|
|
|
|
|
|
Anadolu'daki evlerinden kaçıp İstanbul'a sığındılar
Van, Trabzon, Tokat, Afyonlu kadınlar... Eğitimsiz, işsiz, çaresiz... Kocalarının dayağından kaçarak ilk kez geldikleri İstanbul'da Kadıköy Kadın Konuekevi'nde sıcak bir yuva buldular.
Yaşları 19 ile 60 arasında değişiyor. Kimi Van'dan, kimi Tokat'tan kimi Trabzon'dan gelmiş. Eğitimsiz, işsiz, çaresizler... Küçük yaşta görücü usulüyle evlendirilip yıllarca koca dayağına katlanıp karnındaki bebeğiyle hastane koridorlarında terk edilmiş, karlı günlerde parklarda yatmışlar. Koca evinden kaçıp baba ocağından kovulmuşlar. Ne bir dost kapısına ne de akrabaya sığınabilmişler. Hepsi bizim kadınlarımız... Bu yüz binlerce çaresiz kadından sadece küçük bir bölümü iki yıldır sıcak bir yuvaya sığınıyorlar. Kadıköy Belediyesi'ne bağlı olarak sessiz sedasız hizmet veren Kadın Konukevi, bugüne kadar 130 çaresiz kadına çare olmuş. Genel Müdürlüğü'nü Çiğdem Beydoğan'ın üstlendiği konukevinin kapasitesi 20 kişi. Ama çok zor şartlarda sayıları 33'e kadar çıkıyor. Konukevi'ne başvuranlar önce mülakattan geçiriliyor, problemleri öğreniliyor. Sağlık kontrolleri yapılıyor, hukuk danışmanına yönlendiriliyorlar. Bu arada bir psikolog da yardımcı oluyor. Çocuklarının okula kaydı yaptırılıyor. Bir iş bulabilir ya da bir yakınının yanına sığınabilirlerse üç aylık kalma süreleri daha da kısalabiliyor. Ama problemleri çözülmüyorsa daha uzun kalabiliyorlar.
SORUN EĞİTİMDE 10 yıldır Kadıköy'de kadınlara yönelik eğitim ve iş edindirme çalışmalarının yürütülmesinde büyük emeği olan Belediye Başkan Yardımcısı İnci Beşpınar, bir sığınmaevi açma konusunda da duyarsız kalamadıklarını söylüyor. Beşpınar, projeye "2. Yuva 2. Yaşam" adını verdiklerini ve özellikle eğitim düzeyi düşük bölgelerden gelen kadınların çoğunlukta olduğunu belirtiyor: "Toplumumuzda kadınların sorunları çok fazla. Özellikle eğitimsiz kadınlarımız şiddet görüyor. Kadının eğitimi gerçekleştirilirse ailede eğitim var demektir. Eğitimsiz ve iş imkanı olmayan kadınlar da çaresizlikten bu şiddete katlanmak zorunda kalıyor. Kadıköy bölgesinde eğitim ve iş konusunda çalışmalarımızı yürütüyoruz. Ama başka bölgelerde bu imkanı bulamayan ve şiddete maruz kalan kadınlarımıza karşı da duyarsız kalamayınca konukevini açtık. Sorun eğitimde çünkü eğitim düzeyi yüksek olan bölgelerden şikayet gelmiyor. Özellikle Ege ve Trakya'dan bugüne kadar hiç başvuru olmadı. Bu bölgelerde şiddete maruz kalan kadın ailesinin yanına dönebiliyor. Güneydoğu, Karadeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu'dan ise çok başvuru var. Konukevine sığınan kadınların kendilerini evlerinde hissetmeleri için her şey düşünülmüş. Yemek, temizlik ve çamaşır işlerini nöbetleşe yapıyorlar. Her türlü ihtiyaçları burada karşılanıyor. Örgü ve boncuk işleri yapmayı öğreniyorlar. Eğer üç ay içinde iş bulup para biriktirmeye başlayabilirlerse, uygun fiyatlarda kiraya ev tutuluyor. İkinci el eşyalarla evleri kuruluyor. Bazen 3 kadın aynı evi paylaşıyor. İçlerinden ikisi çalışırsa biri çocukların bakımını üstleniyor. Daha sonra evlerine ziyaretler başlıyor. İhtiyaç listeleri alınıyor. Çocuklarının okul ihtiyaçları karşılanıyor. Başvurular karakol, kaymakamlık ve belediyelere yapılıyor. Kadıköy'deki sivil toplum örgütlerinden de büyük destek var. Kadınların ortak sorunu şiddet. İnci Beşpınar, konukevine sığındıktan sonra eşine dönen kadınların sayısının çok az olduğunu söylüyor: "Gemilerini yakmadan, çok çaresiz kalmadan evden çıkmıyorlar. Evden çıkan kadın şunu gayet iyi biliyor ki eğer dönerse şiddet öncekinden fazlasıyla devam edecek. İçlerinden eşlerinin gelip özür dilemesiyle geri dönen de oluyor. Bir tek olay yaşanırsa affedebiliyorlar. Çoğunun şikayeti yıllarca süren şiddet. Boşanmak istediklerinde de hukuk danışmanlarımız devreye giriyor."
