kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Televolecilere teşekkür ve bir de sitem...
Şaka
Her topa çıkmak doğru değildir

Televolecilere teşekkür ve bir de sitem...

Perşembe gecesi, Show TV'nin yıllardır izleyicilerde bir alışkanlık yaratan ve magazin programcılığında simge haline gelen "Televole"sinde, 1903 yılında galiba Fransızlar tarafından çekilmiş hareketli İstanbul görüntüleri yayınlandı.
Tahtakale'de, Eminönü'nde, Divanyolu'nda yürüyen insanlar, birbirleri ile konuşan feraceli kadınlar, yük taşıyan hamallar, Yenicami arkasındaki sokak berberleri, sokak şerbetçileri, dükkanlarının önünü süpüren esnaf, kayıkçılarİte kaka mavnalara yüklenen katırlar, limana giren alamanalarDerken vapurla bir Boğaz gezisi Dolmabahçe, Ortaköy, Rumelihisarı, yalılar, tepeler
Düşünün ki bu görüntüler 1903'e aitti. Bize ait 100 yıl öncesinin İstanbul'unu bir filimde görmek heyecan verici. Bu filmi bulan ve bizlere izlettiren Televole yapımcılarını kutlamak gerekir.
Ancak bir noktaya takıldığımı ama yadırgamadığımı da eklemeliyim.
Görüntüler İstanbul'un çekici ve büyüleyici güzelliğini olduğu kadar, sefilliğini de yansıtıyordu.
Bırakın insanların giysilerine yansıyan yoksulluğu, sokak görüntülerinden fışkıran özensizliği, bakımsızlığı. Boğaz'ın perişanlığı, tepelerin ağaçsızlığı, kıyıların çapaçulluğu apaçık ortadaydı. Örneğin Rumelihisar'ın içinde ahşap evler doluydu. Sahilde yol yoktu. Mezarlık denize kadar iniyordu.
Kesinlikle şimdiki İstanbul ve şimdiki Boğaz daha düzenli, daha bakımlı, daha yeşil ve daha müreffeh görünümlü.
Ama bu Televole'deki ses, 1903'ün o görüntüleri sırasında "Bu güzelliği koruyamadık" veya "İstanbul böyle kalsa tadına doyum olmazdı" benzeri şeyler söylüyordu.
Mesela o dönemde İstanbul'un mermer çeşmelerinden sular akarmış ama şimdi bu çeşmeler kuruymuş.
Aslında gülünç ama alışık olduğumuz bir durum bu. Demokrasi döneminde Tek Partili siyasete, Kopenhag Kriterleri karşısında Lozan'a hasret seslendirmek, bizim hayat tarzımız değil mi?
Klişeleri seslendirmeye ve gördüğümüzü değil duyduğumuzu anlatmaya alışkın bir toplum olduğumuz için, o sefil ve yoksul görüntülere "Ah nerede o eski kavunlar, karpuzlar" hasretini seslendirmek, bizim için doğal bir davranış.
Hep böyle değil mi durum? Tabii ki İstanbul'da çarpık kentleşme ve ürkütücü bir gecekondulaşma var. Denizi kirlettik mesela. Ama unutmayın ki, 1950'de nüfusu 850 bin olan İstanbul'da şimdi 12 milyon insan yaşıyor. Düşünün ki, Yunanistan'ın nüfusu da, Suudi Arabistan'ın nüfusu da İstanbul'dan az.
Son 50 yılda, İstanbul'da dört tane Libya kuruldu.
Evlerde sular akıyor, doğal gaz var, iki Boğaz Köprüsü, çevre yolları, kent içi bulvarlar, sahil yolları yapıldı, müthiş bir ağaçlandırılma gerçekleşti. Deniz temizleniyor, arıtmaya geçiliyor.
Çökmekte ve küçülmekte olan, savaş yorgunu imparatorluğun İstanbul'u ile bugünün İstanbul'u karşılaştırılıp, "Ah o İstanbul'u koruyamadık" denilir mi hiç?
1960'larda Gaziosmanpaşa, henüz Taşlıtarla'ydı. Çağlayan, Gültepe, Kuştepe, henüz 2-3'er bin nüfuslu gecekondu semtleriydi. Sade bu semtleri şimdi gezdiğim zaman bile, olayın çapını iyice görebiliyorum.
Demek istediğim şu.
Düne hasret duymak güzel de, ille "Bugün dünden geridir" demek mi gerekiyor?
Unutmayın ki dün "Çağdaş Uygarlık" diye hedef gösterilen olguları bugün topluma sunmayı vaad etseniz, millet size "Bitpazarına nur mu yağdıracaksın yani" demez mi?
Ama yine de, 1903'ün İstanbul görüntüleri için Televole'ye teşekkürler.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Aydın olmak kolay, bilinçli olmak ise zor!   / 12-11-2004
 1921'deki beklentiler 2004'te değişti mi?   / 11-11-2004
 Saygı ve sevgiye layıktır   / 10-11-2004
 Fikir mi yumurtadan, yumurta mı fikirden çıkar?   / 09-11-2004
 Anılar, insan belleğinin bastonudur..   / 08-11-2004
 Uyumsuz çocukların işi kolay değil ki?   / 07-11-2004
 Yanlış bilgi ile saçma fikirlere sahip olunur   / 06-11-2004
 "İktidardaki muhalefet"in ikinci yılı tamamlandı   / 05-11-2004
 Org. Başbuğ, 'siyasette biz de varız' mı demek istedi?   / 04-11-2004
 TV programlarına sadece yaşlılar mı sinirlenir?   / 03-11-2004
REHA MUHTAR
Bekir Çölaşan
Derin Medya sitesinde çok ilginç bir...
MANSUR FORUTAN
Halay çekmek istiyorum sayın seyirciler
Hani hayatta...
MEHMET BARLAS
Televolecilere teşekkür ve bir de sitem...
Perşembe...
REFİK DURBAŞ
Genelge yetmez Sayın Bakan'ım...
Tamamen ticari...
SAVAŞ AY
Tezgâhsız bayram arefeleri!..
Tüyü yeni terlemiş bir...
EMRE AKÖZ
Olmaz ki, böyle de görüş alınmaz ki...
Önce başıma...
Suçlu daha ilerde
Suçlu daha ilerde
Fenerbahçeli Deniz Barış, Avrupa'da yedikleri goller nedeniyle...
İstanbul Ayağa Kalktı
İstanbul Ayağa Kalktı
Trabzonspor Başkanı Atay Aktuğ'un önceki gün SABAH'a yaptığı...
Erdoğan'dan iki yılın muhasebesi
Başbakan Erdoğan 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında vatandaşlara "Bize...
Sarıgül'den Baykal'a rest
Şeyh Bedrettin, Pir Sultan Abdal yollarından döndü mü ki ben döneyim!...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.