|
|
|
|
Füzyon mimarisi
Uzun soluklu bir araştırma ve bileşkelerin detaylı geçmiş bilgilerini gerektiren bu mimari tarz bir bakıma zamanı sonsuzlaştıran bir sentez operasyonu.
Füzyon, "Eriterek birleşme" demektir. Füzyon mimarisi ise geçmişle geleceği birleştiren bir sentez operasyonudur. Bilindiği gibi herhangi bir konuyu sentezleyebilmek için içerdiklerinin çok iyi özümsenmesi gerekir. Bu da onu oluşturan bileşkelerin detaylı geçmişini bilmekle olabilir. Zor bir iştir aslında, uzun soluklu bir araştırmayla gerçekleştirilebilir. Bu parçalar ancak bir "Bul ve yap" gibi yerli yerine oturduğunda sentezden bütüne ulaşılır. Dolayısıyla mimari açıdan bir sentez yapılması istendiğinde bu iş son derece bilinçli gerçekleştirilmelidir. Bazı mimarlar bilerek veya bilmeyerek farklı üslupları aynı yapıda bir araya getirmişler. Bu eserler "Hybrid" (melez) ya da "Eklektik" (derleme, toplama) olarak nitelendirilmiştir. Yakın bir geçmişe kadar değersiz olarak algılanan bu mimari davranış, 1970'lerden itibaren "Yunan kolonadı", "Roman kemeri" gibi antik mimariden alıntılar yapan ve geniş yankı uyandıran "Post-modern" akım ile kabul ve itibar görür duruma gelmiştir. Diğer taraftan, sanayi devrimiyle mimarlar arasında yöresel-küresel tartışması başlamıştır. Bir grup uygulamacı, mimari sanatın evrensel bir boyut kazandığını öne sürerek, örneğin Paris'te yapılan bir otel binasının aynısının İstanbul'da da başarıyla uygulanabileceğini savunmuştur. Bu düşünceye karşı olan diğer grup ise mimarinin yöresel bir sanat olduğunu, mimari eserin bulunduğu coğrafyanın iklimini, kültürünü, malzemesini ve kullanıcıların geleneklerini yansıtması gerektiğini savunmuşlardır.
KARŞIT UNSURLARIN BÜTÜNLÜĞÜ Bir bütünün içinde, bir mimari eserde benzer unsurların tekrarı monotonluk getirir. Diğer taraftan farklılıklar kontrol edilemezse bütünlük kaybolur. Farklı hatta karşıt unsurları bir araya getirerek buradan bütünlük ve devamlılık yakalamak zor bir girişimdir. Ancak mimari ve sanatta yüksek estetik, tatmin ve doyumun sihiri burada yatmaktadır. Bir eserin asırlarca devam edebilmesi, güncelliğini koruması ve her devirde kitlelerce ilgi odağı halini sürdürebilmesi onun yaratıcısını da ölümsüz kılar. Bulunduğu yer içinse doğal bir değer haline dönüşür. Ülkemizde bu açıdan yabancıların gıpta ile baktığı inanılmaz zenginlikte eserler bulunmaktadır. Bu yazıyı değerli mimar ve şehir planlamacı Sayın Dr. Ahmet Vefik Alp ile yaptığım bir görüşmenin ışığında yazdım. Kendisi 11-13 Kasım'da Paris'teki "Amerikan Mimarlar Enstitüsü Avrupa Seksiyonu" toplantısında ülkemizi temsil edecek. Beni kırmayıp füzyon mimarisi ile ilgili gerçekleştirmiş olduğu projelerin fotoğraflarını gönderdi. Ben de bunlardan bazılarını sizinle paylaşıyorum.
Meltem Etcheberry
|
|
|
|
|
|
|
|
|