HEPSİNİN ACI BİR ÖYKÜSÜ VAR Kadınların hepsinin dramatik öyküleri var. Van'dan gelen Meral Babür 19 yaşında. 4 yıl resmi nikahları olmadan evli kalmış. 24 yaşındaki kocası trafik kazasında öldükten sonra eşinin ailesi "Bu evde kalman için bir neden yok'' demiş. Kendi ailesi ise "Eğer çocuğu bırakırsan eve gelebilirsin'' şartını öne sürmüş. O da 1 yaşındaki kızını alıp İstanbul'un yolunu tutmuş. Günlerce parklarda, Siyami Ersek Hastanesi'nin önünde yatmış. Onu fark ettiklerinde bir sağlık problemi olmadığı da anlaşılınca konukevine gönderilmiş. 2 haftadır burada. Şimdi tek amacı bir iş bulup namusuyla yaşamak.N. A. 27 yaşında. Trabzonlu, 16 yaşında Bursa'ya gelin gitmiş. 8 yıl evli kalmış. 6 yaşında bir oğlu var. Evlendikten kısa bir süre sonra başlayan koca dayağına yıllarca dayanmak zorunda kalmış. Artık sağlığını kaybetmeye başladığını hissettiğinde her şeyi göze alarak boşanmaya karar vermiş ve baba evine dönmüş. Kocasından boşanmış ama bu defa babası tarafından reddedilmiş. Çaresiz bir şekilde gazete aracılığıyla tanıştığı bir erkekle yazışmaya başlamış. Onun "Ben zengin, bekar bir işadamıyım. İstanbul'a gel, hemen evlenelim'' sözüne inanarak İstanbul'a gelmiş ama gerçeğin öyle olmadığını kısa sürede anlamış. Kartal'da yaşayan, işsiz, madde bağımlısı, 3 çocuklu ve dul olan bu adam da N. A'yı eve hapsederek dayağa başlamış. Bu koşullara iki ay dayanarak sonunda kaçmayı başarabilmiş. Şimdi konukevinde mutluluğu bulmuş. Her sabah ilkokula giden oğlunu okuluna bırakıyor. "Bundan sonra tek amacım işim, evim ve çocuğumla mutlu olmak'' diyor.
İSTANBULLU ANNEANNE Güliz Kaplan'ın hikayesi ise çok farklı. 60 yaşındaki Güliz Hanım, İstanbullu. Oğlu ve gelini anlaşamayarak ayrı yaşamaya başlayınca uzun süre torunlarına bakmış. Bir gün barışırlar diye beklerken belki evden giderse mecbur kalırlar diye karlı bir ocak günü cebinde hiç parası olmadığı halde kendini evden dışarıya atarak Üsküdar'da Zeynep Kamil Hastanesi'ne gidip hasta gibi oturmaya başlamış. Orada Kadıköy'de konukevi olduğunu duymuş. O buz gibi havada Zeynep Kamil'den Kadıköy Belediyesi'ne kadar yürümüş. Tesadüfen Başkan Yardımcısı İnci Hanım'la karşılaşmış ve o da derdinin ne olduğunu sormuş. Güliz Hanım sorunlarını anlatınca sığınmaevine getirilmiş. Bir süre burada kalmış. Bu arada büyük oğluyla tekrar bağlantı kurup evine dönmesi sağlanmış ama o sığınmaevini o kadar sevmiş ki gitmek istememiş. Neredeyse iki yıldır burada. Evine arada sırada gidiyor. Kadınların annesi, çocukların anneannesi olmuş; "Burası sıcak, sevgi dolu bir yer. Torunlarımı özlüyorum ama burada kendimi toparladım" diyor.
Figen Yanık
|
|
|
|
|
|
|
|
|