|
|
|
|
|
Koç bugün yelken açıyor
|
|
İşadamı Rahmi Koç, Nazenin IV adlı yelkenlisiyle 2 yıllık bir yolculuğa çıkıyor. Yelken açmadan görüştüğümüz Koç, "Her denizcinin hayalini süsleyen yolculuk nihayet başlıyor" diyor.
Koç bugün "Vira bismillah" diyecek
İşadamı Rahmi M. Koç her denizcinin hayallerini süsleyen yelkenle dünya turu için bugün yola çıkıyor. Koç, Nazenin IV adlı yelkenlisiyle yapacağı, iki yıl sürecek olan bu yolculuğunda üç kez Atlantik, bir kez de Pasifik Okyanusu'nu geçecek.
Doğrusu dünyada örneği çok. Ama bizde büyük bir işadamının hemen her şeyi bir kenara bırakıp yelkenle dünya turuna çıkması ne görülmüş, ne de duyulmuş bir iş. Aslında işadamlarımızın motoryat dururken yelkenliye binmeleri bile görülmüş işlerden değil ya... Rahmi Koç'un en büyük özelliklerinden biri de sadece tekne sahibi değil, gerçek bir denizci olması... Rahmi Bey denildiğinde aklıma hep aynı sevimli tablo gelir. Bir bot, baş tarafına tam bir patron edasıyla kurulmuş Altınyunus Marina'nın gemicisi kambur Nazmi, dümeninde ise Türkiye'nin en büyük işadamı Rahmi Koç... Bu tablo denizci olmayan, bu işleri bilmeyenlere pek bir şey ifade etmeyebilir. Ama Rahmi Bey'in denizciliği için çok önemli bir göstergedir. O teknesini de botunu da kendi kullanır, manevrasını da bizzat kendi yaptırır. Teknesindekiler de sıradan çalışanı değil, ekibinin birer parçasıdır. Denizi bir özenti olarak değil, bir denizci olarak yaşar. Rahmi Bey'le yolculuk öncesi geniş bir söyleşi yaptık. Bakın bu yolculukla ilgili neler söyledi:
* Aglim Hattaya Sür, Hakan Öge, Yeşim- Tonguç Tokol, İhsan Kalkavan'dan sonra içinde bulunduğumuz günlerde dünya seyahatine çıkan beşinci Türk yatı oluyorsunuz. Bu denizcilerimizin hepsi Sadun Boro'dan çok etkilendiklerini söylüyorlar. Boro, sizin yolculuğunuz için de esin kaynağı oldu mu? Elbette etkisi oldu. Ama bu yolculuğu yapmak Sadun Boro dünya seyahatine çıkmadan çok önceleri hayallerimden biri olmuştu. Ama baştan söylediğim gibi Boro, tüm denizcilerimizi olumlu olarak etkilemiştir. Ama ben ezelden beri düşünürdüm. Biraz daha sonra, biraz daha sonra diye diye ertelendi durdu. Emekli olunca mutlaka yaparım diye düşündüm. Emeklilikte de ailemizde çok üzüntüler yaşadık. Önce babamı kaybettim, sonra hastalıklar, ölümler. Sonunda bugüne kadar geldik...
* Yolculuğunuzu yazacak mısınız? Bundan önce yaptığım iki Okyanus yolculuğunu kitap haline getirdim. İkincisi bayağı maceralı oldu. Çünkü yolculuğun bir bölümü bilgisayarda uçtu gitti. O bölümleri tekrar yapıp, kitabımı yeni notlarıyla tamamlayabildim. Onun için bu yolculuğu mutlaka yazacağım. Ayrıca internet sitemizden de sürekli izlenebilecek.
GALAPAGOS'A YOLCULUK * Klasik bir rota mı izleyeceksiniz? Tam anlamıyla değil. Atlantik'i aştıktan sonra Karayipler'de beş haftalık bir molamız olacak. Yılbaşında şirketle ilgili işler ve toplantılar için yurda döneceğim. Sonra Panama Kanalı yoluyla Pasifik'e geçip Galapagos'a gideceğiz.
