek durumundayım hayatımı.
* Ürün derken... Ben kendimi bir işçi, Hülya Avşar ismini de bir ürün olarak gördüm hep. Ben bir starım, elimi sıcak sudan soğuk suya sokmam gibi şeyleri yaşayamadım hayatım boyunca. Hülya Avşar'lığı da yaşayamadım. Geçen yıl "Önümüzdeki sene film yılım olacak" demişim ve bu yıl üç film çektim. İstikrarlı ve planlı olmak zorundasınız başarmak için.
* Yeni planlar neler peki? Müzikal ve tiyatro olacak. Bir de sit-com çekeceğim. Gencay Gürün'le bir müzikal üzerine görüşme halindeyiz.
* Siz "Ben bir ürünüm, markayım" dediğinizde insanlar, "Kendini ne zannediyor, nereden markaymış?" falan diyor. Cevabınız nedir bu eleştirilere? Türkiye'de markanın ne olduğunu çok az insan biliyordur herhalde. Markayı Dolce&Gabbana, Armani falan zannediyorlar. O yüzden de anlatmakta güçlük çekebilirsiniz. Ama ben mesleki hayatımda hiç kimseye bir şey anlatmadım, hep gösterdim. Zaman içersinde onlar da görecekler markanın ne olduğunu.
TEDAVİYE İHTİYACIM VAR * Siz "marka"yı nasıl tarif ediyorsunuz? Marka önce güvenilirliktir. "Size mi güvensinler?" diyebilirsiniz ama ben yaptığım işe, kendime güveniyorum. Bugüne kadar beni seyreden, bana emek veren herkese karşılığını fazlasıyla verdim. Kimseyi utandırmadım ve istikrarlı oldum. Sadece ben tenis oynadığım için binlerce kişi tenis oynamaya başlamış, kariyeri için çocuk yapmayanlar benden sonra çocuk yapmışlar... Bunlar sadece elimizdeki birkaç veri... Bir yıldır da adıma beyaz tişört üretiliyor ve satış grafiği inanılmaz. Ben farkında olmadan markalaşmışım. Şimdi bu söylediklerim markalaşmak değil de nedir? Kimileri bunu söylediğimde "Ben herkesten üstünüm, en iyiyim, en güzelim" dediğimi sanıyor, oysa hiç ilgisi yok.
* Tüm bu işten güçten, düzenden yorulup sıkıldığınız olmuyor mu hiç? Olmaz mı, üç yıldır da "Seneye yokum" gibisinden bir şeyler söylüyorum ama yapamıyorum. Üç gün tatile gittim diyelim. Ne kadar oturuyorum dersiniz? Birkaç saat... Hemen telefona sarılıp "Onu ne yaptık, bu nasıl olacak?" diye onU bunu arıyorum. Suçlu hissediyorum boş oturduğum için kendimi, belki gerçekten bir tedaviye ihtiyacım var.
İlknur Kızıltoprak
|
|
|
|
|
|
|
|
|