Hızlandırılmış trenin devrilmesinden bu yana ilk defa bağımsız bir bilim kurulu görüşlerini bir raporlarla açıkladı. Yaklaşık 400 sayfalık raporda öne çıkan ayrıntıların en çarpıcısı, aşırı hızdan dolayı lokomotif ve birinci vagonun üst yapıya bozması sonucu ikinci vagonun raydan çıkmasıdır. Yaklaşık 4 ay geçen süre içinde ve yapılan onca tartışma neticesinde tekrar başa dönüldü. Makinistin savcıya verdiği ilk ifade yer alan bilgiler aynen doğrulandı. Yani livreye (hız çizelgesi) göre hareket edilmediği ortaya çıktı. Böylece tren devrilince medyada raylı sistem uzmanı kesilenler görüşlerini bir daha değerlendirmek zorunda kalacak. İkinci önemli husus ise bilim kurulunun oy birliğiyle (Prof. Dr, Aydın Erel de dahil olmak üzere) hızlandırılmış tren projesine devamı yönünde karar alınması. Fakat bağımsız bir sertifikasyon kurulunun vereceği onay ile bu tür projelere start verilmesinin elzem olduğuna dikkat çekiliyor. Bağımsız Bilim Kurulu'nun raporuyla bizim kaza sonrası yazdığımız bir çok konunun örtüşmesini 'aklın yolu bir' diyerek neler yazdığımızı bir kez daha hatırlatalım. 'Türkiye'de her yıl binlerce insan seyahat esnasında hayatını kaybediyor. Milli servet çöpe gidiyor, aileler parçalanıyor ve engelli insan sayısı çoğalıyor. Kaybolan hayatların geri döndürülmesi mümkün olmadığına göre bu kazaların azaltılması için neler yapılıyor? Kesin çözüm sağlayacak bir şey yapılmıyor. TC Devlet Demiryolları (TCDD) 'Hızlandırılmış Tren Projesi' için yola çıktığında, yaptığı çalışmalarını onaylatacak bir makam var mıydı? Yok. Projelerini kendileri yapıyor, ilgili bakanının onayına sunuyor, kaynak ve proje için onay alıp neticelendiriyorlar. Ancak doğru yol bu değil. Kaza sonrası yaptığımız yorumlarla, bağımsız rapordaki görüşler aynı yaklaşımı sergiliyor. Türkiye'de ulaşım sistemlerinde ulusal güvenliği sağlayacak bir otorite yok. Bu tarz projelere onay vermek için ne tek başına TCDD ne de üniversite hocaları yetkili konumda olamazlar. 'Türkiye'de neyin ihmal edild ğini Amerika'dan örnek vererek açıklamakta yarar var. ABD böyle bir kaza meydana gelmiş olsaydı. Devreye Milli Ulaşım Emniyet Kurulu (NTSB-National Transportation Safety Board) derhal girerdi. Kazanın bütün detayları gerçek uzmanlar tarafından inceleme altına alınırdı. Nedenler hakkında kamuoyu sağlıklı bilgilerle ve şüpheye mahal verilmeyecek bir şekilde aydınlatılırdı. Sadece kaza olduğunda değil, TCDD gibi kurumların 'Hızlandırılmış Tren' için yola çıkmaları halinde bile NTSB'den onay almaları gerekiyor. Proje bittiğinde bile üzerinde trenlerin sefere çıkması için de NTSB'nin onayına ihtiyaç var.' Bağımsız Bilim Kurulu'da bu noktaya dikkat çekerek TCDD'nin bir sertifikasyon kurumundan projelerine onay alması gerektiğine işaret ediyor. Türkiye'de dikkatle bakıldığında bir tarafta TCDD diğer tarafta hocalar var. Başka makam yok. Kazayla ilgili karar verecek tek yer adli makamlar. Adli makamlarında bilirkişi diye kapısını çalacağı kişilerin ne kadar bu işlerden anlayacağı meçhul. En azından bu son tren kazasının, Türkiye'yi güvenli ulaşım alt yapısına kavuşturacak gelişmelere götürmesi gerekir. Bu raporun nasıl bir sonuç getireceği bu açıdan önemli.