* Benim de en çok görmek istediğim yerlerden biri Galapagos... Evet benim için de öyle. Daha önce iki kez uçakla dünya seyahati yaptım. Bu adaları görmek kısmet olmadı. Çünkü o zamanlar uçak çalışmıyordu. "Deniz yoluyla giderseniz bir terslikte tüm yolculuk allak bullak olur" dediler. Mecburen vazgeçtim. Şimdi en çok gitmek istediğim yerlerden biri orası. İnanılmaz farklılıkta bir hayvan popülasyonu yaşıyor. Darwin'in Adaları...
* Çok egzotik yerler göreceksiniz... Hep Pasifik deyince birbirinden güzel tiareli kızlar, ağaçlardan hindistan cevizi atan maymunlar, elle toplanan ıstakozlar filan düşlüyor insan ama korkarım modern bir ortamla karşılaşacağız. Balık ithal, ıstakoz konserve çıkarsa çok şaşırmayacağım...
* Tam olarak ne kadar sürmesini planlıyorsunuz? Biz iki yıl süre koyduk. Yelken sürede etkili olacak ama zaten konaklamalar da buna dahil.
* Tam anlamıyla klasik rota olmayacak demiştiniz... Evet bildiğiniz gibi Sadun Boro, Kızıldeniz'den Akdeniz'e dönüp seyahatini tamamlamıştı. Biz Kızıldeniz'e girmeyeceğiz. Afrika'nın güneyinden dolaştıktan sonra tekrar Atlantik'in öbür yakasına geçecek ve bir de batıdan doğuya geçiş gerçekleştireceğiz.
* Tekrar başa dönüş gibi ama hep merak etmişimdir. Denizcilik nasıl başladı? Baştan söyleyeyim. Ankaralı bir aile olarak bizimkilerin denize karşı kesin bir tavrı vardı. Pek sıcak bakmazlardı. Özellikle de annem. Benim denize gitmemden hiç hoşlanmazdı. Babam işe gittiği için pek farkında değildi. Büyükdere'de oturuyorduk. Önceleri zift içindeki dalyan sandalından balık tutma, ardından şarpi derken uzaklara gitmeye heveslendim. Bu heves insanın içinde büyüyor ve kendine "Neden ben de dünyayı dolaşmayayım?" diye soruyor. İki defa Atlantik'i geçtikten sonra bunun büyük bir mesele olmadığını gördüm. Bu konuda epeyi kitap okudum. İnsan eli ayağı tutarken yapmalı diye düşündüm. Biraz geciktiğimi söyleyebilirim.
* Nazenin hanım olarak bilinen bir tekneye çok yakışıyor. Tüm teknelerinize bu adı koymanızın özel bir anlamı var mı? İlk teknemin adını Albatros koyacaktım. Birkaç kişi uğursuz olduğunu söylediler. Rahmetli dostum Kenan Kent 'Teknenin adını Nazenin koy' dedi. Nazenin Osmanlıca'da zarif, nazlı hanım anlamına gelir. Biz de pek sevdik.
AİLEDEN KİMSE YOK * Dünya turu yapan Türk bayraklı en büyük tekne Nazenin olacak. Bu büyüklüğü nasıl değerlendiriyorsunuz? Okyanuslarda dalga boyları uzun ve yüksek olduğu için teknenin boyu pek etkili değil. Sadece havalara dikkat etmek çok önemli. Ama Akdeniz'de ya 14 metreden küçük ya da 20 metreden büyük tekne olmalı derler. Bizim Nazenin IV, 39 metre boyla ideallere uyuyor.
* Aileden katılan olacak mı? Teknede yer yok. Ancak gittiğimiz limanlara gelecekler. Ancak o zaman birlikte olabileceğiz. Kısacası bu yolculuk ağırlıklı olarak mürettebatımızla başlayıp bitecek.
* Allah selamet versin. Dönüşünüzde de söyleşebilmek umuduyla iyi yolculuklar dilerim.
|
|
|
|
|
|
|
|
|