|
|
Olmak ya da olmamak
Daum'un felsefesini anlamak mümkün değil. Kötü futbola rağmen günümüz futboluna ters düşen takım tertibinde ısrar ediyor. Orta sahayı tek başına Aurelio'ya bırakıyor. İşin en enteresanı da bu büyük yanlışı, zorluk derecesi yüksek maçlarda da sürdürüyor. Elinde, etkili presi ve devamlılığı ile her takımın ihtiyaç duyduğu Serkan gibi bir savaşçı var. Ya sağ bek oynatıyor ya da kulübede oturtuyor. Buna da gerekçe olarak Serkan'ın çok top kaybettiğini gösteriyor. Sanki F.Bahçe iyi organize olup az top kaybeden bir takımmış gibi. Manchester, Lyon ve Beşiktaş maçlarında F.Bahçe top kaybetme makinasıydı. Bu 3 maçta sadece toplam 2 pozisyona organize atakla girildi. Bir de Alex'in durumu var. Genç yetenek idmansızlıktan adeta yürüyor. Bu yüzden Brezilya milli takımından da çıkarıldı. Ama Daum için her şartta Alex 90 dakika sahada. Bu şartlarda futbolcuların Daum'a güvenmesi mümkün değil. Ligde futbol oynamadan çoğu şans faktörüyle gelen galibiyetler Daum'a kredi sağlıyor. İşler ligde de biraz ters giderse her şey karışacak. Yarın gece Lyon ile 'olmak ya da olmamak' maçı var. Ben yine iddia ediyorum, orta sahada Serkan, Deniz, Aurelio üçlüsü oynasın. İleride Nobre pres yapan, basan bir forvet. Onun yanına ve arkasına Daum kimi monte ederse etsin F.Bahçe kora kor oynayıp maça ortak olur. Ama Daum'un klasik takım tertibi yine hüsrana uğrar.
|