Bireyin kültürel hakkına evet...
Genelkurmay Başkanlığı'nın, üç ay aradan sonra dün düzenlediği basını bilgilendirme toplantısında, İkinci Başkan Org. İlker Başbuğ'un ortaya koyduğu iki ana unsur vardı. Birincisi, Org. Başbuğ'un 6.5 sayfalık konuşma metninin 4 sayfasını kapsayan AB'nin Türkiye ile ilgili Tavsiye, İlerleme ve Etki raporlarında yer alan azınlık kavramının siyasallaştırılması... İkincisi ise Irak'taki seçimlerin tehlikeye girmesi ve Kerkük sorununun bir çatışmaya doğru son sürat gidiyor olması... İlkinden başlarsak, Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Başbuğ'un dün ortaya koyduğu görüşler; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı'nın AB'nin "azınlık" yaklaşımına karşı yazılı ve sözlü açıklamalarının biraz daha detaylandırılmış haliydi. Org. Başbuğ, öncelikle AB konusunda Tavsiye Raporu'nda yer alan görüşlerde herhangi bir sorunla karşılaşılmadığını belirtti. Türkiye'de Kürtler ve Aleviler'in azınlık olduğuna ilişkin görüşlerin İlerleme Raporu'nda yer aldığını ve 69 kez "azınlık" kelimesinin geçtiğini vurguladı. AB İlerleme Raporu'nda yer alan yaklaşımın Türkiye'nin üniter (tekil) devlet yapısını bozup, parçalanmasına neden olacağını söyledi. Bunun da bir taşın suya atılmasının yaratacağı dalga gibi bütün bölgeyi etkisi altına alabileceği uyarısını da yaptı. Org. Başbuğ, azınlık kavramının nasıl algılanması gerektiğini de Avrupa Konseyi'nin Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme'ye atıfta bulunarak dile getirdi.
Bireyin azınlığı Azınlık kavramının bireyin kendisini toplumun diğer kesimlerinden farklı olarak görmesi sonucu ortaya çıkacağına dikkat çekti. Azınlık haklarının bireysel olduğunu, bir grup hakkı olarak görülmemesi gerektiğinin altını çizerken, "Etnik, kültürel, din ve dil ayrılıkları mutlaka ulusal azınlık yaratılması sonucunu doğurmaz" hatırlatmasını yaptı. "Azınlık hakları bireysel haklar olup, bu hakların ilgi alanı kültürel alandır. Diğer bir deyişle, azınlık haklarını grup haklarına dönüştürmek ve ilgi alanını siyasal alana yaymak konuya ilişkin uluslararası kabul gören görüşlerle uyumlu değildir..." Bireyin kültürel haklarına evet derken, bunun siyasallaştırılmasına karşı çıktı. İlerleme Raporu'nda yüzde 10 seçim barajına atıf yapılarak, bazı hakların kültürel alanları aşarak siyasal alanlara taşındığını belirtti. Nitekim, uyum yasaları ile Türkiye'deki kültürel zenginliğin yaşaması için gerekli düzenlemelerin yapıldığını anımsattı. Org. Başbuğ'un dün ortaya koyduğu görüşler Sezer'in 29 Ekim mesajında ve resepsiyonda söylediği sözlerle bire bir aynıydı. Atatürk'ün Türk milletini tanımladığı, Anayasa'nın 66'ncı maddesinde de yerini bulan, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir..." sözünü anımsattı. Türklüğü, tamamen vatandaşlık bağlamında bir üst kimlik olarak ortaya koydu. Türklüğün, "Türkiyelilik" kavramı olarak algılanması gerektiği yönündeki görüşlere katıldı. Ankara'da AB ilerleme ve Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu'nun raporlarında yer alan "azınlık" kavramına ilişkin yaklaşımlar tartışılırken, hükümetin bu konuya nasıl baktığına ilişkin net bir söylemi yok. Hükümetten yapılan açıklamalarda, AB İlerleme ve İnsan Hakları Danışma Kurulu'nun raporlarındaki yaklaşımlar kabul edilemez bulunurken, "azınlık" kavramının nasıl yorumlandığı konusunda tam bir açılım yapılmadı. Org. Başbuğ'a da bundan dolayı, dün Irak ile ilgili bir soruya yanıt verirken söylediği, "Bunları sadece Genelkurmay'ın görüşü olarak algılamayın, devletin görüşüdür" sözlerini anımsatarak şu soruyu yönelttik: "AB İlerleme Raporu'nda yer alan, azınlıklara ilişkin görüşleriniz için de aynı yorumu yapabilir miyiz?" Kısa bir duraksamadan sonra yanıtı şöyle oldu: "Yorumlayabileceğinizi ifade edebilirim..."
|