|
|
Alternatif sanat anlayışı...
Osmanlı döneminde var olan yönetim modeli (babadan oğula) benzeri bir sanat yapımız var. Bu tarz sanat işlerliğinin sanatımıza ne derece katkı sunduğu veya sunuyor mu gibi sorularla bu ilerlemeyen, yineleyen sanat sorunlarının nedenlerini itici bir unsuru olarak görmekle sanırım taşı gediğine oturtmuş oluruz. Sanat ile saltanat arasında kurduğumuz bu korelasyonu irdelediğimizde bu savımızı teyit eder nitelikte bir çok yaşanan örnekler görüyoruz. Dünyaya gelirken kim bir Kadir İnanır, Türkan Şoray, Tarık Akan evladı olmak istemez... Bu isimlere baba veya ana dediğimizi düşünelim; bir an bir de bakmışız ki bir filmde başrol oyuncusu veya bir pop müziğin seslendiricisi olmuşuz. Son dönemlerde ülkemizde palazlanmakta olan, daha doğrusu Batıdan taklit usulü getirilen "Türkiye'nin Yıldızları", "Akademi Türkiye" v.b yarışmaların, tekamül etmeyen sanatımızın ilerlemesinde tetikleyici olabilir mi veya olması mı gerekli gibi bir dizi soruları sorarak alternatif bir sanat yapısı oluşturabilir miyiz? Dem vurduğumuz yarışma prototiplerinin içinden çıkabilecek olası öznelerin kendini yenileyemeyen, tekrardan üretemeyen sanat öznelerinin içine kazandırılan nicel değerlerden ziyade nitel çoğullar diye yorumlayıp bütün bu göstergeleri alternatif olarak görmekle acaba sanatımızı saltanat tarzı bir işlerlikten sıyırabilir miyiz? Bu itibarla halkın desteklediği, görmek istediği yüzleri, dinlemek istediği şeyleri, hazla bakmak istediği bir resmi vs. tüm bunları akademik bir kariyer çizmiş özneler karşılayamıyorsa bence bu tip yarışmalar iyi bir alternatif olabilir. Ali KÖSE (Dumlupınar Üniv. Sosyoloji Blm. Öğrencisi)-KÜTAHYA
|